Torunlar GYO Yönetim Kurulu Başkanı Aziz Torun, eşi Asuman Torun ve kızı Zeynep Torun’la birlikte ev sahipliği yaptığı iftara davet etti:
- Uzun yıllara dayanan dostluğumuzu Ramazan iftarı ile bereketlendirmek istedik. İftarda Diyanet İşleri önceki Başkanlarımızdan, KURAMER’in Başkanı Prof. Ali Bardakoğlu’nu hep birlikte dinleyeceğiz.
Hasan Hüseyin Yavuz’un başkanlığında bir araya gelen “Gönül Dostları” grubu, Aziz Torun’un Mall of İstanbul’daki Hilton Oteli’nde buluştu. İftara katılan isimlerden bazıları şöyleydi:
- Fehmi Çetinkaya, Turan Tuna, İbrahim Nalbant, Adnan Başdemir, Arif Karaca, İlhan İmik, Ahmet Ertürk,Dr.Nevzat Elmalı, Bekir Cansu, Ayhan Erdoğan, Ali Kütük, Niyazi Musaoğlu, Prof. Ömer Dinçer, Nevzat Altunbüken, Metin Kubilay, Bilal Özkan, Yusuf Halef, Remzi Yedikardeş.
Hasan Hüseyin Yavuz, oruçlar açıldıktan kısa süre sonra sözü Prof. Ali Bardakoğlu’na bıraktı. Prof. Bardakoğlu, KURAMER’den yayınlanan “İslam’ı Yeniden Düşünmek” adlı yeni kitabını temel alan konuşmasında söze şöyle girdi:
- Fakirler de zenginler de tasavvufa yönelir.
- Fakir, dünyada bulamadığını ahirette arar, onun için çaba harcar.
- Zengin, dünyadaki varlıklarının aynısının ahirette de devamını, korunmasını ister, onun için çaba harcar.
Samimiyet ve dürüstlük üzerinde durdu:
- Allah’a karşı samimi olunmalı.
- Hz. Peygamber’e karşı samimi olunmalı.
- Müslümanlara karşı samimi olunmalı.
Aynı sıralamayı dürüstlük konusunda da yaptı:
- Allah’a karşı dürüst olunacak.
- Hz. Peygamber’e karşı dürüst olunacak.
- İnsanlara karşı dürüst olunacak.
İslam dünyasının en büyük eksiğine işaret etti:
- İslam dünyasının en büyük eksiği söze aşık olmasıdır. Oysa ahlak, dürüstlük, doğruluk, Allah’a inanmak önemlidir. Doğruları söylüyor ama yapmıyorsak bu bir vebaldir. İçi, dışı bir insan olalım. Söze meftun olmayalım. Salih amelin kıymetini bilelim.
“Sabır” konusunun altını çizdi:
- Sabır, doğru bildiğini yapmakta direnmektir. Aynı zamanda yanlışa karşı direnmektir.
Sonra şu mesajı verdi:
- Allah’ın anlattığı din ile yetinin. Üzerine ekleme yapmayın. Başkalarının eklediklerine inanmayın.
İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Kur-an’ı Kerim Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden (KURAMER) çıkan “Metin-Tarih ve Toplum Üçgeninde İslam’ı Yeniden Düşünmek” kitabını gösterdi:
- Demek ki yanlış bir şeyler var. Yanlışı görmeden doğruyu bulmak zordur.
Kur-an’ı Kerim’in şu yönüne dikkat çekti:
- Kur-an’ı Kerim’in 3’te biri Peygamber Efendimizin Medine’de yaşadığı dönemi yansıtır. O dönemdeki Arap dünyasının eğitilmesi gerekiyordu. Dil olarak da “olaylara bağlı anlatım” uygun görüldü.
Kur’an-ı Kerim’in olaylara bağlı anlatım dilini akıldan çıkarmamak gerektiğini bildirdi:
- Eğer Kur-an’ı Kerim’deki bu anlatım dilini doğru anlamazsak, o vakit 14 asır önceki olaylara göre hitabı anlamakta güçlük çekeriz. Bu anlama güçlüğü özellikle gençlerde daha çok kendini gösteriyor.
Şu noktanın altını kalın çizgi ile çizdi:
- Kur-an’ı Kerim’i okurken, “Allah, bu örnekte ne demek istiyor, bizden ne istiyor”a kafa yormak gerekiyor. Kur-an’ı Kerim’de yer alan mesajları kendi dünyamıza taşımalıyız. O söylenenleri bugüne taşımazsak, 7’nci yüzyılın eseri olarak kalır.
Bu konuyu bir de şu mesajla anlatmaya çalıştı:
- Hz. Peygamberi bugün aramızda, içimizde yaşatabilmeliyiz. Aksi halde aramızda 14 asırlık bir mesafe olur.
Prof. Ali Bardakoğlu, dikkatlerimizi masaya çekti:
- Bu akşam hepimiz iftar sofrasında sünnete aykırı davrandık. Çünkü, yemeklerimizi masada, çatal bıçakla yedik.
- Eğer, Hz. Peygamber’i bugün aramızda yaşatamazsak, 14 asır önceye takılırız, çatal-bıçakla yemek yemenin sünnete aykırı olduğunu düşünürüz.
