Seçil Sayın Kutluca - KONUK YAZAR
SPK Strateji Geliştirme
Dairesi Başkan Yardımcısı
Üç tarafı denizlerle çevrili, büyük bir yarımada olan güzel ülkemizde başta Marmara Denizi olmak üzere, denizlerin kirliliği sorununa, Karadeniz ve Akdeniz’in risk altında olmasına üzülüyor ve endişeleniyoruz. Konu en son 2021 yılında büyük ölçekte yaşanan Marmara deniz salyası (müsilaj) sorunu ile kamuoyunun gündemine taşınmıştı. Aynı dönemde, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, bölgedeki yedi ilin belediye başkanları ve valilikler kirlilikle mücadele amacıyla Haziran 2021’de “Marmara Denizi Koruma Eylem Planı” hazırlamış, Kasım 2021’de “Marmara Denizi ve Adalar Özel Çevre Koruma Bölgesi” ilan edilmişti. Ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi Müsilaj Araştırma Komisyonu’nun “Başta Marmara Denizi Olmak Üzere Denizlerimizdeki Müsilaj Sorununun Sebeplerinin Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi’ne dair Nisan 2022 tarihli Rapor, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın “Marmara Denizi Bütünleşik Stratejik Planı 2021-2024” tespitleri ve uzman görüşlerinden, kirlilik ve müsilajın önlenmesi için temel olarak;
* Atıksu kaynaklı kirliliğin önlenmesine yönelik kentsel atıksu arıtma tesislerinin ileri atıksu arıtma tesislerine dönüştürülmesi,
* Endüstriyel atıksu kirliliğinin azaltılmasına yönelik OSB’lerin rehabilitasyon ve iyileştirme çalışmalarıyla ileri arıtma teknolojilerine geçişinin hızlandırılması ve
* Sanayi tesislerinde temiz üretim tekniklerinin yaygınlaştırılması, yayılı kaynaklı su kirliliğinin önlenmesine yönelik Marmara Denizi’ne ulaşan akarsularda yapay sulak alanların ve tampon bölgelerin oluşturulması gerektiği,
bu altyapıların kurulması için ise büyük ölçekli finansmana ihtiyaç olduğunun vurgulandığını görüyoruz.
Biyoçeşitlilik, hidrobiyoloji alanında uzmanların çalıştığı, deniz yaşam alanlarında kirlilik konusunda sermaye piyasası uzmanı olarak yazmamın sebebi, Marmara Denizi’ndeki kirlilik ile mücadele etmek, üretim altyapılarını yeşil hale getirmekle ilgilenen şirketler ya da belediyelerin ileri biyolojik atıksu arıtma tesisi kuruluşunu finanse etmeye yönelik sermaye piyasası mevzuatımızda bulunan araçlara, sürdürülebilir mavi ekonomi yaklaşımına, uluslararası finansman çevrelerinin konuya ilgisine ve güncel gelişmelere dikkat çekmek ve bilgi vermek.
İklim krizi, biyoçeşitlilik/doğa kaybı ve kirlilik gibi küresel sorunlarla mücadelede “daha yeşil”, “daha adil” bir ekonomik altyapıya geçiş için finansman ihtiyacı/açığı sadece Türkiye’de değil tüm dünyada ekonomi ve finans çevrelerinin en önemli gündemi haline geldi. Günümüzde finansman açığının giderilmesi amaçlı, çevreye ve toplumsal sürdürülebilirliğe olumlu katkısı olan proje finansmanı için ihraç edilen “yeşil tahvil”, “sosyal tahvil” gibi etiketli sermaye piyasası araçları, finansal sistemin içinde hızla büyüyen bir varlık sınıfı olarak dikkat çekiyor.
“Mavi Tahvil” yaygın olarak bilinen yeşil tahviller ile aynı işleyiş, proje finansman çerçevesine tabi olan ve su yaşam alanlarında sürdürülebilirliği artırmayı hedefleyen mavi projeleri finanse edebilen tematik bir sermaye piyasası aracı olarak tanımlanabilir. 2021 yılında yaşanan Marmara müsilajı ile aynı döneme denk gelen SPK Yeşil Tahvil Rehberi mevzuat hazırlık çalışmaları sırasında, ülkemizin ihtiyaçları paralelinde işlevsel olabileceği düşünülerek mavi tahviller “SPK Yeşil Borçlanma Araçları, Sürdürülebilir Borçlanma Araçları, Yeşil Kira Sertifikaları, Sürdürülebilir, Kira Sertifikaları” kapsamına alınmıştır.
Yeşil ekonomi, yeşil finansman terimlerini sıkça işitiyoruz, diğer taraftan “sürdürülebilir mavi ekonomi” kavramını biraz açmak faydalı olabilir. Ancak öncelikle okyanusların, salınan karbondioksit emisyonlarının yaklaşık %31’ini emerek ve küresel iklimi düzenlediği ve karbon yutak alanı görevi gördüğü bilgisi ile başlamak gerekir diye düşünüyorum.
