Mavi ekonomi

Arda Öztaşkın Akıllı Sürdürülebilirlik

Mavi ekonomi, deniz ve okyanus kaynaklarının sürdürülebilir kullanımını teşvik eden bir ekonomik model. Ekonomik ve çevresel sürdürülebilirliği sağlamayı hedefleyen bu model, küresel kalkınma stratejilerinde merkezi bir konuma gelmiş durumda.

Mavi ekonominin kapsamına balıkçılık, deniz taşımacılığı, deniz turizmi, yenilenebilir enerji, biyoteknoloji ve deniz madenciliği gibi sektörler giriyor. Küresel çapta mavi ekonominin yıllık ekonomik değeri yaklaşık 2,5 trilyon dolar olarak tahmin ediliyor.

Türkiye’nin mavi ekonomi potansiyeli

Türkiye, uzun sahil şeridi ile mavi ekonomi alanında büyük bir potansiyele sahip. Özellikle balıkçılık, deniz taşımacılığı ve turizm alanları, Türkiye’nin mavi ekonomi stratejilerinin temelini oluşturuyor.

2023 itibarıyla Türkiye'de denizcilik ve balıkçılık sektörünün büyüklüğü yaklaşık 18 milyar dolar seviyesinde. Ancak, bu potansiyelin tam anlamıyla değerlendirilebilmesi için yenilikçi teknolojiler, sürdürülebilir balıkçılık uygulamaları ve deniz kaynaklarının korunması gibi güçlü politikaların devreye sokulması gerekiyor.

Teknoloji burada da devrede!

Teknoloji, mavi ekonominin daha sağlıklı ve sürdürülebilir hale gelmesi için kritik rol oynuyor. Burada geliştirilen teknolojiler çevresel ve ekonomik sürdürülebilirliği teşvik ederek, deniz ekosistemlerinin korunmasına ve mavi ekonominin büyümesine katkıda bulunuyor. İşte bazı çarpıcı örnekler:

- Deniz rüzgârı enerjisi, mavi ekonominin en hızlı büyüyen yenilenebilir enerji kaynaklarından biri. Örneğin, Kuzey Denizi'nde yer alan ve 174 türbinden oluşan Hornsea One, 1 milyondan fazla eve yetecek kadar yeşil enerji üretiyor. Türkiye’de de Bandırma, Bozcaada, Gelibolu ve Karabiga açıklarında kurulmak üzere deniz rüzgârı enerji alanları belirlendi.

 

- Yüzer güneş enerjisi platformları. Karada sınırlı alanlarda güneş enerjisi üretim kapasitesini artırmak için denizler üzerinde yüzer güneş enerjisi platformları geliştiriliyor. Bu platformlar, büyük ölçekli enerji üretimi sağlarken deniz yüzeyinin verimli bir şekilde kullanılmasına olanak tanıyor. Türkiye'nin ilk yüzer güneş enerjisi santrali, Elazığ’da Keban üzerine kurulan Kuzova Santrali. Buradan üretilecek elektrik, pompaj sulaması için ihtiyaç duyulan yıllık enerji ihtiyacının yüzde 25'ini karşılayacak.

 

- Deniz kirliliği izleme ve temizleme teknolojileri, plastik atıkların toplanması ve petrol sızıntılarının temizlenmesi gibi alanlarda büyük önem taşıyor. Türkiye’de bu alanda aktif olarak çalışan ve fayda sağlayan pek çok girişim ve proje bulunuyor.  

 

- Deniz lojistiğinde dijitalleşme ve yapay zekâ, denizcilik sektöründe verimliliği artırmak ve çevresel etkileri azaltmak için kullanılıyor. Gemi rotalarının optimize edilmesi, yakıt tüketiminin azaltılması ve emisyonların kontrol altına alınması için yapay zekâ tabanlı sistemlerden faydalanıyor. Örneğin, Türkiye’nin en büyük limanlarından biri olan Mersin Uluslararası Limanı’nda kullanılan Dijital Liman Yönetim Sistemi; verimlilik, maliyet yönetimi ve çevresel sürdürülebilirlik açısından kritik bir fayda sağlıyor.

 

- Akıllı balıkçılık teknolojileri, balık stoklarının izlenmesi, aşırı avlanmanın önlenmesi ve deniz ekosistemlerinin korunması için kullanılıyor. Türkiye'de akıllı balıkçılık teknolojilerinin kullanımı henüz tam anlamıyla yaygınlaşmamış olsa da, su altı dronları ile çiftliklerinin izlenmesi ve akıllı balık ağları gibi bazı somut projeler bulunuyor.

 

- Okyanuslarda karbon tutma teknolojileri. Okyanuslar, karbonun büyük bir kısmını tutabilme kapasitesine sahip. Yeni karbon tutma teknolojileri, deniz tabanında veya deniz bitkileri aracılığıyla atmosferden karbonu çekerek depolamayı hedefliyor. Bu teknolojiler, deniz ekosistemlerinin karbon yutağı olarak işlevini artırmayı amaçlıyor.

 

- Deniz biyoteknolojisi, deniz kaynaklarından elde edilen biyolojik materyallerin ilaç, gıda ve endüstriyel ürünlerin üretiminde kullanılmasını ifade ediyor. Bu alandaki yenilikler, özellikle tıbbi araştırmalarda büyük bir potansiyel sunuyor. Örneğin, deniz yosunları biyoyakıt üretimi için yenilikçi bir kaynak olarak kullanılıyor.

Sonuç olarak

Mavi ekonomi, yalnızca ekonomik sürdürülebilirliği değil, aynı zamanda deniz ekosistemlerinin korunmasını ve iyileştirilmesini de hedefleyen kapsayıcı bir yaklaşım. Bu da ancak okyanus kaynaklarını sürdürülebilir bir şekilde yönetmek ve yenilikçi teknolojilerle desteklemekle gerçeğe dönüştürülebilir.

Bu dönüşümün başarıya ulaşması, uluslararası iş birliğini, güçlü düzenleyici çerçeveleri, toplumsal bilinçlenmeyi ve elbette yeni teknolojileri kullanmayı gerektiriyor. Denizlerimizin sağlığını koruma ve sürdürülebilir kalkınmayı teşvik etme konusunda artık daha kararlı adımlar atmamız gerekiyor.

Mavi ekonomi, bu doğrultuda sadece bir fırsat değil, aynı zamanda bir zorunluluk olarak karşımızda duruyor.

Tüm yazılarını göster