Bu başlık Kahramanmaraş kentine ait bir türküye ait. Türküye konu olan Meyrik, Pazarcık ilçesinin Damlataş köyündendir. Meyrik, daha yeni gelinken 1970 yılında veremden ölür. Ağıtı gelinin hem teyzesi hem de kayınvalidesi yakar. Aşık Mahzuni Şerif de 1971 yılında ağıtı derler ve besteler.
Geçen hafta Meyrik’in kenti Kahramanmaraş’a gittim. 2023 yılı 6 Şubat günü Maraş’tan kötü haberler gelmişti. Yaşanan deprem sonrası kent büyük bir yıkıma uğradı. Maraş, Hatay’dan sonra en fazla hasara uğrayan kentti. Depremden sonra yapılan tespitlere göre 22 bina ağır hasarlı, 2.208 bina orta hasarlı hale geldi. Yıkılan çok hasarlı bina oranı yüzde 22,6 düzeyine kadar çıktı. Bu büyük yıkımı ortadan kaldırmak görevi elbette devletindi. Devlet şu ana Mart ayı sonunda teslim edebilecek konutlar ile birlikte yıkılan binaların ancak yüzde 17,3’ünü yenileyebildi.
Kahramanmaraş halkı ve küçüklü büyüklü işletmeler yıkımın ekonomik yükünü ve gelecekte nasıl bir kent yaratılmalı sorusuna yanıt arıyor. Bu çerçevede geçen hafta Ticaret ve Sanayi Odası “Deprem Sonrası Kahramanmaraş Ekonomisinin Geleceği” başlıklı bir çalıştay düzenledi. Çalıştayda Kahramanmaraş dışında içlerinde benim de olduğum dört akademisyen tebliğ sundu ve bu tebliğler üzerinden konu tartışıldı.
Konuşulanlar ve gözlemlerin sonrasında beni hem umutsuzluğa hem de umutlu olmaya iten düşüncelere kapıldım. Umutsuzluğa düşüren olguların başında depremin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen hala yıkılmayan çok hasarlı epeyce sayıda bina var. Güzel Maraş kenti konteyner bir kente dönüşmüş. Halk yapılanları inkâr etmiyor ancak rezerv alan uygulamasından, adam kayırmacılıktan, tarikatçılar ve partililere ayrıcalık tanımasından şikayetçi. Bu saptamayı daha çok teke tek konuşurken sıradan yurttaşlar yapıyor. STK’lar ve resmi ağızlardan bu şikâyetlerin hiçbiri seslendirilmiyor.
Çalıştayda kentin geleceği ile ilgili beni umutlandıran tespitlerin başında kentin sanayicisinin, ticaret erbabının kente sahip çıkmaları oldu. Deprem sonrası işletmeler Maraş’ı terk etmemiş, kentin geleceğine güveniyorlar. KMTSO Başkanı Mustafa Buluntu ve Başkan Vekili Hikmet Gümüşer’in kent için hedefleri umutları gelecek açısından çok önemli. Tekstil ve mutfak eşyası ağırlıklı sanayiye deprem sonrası bunlara ek olarak savunma sanayisine ağırlık vereceklerini anlattılar. Bunun için ciddi bir altyapı ve finansman kaynağına erişeceklerine yönelik güçlü beklenti içindeler. Benim için keyif verici bir rastlantı da çalıştayın düzenlemesine öne ayak olan Prof. Dr. Hayrettin Keskingöz’ün eski bir öğrencim olmasıydı.
Deprem sonrası Maraş ve diğer yıkıma uğrayan kentler yeni bir kentleşme modeli ile ayağa kaldırılmalı. Bunun planlaması aslında Çevre ve Şehirleşme Bakanlığı’nca yapılmış. Modelin adı “akıllı kent”. Ancak bunun için halkın, STK’ların çabası yetmez. Siyasi erk (hükümet) böyle bir kent modelini destek verirse yeni bir kent tasarımı model olmaktan çıkıp, gerçekleşir. Bu bir iradeye gerektir. Bunun içinde öncelikle rant ve kupon arazi tutkusundan vazgeçilmeli.
Okuma Önerisi: İbrahim Semih Akçomak, Ahlaksız Büyüme.