Maliye-Para politikası eşgüdümü nasıl artacak?

Maruf BUZCUGİL ANKARA NOTLARI

Yılsonuna yaklaşılırken ekonomi çevrelerinde maliye politikası kapsamında değerlendirilebilen olası iki adım çok tartışılıyor. Birincisi ücretlilerin gelir vergisi dilimlerinde yapılabilecek iyileştirme, ikincisi ise mevzuat gereği yüzde 44 olarak kesinleşen yeniden değerleme oranıyla (YDO) yapılacak vergi ve benzeri güncellemelerin daha düşük oranda (örneğin yüzde 25) olarak yapılması. Bu olası iki adım 21 Kasım’daki faiz kararını duyuran TCMB basın bilgi notundaki “Maliye politikasının artan eşgüdümü” ve “sürece sağlayacağı katkı” ifadeleriyle ilişkilendiriliyor.

İş dünyasının da dile getirmeye başladığı, emek örgütlerinin zaten tek ses halinde haykırdığı ücretlilerin gelir vergisi yükünün azaltılması, vergi adaletsizliğinin giderilmesi konusu ekonomi yönetiminin de gündemine girdi. Asgari ücret masasında çalışanların enflasyon mağduriyetinin bir kısmının gelir vergisi dilimlerindeki iyileştirmeden karşılanacağını duyabileceğimiz dillendiriliyor ekonomi kulislerinde. Asgari ücretteki olası makul artış yanında, ücretlilerin gelir vergisi dilimlerindeki olası iyileştirme bir arada düşünülerek iktidar, çalışanlara dönüp “bakın alım gücündeki enflasyon erimesini nasıl yerine koyduk.” demeye hazırlanıyor olabilir.

En hızlı maliye politikası desteği

Enflasyonla bütüncül bir mücadeleye girişilemediği için TCMB’nin yürüttüğü para politikasının her adımında maliye politikası desteği aranıyor ve sorgulanıyor. Bu kez “maliye politikası eşgüdümünün artacağı” TCMB tarafından müjdelenir gibi olunca YDO’nun yüzde 44 değil yüzde 25 gibi bir oranda uygulanabileceği dillendirilmeye başlandı. YDO’nun 2025 enflasyon tahminine yakın hale getirilmesinin enflasyon beklentilerini de olumlu etkileyebileceği belirtiliyor. Ancak ekonomideki göreli yavaşlamanın dolaylı vergilerin de artış hızını sınırlayacağı ortamda Maliye’nin düşük YDO oranına nasıl tahammül göstereceği de merak ediliyor. Bakalım “yönetilen ve yönlendirilen fiyatlar”daki güncellemeler yoluyla Maliye-TCMB uyumu ve eşgüdümü nasıl gerçekleşecek.

Türkiye'nin ilk kuantum bilgisayarı tanıtıldı

Geçen hafta yüzyılın en önemli gelişmelerinden biri olan kuantum bilgisayar teknolojisinin, TOBB ETÜ’nün girişimiyle Türkiye’ye kazandırıldığını öğrendik. Türkiye dünya genelinde bu teknolojiye sahip 15 ülkeden biri oldu. TOBB-ETÜ Mütevelli Heyeti Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, üniversitenin teknoloji merkezinde 5 Kubit Kuantum Bilgisayarı (QuanT) gururla tanıttı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da kullanıma açılan Quant-T’yi, Türkiye’nin teknolojiyi sadece tüketen ülke değil, üreten ülke haline gelmesi yolunda bir hamle olarak nitelendirdi. Hisarcıklıoğlu projeyi hayata geçiren öğretim üyeleri Prof. Dr. Ali Bozbey ve Prof. Dr. Mehmet Ünlü ve ekiplerini tanıtarak alkışlattı.

Cumhurbaşkanı Yılmaz’ın projeyi gerçekleştiren akademisyenlerin yurt dışında çok daha iyi ekonomik koşullarla çalışma olanakları varken, Türkiye’de çalışmayı tercih etmelerinin önemini vurgulamasını dikkatle not ettik. Kuantum bilgisayar alanındaki araştırmaların en önemli hedeflerinden biri, klasik bilgisayarlarla çözülmesi binlerce yıl alacak şifrelenmiş bilgileri hızla çözebilecek teknolojiler geliştirmek olarak gösteriliyor. Kuantum bilgisayarlar, stratejik alanların yanı sıra sağlık, finans, sensör ve ileri malzeme geliştirme gibi sektörlerde oyunu değiştirebilecek bir etkiye sahip. Türkiye’nin UNESCO tarafından ilan edilen 2025 Uluslararası Kuantum Bilimi ve Teknolojisi Yılına Quant-T ile girmesi anlamlı oldu.

Irak’taki nüfus sayımı Ankara’nın yakın takibinde

Geçen hafta Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe ve Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Başkanı Erdal Eren’in önderlik ettiği geniş ticaret heyetinin Bağdat ve Basra temaslarını izledim. Biz Irak’tan ayrıldıktan sonra 20-21 Kasım tarihlerinde sokağa çıkma yasağı ilan edilerek nüfus sayımı yapıldı. Irak’ta 27 yıl sonra ilk kez yapılan nüfus sayımı Türkiye’de siyasi ve ekonomik gerekçelerle çok yakından takibe alındı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan geçen hafta benim de aralarında olduğum gazetecilere Türkiye’nin nüfus sayımı ile ilgili hassasiyetini aktardı.

Fidan, “Biz, tüm kurumlarımızla Türkmenlerin yanındayız. Onların haklarını savunuyoruz. Nüfus değişikliğine, demografik değişikliklere tabii ki karşıyız.” dedi. Nüfus sayımında etnik kimlikle ilgili soruların yer almadığının altını çizen Fidan, Kerkük ile ilgili hassasiyeti şöyle anlattı: “Kerkük’ün tarih boyunca oluşmuş bir demografik yapısı var. Bu yapıyla oynanmaması, Kerkük’ün asli bileşenlerinin mutabık kaldıkları biçimde yaşamayı sürdürmeleri lazım.” Nüfus sayımından çıkacak değerli ekonomik veriler ise Türk müteahhitlerinin, ihracatçılarının yakın takibinde.

TMB Başkanı Eren, müteahhitlerin yakından ilgilendiği ülkenin konut ihtiyacının yetkililerce 1 milyonun üzerinde tahmin edildiğini, şehirlerdeki muazzam altyapı açığının da son nüfus verileriyle planlanması gerektiğini söylüyor.

Tüm yazılarını göster