MB “Enflasyon tahmini zorda” dedi, faizi değiştirmedi

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✓ Merkez Bankası faizi bu ay da değiştirmedi ve yüzde 8.25'te tuttu. Merkez Bankası'nın faizi sabit tutmasının temel gerekçesi:
"Yıl sonu enflasyon tahmini üstündeki riskler yukarı yönlü..." Demek ki şapkadan tavşan çıkmayacak!

✓ Tüketici güven endeksi temmuzda hazirana göre bir miktar geriledi. Ancak endeksteki aylık küçük hareketlere takılmamak gerek. Tüketici güven endeksi 60'ların başında ve iyimserlik sınırı 100. Yani bu sınıra ulaşabilmek için endeksin yüzde 64 artması gerekiyor.

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu haziran toplantısından sonra bu ayki toplantısında da politika faizini değiştirmedi ve oranı yüzde 8.25’te sabit tuttu.

Toplantıdan sonra yapılan açıklamada en dikkat çekici yön, yıl sonu enflasyon tahmininin zora girdiğinin kabul edilmesi oldu. Zaten faizin değiştirilmemesinin temel nedeni de bu. Açıklamada bu konuya değinilirken şu görüşlere yer verildi:

“Yılın ikinci yarısında talep yönlü dezenflasyonist etkilerin daha belirgin hale geleceği öngörüsü korunmakla birlikte, yakın dönemdeki gerçekleşmeler nedeniyle yıl sonu enflasyon tahmini üzerindeki risklerin yukarı yönlü olduğu değerlendirilmektedir. Bu çerçevede Kurul, enflasyon görünümünü etkileyen tüm unsurları dikkate alarak politika faizinin sabit tutulmasına karar vermiştir.”

Para Politikası Kurulu’nun dünkü açıklamasıyla haziran toplantısı sonrasında yapılan açıklama arasında zaten enflasyon tahmini değişikliği dışında başka önemli bir fark da yok.

Piyasalardaki beklenti Merkez Bankası’nın faizde bir değişikliğe gitmeyeceği yönündeydi. Dolayısıyla Merkez Bankası kararı piyasalarda önemli bir harekete yol açmadı.

TCMB tahminini herhalde günceller

7 Temmuz’daki yazımızın başlığı şuydu:

“Şapkadan tavşan çıkmazsa enflasyon hedefi tutmaz”

Yıllık TÜFE artışıyla ilgili iki oran var.

Biri Cumhurbaşkanlığı yıllık programında yer alan oran; yüzde 8.50.

Diğeri ise Merkez Bankası’nın tahmini; o oran da yüzde 7.40.

Yılın ilk yarısında yüzde 5.75 olan TÜFE artışından sonra yüzde 8.50’de kalmak için yılın ikinci yarısındaki artışın yüzde 2.60’ı geçmemesi gerekiyor.

Merkez Bankası’nın tahmini olan yüzde 7.40’ta kalmak ise tümden mucize. Bu oranda kalmak, ikinci yarıdaki artışın yüzde 1.56’da tutulmasına bağlı.

İşte bu yüzden "Şapkadan tavşan çıkmazsa enflasyon hedefi tutmaz” demiştik. Bu gerçeği yalnızca biz görüyor değildik elbette. Nitekim Merkez Bankası da bu gerçeği kabul etmek zorunda kaldı:

“Yıl sonu enflasyon tahmini üzerindeki riskler yukarı yönlü...”

Zaten yıl sonu için kimsenin yüzde 7.40’ta, hatta yüzde 8.50’de kalınacağı gibi bir umudu yok. Bu yıl hedef, tek haneye inebilmek. Haziran sonunda yüzde 12.6 düzeyinde bulunan yıllık gerçekleşmeyi tek haneye nasıl indirebiliriz, bunun için uğraş veriliyor.

Bu arada enflasyon tahmini üstündeki risklerin yukarı yönlü olduğunu kabul eden Merkez Bankası, son enflasyon raporunda yüzde 7.40 olarak yer alan yıl sonu enflasyon tahminini herhalde güncelleme yoluna gidecektir.

Tüketici güveni temmuzda niye geriledi?

Nisan ayında 54.9 ile tarihi en düşük düzeye gerileyen, ardından mayısa ve haziran aylarında küçük de olsa artış gösteren tüketici güven endeksi temmuzda yeniden düştü.

Haziranda 62.6'ya çıkan tüketici güven endeksi temmuzda 60.9 olarak gerçekleşti.

Tüketici güven endeksini oluşturan dört ana başlıktan yalnızca birinde iyileşme görüldü. Endekste tüm sorular gelecek on iki aylık döneme ilişkin. Temmuzda bunlardan yalnızca hanenin maddi durum beklentisi sorusuna olumlu yanıt alındı.

Tüketiciler gelecek on iki ayda genel ekonomik durumun kötüye gideceği, işsizliğin artacağı ve tasarruf etme ihtimallerinin daha az olacağı yönünde yanıt verdi.

Aylık hareketlerin pek önemi yok

Tüketici güveninin bir ay önceye göre gerilemiş olması ya da artması çok da önemsenecek bir gelişme değil. Örneğin haziran ayında mayısa göre daha ılımlı bir iyileşme olsaydı temmuzda hazirana göre gerileme görülmeyebilirdi.

Korona önlemleri çerçevesinde kapalı olan işyerlerinin açılmasıyla haziranda bir iyimserlik rüzgarı yayıldı, ancak işyerlerinin açılmasının işlerin açılması anlamına gelmediği görüldü. İşyerleri açık ama hizmetler sektöründe birçok işkolunda işler hiç iyi gitmiyor. Bu da bir ölçüde etki etti ve temmuzda tüketici güveni bir miktar geriledi.

Gerçi tüketici güven endeksinin sıfır ile 200 arasında değer alabildiği, 100'ün altındaki değerlerin kötümserliğe, 100'ün üstündeki değerlerin iyimserliğe işaret ettiği, endeksin hesaplanmaya başlandığı 2004 yılından bu yana bir ay bile 100 sınırına ulaşılamadığı dikkate alınırsa hazirandaki 62.6'lık endeksin de, temmuzdaki 60.9'un da hiçbir öneminin olmadığı görülür.

Tüketici güveni yüzde 64 artarsa, iyimserlik sınırına ancak ulaşabileceğiz. Nerede olduğumuzu bilmek açısından bu oranı unutmamakta yarar var.

Yoksa tüketici güveni birkaç puan artmış ya da azalmış; hiç önemi yok. İyimserlik sınırı 100, biz daha 60'ların başındayız. Kat edilmesi gereken o kadar büyük mesafe var ki...

Tüm yazılarını göster