KDV’de reform beklentileri ara ara dile getilir. Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati’nin yakın zamanda yaptığı açıklamalar da bu yöndeki beklentileri yeniden canlandırdı. KDV reformu denince piyasanın dile getirdiği temel talep devreden KDV’nin iadesi yönünde olmaktadır. Hatta Naci Ağbal bakan iken bu yönde adım atılarak torba yasaların birine madde de eklenmişti, ancak taklif yasalaşamamıştı. Bu sefer nasıl bir reform çalışması yapılıyor veya planlanıyor bilmiyorum ama teknik bazı düzenlemelerin “reform” diye ambalajlanmamasını ümit ederim. Reform düzeyinde olmasa bile KDV uygulamasında değiştirilmesi gereken önemli konular bulunmaktadır. İleriki yazılarımda fırsat buldukça bunların bir kaç tanesini dile getireceğim.
KDV’de reform beklentileri devam ederken Maliye bu arada özellikle oranlarda önemli değilikliklere gitti. Yapılan oran değişiklikleri daha ziyade yükselen enflasyona karşı fiyatların düşürülmesine yönelik. Son birkaç yazımda değerlendirdiğim bu indirimlerin ne kadar etkili olacağını zaman içinde göreceğiz.
Maliye en son KDV uygulamasında önemli yenilikler içeren 41 seri numaralı KDV Uygulama Genel Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Taslağını kamuoyu ile paylaştı. Taslak Tebliğ, en son oran değişikliği yapılan ikinci el motorlu araç ve konut teslimlerindeki KDV uygulamasına ilişkin açıklama ve örnekler içermekte, konutlarda net alanın Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının “Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği”ne göre hesaplanacağını belirtmekte, demir çelik ürünlerinin tesliminde 4/10 oranında kısmi tevkifat uygulaması getirmekte, YMM ve vergi inceleme raporu aranılmadan yapılacak KDV iade sınırını 5.000 TL’den 10.000 TL’ye çıkarmaktadır. Bu değişiklere ilaveten iki yeni uygulama daha getirilmektedir ki; bunlar için ayrı başlık açmakta fayda bulunmaktadır.
İsteğe bağlı tam tevkifat uygulamasına göre KDV tevkifatı yapmak zorunda olmayan mükellefler, yazılı bir sözleşme düzenleyerek bir yıl süreyle anlaştıkları satıcı mükelleflerden yaptıkları alışlarda, KDV Uygulama Genel Tebliği uyarınca kısmi tevkifata tabi tutulan işlemlerde tevkifat sorumluluklarının bulunup bulunmadığına bakılmaksızın, hesaplanan KDV’nin tamamını sorumlu sıfatıyla beyan edip ödeyebileceklerdir. Bir yıllık sürenin bitimini izleyen yıllarda uygulamaya devam edilmesinin istenmesi halinde sözleşmenin aynı süreyle yenilenmesi gerekmektedir. Bir yıllık süre dolmadan söz konusu uygulamadan vazgeçilmesi ise mümkün olmayacaktır.
Söz konusu düzenleme, naylon fatura olarak bilinen sahte veya muhateviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanımı şüphesiyle karşılaşmak istemeyen mükellefler açısından önemli bir yeniliktir. Mükellefler, özellikle tanımadıkları, ilk kez çalışacakları, sürekli ticari ilişkide bulunmadıkları şirketlerden yapacakları alımlarda bu imkandan yararlanarak naylon fatura kullanma suçlamasıyla karşılaşma riskini azaltabilirler. Alıcıların isteğe bağlı tam tevkifat uygulaması kapsamında sözleşme düzenlemediği satıcılar ile olan işlemlerinde ise genel hükümlere göre işlem yapılacaktır. Dolayısıyla, mükelleflerin sözleşme düzenlemediği satıcılarla olan işlemleri eskiden olduğu şekilde devam edecektir.
Bu yeni imkandan yararlanmak isteyen mükellefler vergi dairesine bazı belgeleri sunmak durumunda olacaktır. Alıcı mükellefler, söz konusu sözleşmelerin bir örneği ile bu kapsamda işlem yapacak satıcı mükelleflerin bilgilerini, işleme ilişkin KDV beyannamesinin verilmesinden önce liste halinde bağlı oldukları vergi dairesine verecekler; sözleşmelerin feshedilmesi, tadili vb. durumların da işleme ilişkin KDV beyannamesinin verilmesinden önce vergi dairesine bildireceklerdir.
İsteğe bağlı tam tevkifata tabi tutulan KDV ile sınırlı olmak üzere satıcıya KDV iadesi yapılabilecek olup iade taleplerinin yerine getirilmesinde, alıcı tarafından 2 no.lu KDV beyannamesi ile beyan edilen ve tahakkuk ettirilen KDV’nin ödenmiş olması aranacaktır.
Öngörülen düzenlemeye göre, sektör ayrımı yapılmaksızın imal ettikleri malları doğrudan ihraç eden imalatçılar, ihracat teslimlerine ilişkin olarak yüklendikleri KDV tutarına bakılmaksızın ihracat bedelinin %10’una kadar devreden KDV tutarı ile sınırlı olarak iade talep edebileceklerdir.