Sürdürülebilir mavi ekonomi, deniz balıkçılığının azalmasının önlenmesi, düşük karbonlu su ürünleri yetiştiriciliğinin yaygınlaştırılması, açık denizde yenilenebilir enerjinin ölçeklendirilmesi ve deniz taşımacılığının karbondan arındırılması konuları kastedilmektedir.
İklim krizinin etkilerine karşı emisyon azaltımında ve dayanıklılık geliştirmede doğal ekosistemlerin birbirlerini desteklediğine ve sürdürülebilir mavi ekonominin iklim değişikliği krizi, biyoçeşitlilik kaybı ve kirlilik ile mücadeledeki bütünleyici/tamamlayıcı rolüne gittikçe artan şekilde uzmanlarca dikkat çekiliyor.
Ekonomi ve finansal piyasalarının maruz kaldığı “iklim riskleri”, “doğa ile ilişkili riskler” ve “sosyal riskler”in yönetimi ve finansmanın ölçeklenebilmesi için, sürdürülebilir finans alanında, gün geçtikçe daha gelişkin çözümlerin, işbirliklerinin harekete geçirildiğine tanık oluyoruz. Bu kapsamda, sürdürülebilir borçlanma araçlarına dair uluslararası planda standart belirleyen “Uluslararası Sermaye Piyasaları Derneği” (International Capital Market Association (ICMA), 6 Eylül 2023’te “Sürdürülebilir Mavi Ekonominin Finansmanında Borçlanma Araçları” konulu bir rehberi uygulayıcılara yol göstermek amacıyla yayınladı. Rehber’in, Dünya Bankası ile ilişkili Uluslararası Finans Kurumu, BM Global Compact, BM Çevre Programı Finans İnisiyatifi ve Asya Kalkınma Bankası işbirliğiyle ve bu kurumların konu ile ilgili ilke ve çerçeveleri üzerinden geliştirildiği duyuruldu.
Rehber, mavi tahviller ile finansmanda net ölçütler ve uygulama örnekleri sunmayı amaçlıyor. Finansal piyasaların, su/okyanus endüstrisi ve küresel kurumların bu alandaki tecrübesi çerçevesinde, mavi etiketli borçlanma araçlarına yatırımcı güveni, piyasa bütünlüğü ve mavi projelerin çevresel etkisinin nasıl değerlendirileceği gibi önemli konularda mavi tahvil ihracını planlayan şirketlere ve sürdürülebilir mavi ekonomiyi desteklemek isteyen finansal kurumlara güvenilir bir yol gösterici özelliğini taşıyor.
Sürdürülebilir mavi ekonomiye sunulabilecek sermaye piyasası finansmanını büyütmek anlamında, mavi etiketli sermaye piyasası araçları, tematik, yeni bir yatırım aracına, önemli bir potansiyele işaret ediyor.
Kamu, belediyeler, kalkınma bankaları, finansal kuruluşlar, şirketler mavi tahvil ihraççısı olabilir.
Mavi ekonomi alanında değer yaratma, sermaye piyasaları üzerinden uzun vadeli, büyük hacimli finansmana erişim potansiyeli, yeni iş sahalarına genişleme fırsatı sunma, yeni varlık sınıfında öncü olma, yatırımcı tabanını çeşitleme, yeni kaynaklara erişim, finansman maliyetinin talebe bağlı düşebilmesi ve piyasa itibarı mavi tahvilin ihraççısına sunabileceği avantajlar arasındadır.
Marmara Denizi’ndeki kirlilik ile mücadelede, kentsel, endüstriyel, tarımsal, denizcilik gibi faaliyetlerden kaynaklanan kirlilik yükünün azaltılması amacıyla su, atıksu ve atık yönetimi, su kaynaklarının korunması, kıyıların yönetimi gibi alanlarda ihtiyaç duyulan iyileştirici, onarıcı yatırımların, proje temelli finansmana erişimi için ülkemizde sermaye piyasası düzenleyici çerçevesi mevcuttur. Diğer taraftan, iklim finansmanı açığı nedeniyle, uluslararası finansal kuruluşlar, kalkınma finansmanı kurumları, kurumsal yatırımcılar, yeşil, mavi tahvil üzerinden iklim değişikliği, biyoçeşitlilik, kirlilik alanlarında ölçülebilen olumlu çevresel etki doğuran, yüksek şeffaflık standartlarında içinde gerçekleştirilen proje finansmanına, portföy yönetiminde izledikleri yatırım kriterleri nedeniyle artan bir şekilde öncelik vermektedir.
Kentleşme, nüfus, endüstriyel olarak ülkemizin yükünü çeken Marmara’nın, iyileşmesinin, sadece bir denizi, bölgeyi değil, tüm Türkiye’yi, gelecek kuşakların, ekosistemlerin, canlıların çevre hakkını etkileyecek önemde olduğu kabul ediliyor. Çözümün parçası olabilecek kapasite ve sorumluluk sahibi tüm kurumların, meslek alanlarının, vatandaşların konuyu sahiplenmesi ve takip etmesini diliyorum.