- Oysa, temizlik, titizlik de sünnettir. Hz. Peygamberimiz temizliğe çok önem verirdi. Çok şükür, tertemiz bir ortamda, güzel bir masada, çatal-bıçakla yemeğimizi yedik. Bu yönüyle de sünnete uyduk.
Sözü masanın etrafındakilerin içini rahatlatarak bağladı:
- Merak etmeyin, yemeğimizi yerken Hz. Peygamberimizin sünnetine uyduk…
Prof. Ali Bardakoğlu’nun “İslam’ı Yeniden Düşünmek” kitabı, KURAMER’in 60’ı aşkın yayını arasındaki yerini aldı…
Prof. Bardakoğlu’nun kitabını okuyalım, İslam’ı yeniden düşünelim…
Buna ülkemizin de, tüm İslam aleminin de ihtiyacı var…
Aziz Torun destekliyor KURAMER araştırıyor
Hasan Hüseyin Yavuz, KURAMER’i anlatması için sözü Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) önceki Başkanlarından, Abdullah Gül döneminin Cumhurbaşkanı Başdanışmanlarından Ahmet Ertürk’e bıraktı:
- KURAMER, İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi’nde yer alan, Kur-an’ı Kerim üzerine araştırmalar yapan bir merkez.
- Prof. Ali Bardakoğlu, KURAMER’in başkanlığını yürütüyor. Ben de yönetim kurulu üyesiyim.
- KURAMER, 11-12 yıldır faaliyet gösteriyor. Prof. Bardakoğlu ve ben kuruluşundan beri bu merkezdeyiz.
- KURAMER’in bütçesini Aziz Torun sağlıyor. Bugüne kadar 60’ı aşkın kitap yayınladık. 100’ün üzerinde Hoca, çalışmalarımıza katkıda bulunuyor. Çalıştaylar, konferanslar düzenliyoruz.
- Zaman zaman, Müslüman olduğunu söyleyen birilerinin yanlış, ahlak dışı davranış ve tutumlarıyla karşılaşanlar, “Müslümanlık bu mudur?” diye sorarlar. Biz KURAMER’de, onlara “Müslümanlık bu değildir” diyen kitaplar yayınlıyoruz.
Ahmet Ertürk de Prof. Ali Bardakoğlu’nun konuşmasında sıklıkla altını çizdiği şu noktaya dikkat çekti:
- Kur-an’ı Kerim’in metnine bakıp, motomot çevirip hükümler çıkarmak yanlıştı.
- Önemli olan Kur-an’ı Kerim’den olgular çıkarmaktır.
Yeni nesiller arasında dinin sorgulanıyor olması tesadüfi bir gelişme değil
Prof. Ali Bardakoğlu, “İslam’ Yeniden Düşünmek” kitabının önsözünde şu noktalar üzerinde durdu:
- Günümüz toplumsal gerçekliğinde dinin geleceğinden ciddi endişesi olanlar ile İslam’ın en parlak dönemini yaşadığına inanıp bunun için şükür secdesi yapanlar yan yana yaşıyor.
- Yeni nesiller arasında artık münferit dini konuların değil, dinin kendisinin sorgulanıyor olması tesadüfi bir gelişme değil.
- Dini düşünce ve yaşayışta bir çözülme, geriye gidiş varsa bunda kurumsal ve örgütlü dinin göze batan aktörleri olarak tarikatlar, medreseler, kurslar, Diyanet, ilahiyat ve şeria fakülteleri, dini meşruiyet dayanağı olarak kullanan siyasi aktörler, dini sahiplenme iddiasıyla dini değerleri her gün kartopu gibi avuçlarında günden güne eriten kesimler, hasılı hepimiz pay sahibiyiz.
- Bu durum karşısında ilk yapılacak şey, elbette din olarak İslam ile onun müntesiplerinin ortaya koyduğu dini tezahürleri birbirinden ayrı tutmak ve sorumluyu doğru adreste aramaktır.
- Asıl yapılması gereken Müslümanların dinleriyle nasıl barışacakları, buluşacakları, İslam’ın muradını kendi hayatlarına nasıl taşıyacakları sorusuna cevap vermektir.
- “İslam’ı Yeniden Düşünmek” kitabının konusu ve derdi budur…
Önsözde, kitabın başlığının seçimiyle ilgili şu bölüm dikkatimi çekti:
- Kitaba, “İslam Diyerek İslam’dan Uzaklaşmak”, “Metin, Tarih ve Modern Çağ Kıskacında Buharlaşan İslam”, “İslam’la Nerede ve Nasıl Buluşuruz?”, “İslam Ne Dedi, Biz Ne Anladık*”, “Yalnızlaşan ve Hayattan Kopan Dini Anlayışın Kendini Onarması Mümkün mü?” veya Kur-an’ın bedevi zihniyetine yaptığı eleştiri ve uyarıdan (Hucurat 49/16) iktibasla “Allah’a Din Öğretmeye Kalkmak” gibi iddialı, içeriği tek yönlü yansıtan, karamsarlık kokan ve biraz da rahatsız edici bir başlık koymayı uygun görmeyip nötr bir başlık seçtim.