Bu uygulamadan yararlanmak ihtiyari olacaktır. Ayrıca bu imkandan yararlanabilecek imalatçıların şu şartları sağlaması gerekmektedir.
İmalatçı firmalar, imalatçı belgelerinde yer alan üretim kapasitesinde öngörülen ve imal edip ihraç ettikleri mallara ilişkin iade talep edebileceklerdir. İmalatçı belgesinde yer alan üretim kapasitesine göre imal edilebilecek mallar ile bu kapsamda fason olarak imal ettirilen mallar için bu uygulamadan yararlanılabilir. Dolayısıyla, imalatçı belgesindeki üretim konusu malların tamamının fason olarak imal ettirilmesi, bu kapsamda iade uygulanmasına engel olmayacaktır. İmalatçılar, piyasadan hazır olarak satın alıp ihraç ettikleri mallar için bu uygulamadan yararlanamamakla birlikte, genel hükümler kapsamında yüklenilen KDV’nin iadesini talep edebileceklerdir. İmalatçıların ihraç kaydıyla teslimlerinin de bulunması, doğrudan ihraç ettikleri mallar bakımından bu uygulamadan yararlanmalarına engel teşkil etmeyecektir.
İmalatçıların doğrudan ihraç ettikleri malların bünyesinde KDV ödemeksizin temin edilen mallar varsa, ihracat bedeline ilişkin iadenin hesabında, ihracat bedelinden bu şekilde temin edilen malların bedeli düşülüp iade edilecek KDV kalan tutar dikkate alınarak belirlenecektir.
İmalatçı firmaların bu kapsamda ihraç ettikleri malların geri gelmesi halinde ithalat istisnasından faydalanılabilmesi için, bu uygulama kapsamında iade edilen tutarların gümrük idaresine ödenmesi veya bu tutar kadar teminat gösterilmesi gerekecektir.
Bu yeni uygulama kapsamında iade talep eden imalatçıların, aynı ihracat teslimi ile ilgili olarak iadesini alamadığı tutar için ayrıca yüklenilen KDV tutarına göre iade talep etmeleri mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla, imalatçılar yeni veya eski uygulama arasında bir tercih yapmak durumundadır. Taslak Tebliğde “aynı ihracat teslimi” denildiği için bu tercihin heri bir parti ihracat bazında yapılması beklenebilir. Diğer taraftan, Taslak Tebliğde bir dönem bu uygulamadan yararlanan mükelleflerin diğer dönemlerde yüklenilen KDV’nin iadesi uygulamasından faydalanabilecekleri belirtilmiştir. Bu ifadeden tercihin dönem içindeki bütün işlemler için yapılması gerektiği sonucu da çıkarılabilmektedir. Bu iki ifade arasındaki zafiyetin giderilmesinde fayda bulunmakta olup tercihin nasıl yapılacağı açıkça belirtilmelidir. Ayrıca dönem ile kastın yıl mı, yoksa KDV açısından vergilendirme dönemi aylık olduğundan ay mı olduğu net değildir. Bu durumun da netleştirilmesinde fayda bulunmaktadır. Taslağın bu şekilde tebliğe dönüşmesi halinde dönemin ay olarak uygulanması gerektiğini düşünüyorum.
Bu yeni uygulama kapsamındaki iade taleplerinde aranacak belgeler Taslak Tebliğde belirtilmiştir. Mahsuben iade talepleri, aranan belgelerin ibraz edilmiş olması halinde miktarına bakılmaksızın vergi inceleme raporu, YMM raporu ve teminat aranmadan yerine getirilecektir. 10.000 TL’yi aşmayan nakden iade talepleri ise vergi inceleme raporu, YMM raporu ve teminat aranmadan yerine getirilecektir. Süresinde düzenlenmiş YMM tam tasdik sözleşmesi bulunan mükellefler için bu sınır 100.000 TL olarak uygulanacaktır. Bu tutarları aşan nakden iade taleplerinde, aşan kısmın iadesi vergi inceleme raporu veya YMM raporuna göre yerine getirilecektir. Teminat verilmesi halinde, mükellefin iade talebi yerine getirilecek ve teminat, vergi inceleme raporu veya YMM raporu sonucuna göre çözülecektir.
İmalatçılara doğrudan ihraç ettikleri mallar açısından öngörülen yeni KDV iade sistemini olumlu karşılıyorum. Doğrudan ihracat yapıp da yüklenim listesiyle uğraşmak istemeyen imalatçılar açısından önemli bir imkan. Ayrıca, ihraç bedelinin %10’nundan daha az tutarda KDV yüklenmiş firmalar açısından bu yeni sistem dolaylı bir ihracat teşviki olarak da değerlendirilebilir. Bununla birlikte, eski ve yeni sistemi bir arada uygulayacak işletmeler açısından karışıklık yaşanma ihtimali de mümküm.
Birer reform olarak kabulü mümkün olmasa da getirilmesi öngörülen bu iki yeni uygulamayı olumlu buluyorum. Darısı diğer aksaklıkların giderilmesinde...
Sözün özü: Damlaya damlaya göl olur.