6 Şubat Pazarcık ve Elbistan depremlerinde en fazla darbe yiyen illerin belediye başkanlarıyla geçen 18 Mayıs'ta bir araya gelen Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetim Politikaları Kurulu Başkanvekili Prof. Şükrü Karatepe'nin solunda Fatma Şahin, sağında ise Sami Er yer aldı.
31 Mart 2024 yerel seçimlerinden 1.5 ay sonra sonraydı. Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetim Politikaları Kurulu Başkanvekili Prof. Şükrü Karatepe, 6 Şubat 2023 Pazarcık ve Elbistan depremlerinde en fazla darbe yiyen illerin belediye başkanlarıyla Gaziantep’te buluştu. Toplantının ana gündemi şöyleydi:
Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, toplantıda kentin deprem sonrası durumunu anlatan sunum yaparken ekrana kaynağın dağılımı tablosu yansıdı:
Sami Er, bir an tabloyu yanlış okuduğunu sandı. Tekrar tekrar baktı, doğruydu:
İlk aşamada Dünya Bankası’ndan sağlanan kredinin deprem bölgesi belediyelerine hibe olarak kullandırılmasında Gaziantep’in Malatya’nın önünde yer almasını Fatma Şahin’in deneyimine, ikna gücüne yordu:
- Ben Toplu Konut İdaresi’nde (TOKİ) Başkan Yardımcısı iken Fatma Hanım dersini çok iyi çalışmış, hazırlıklı gelir, hedeflediği projelere desteği alır giderdi. Nitekim ben TOKİ’de iken Türkiye’nin en büyük projesini Gaziantep’e yapmıştık.
Çok geçmeden takdir duygusu isyana doğru kaydı:
- Sunumu takip ederken içim içime sığmadı, isyan edesim geldi ve bir an önce toplantıdan çıkasım geldi.
Toplantıdan çıkmak yerine söz almayı yeğledi:
- Bu nasıl adalet? Malatya, Hatay’dan sonra depremde en çok hasar gören il. Görüyorum ki Malatya ölmüş ağlayanı yok.
Sami Er’in bu sözleri üzerine toplantıya katılanlardan bir yönetici savunmaya geçti:
- Bize Malatya’da her şeyin yolunda olduğu söylendi…
Er, depremden ağır darbe yiyen diğer illeri gezdiğini vurguladı:
- Gördüm ki diğer illerimizde Malatya’ya oranla biraz daha iyi toparlanma var.
Malatya’nın durumunu şöyle özetledi:
- Malatya, tek merkezli bir şehir. İlk depremde çarşı çökünce her şey çöktü.
Gaziantep’te gerçekleşen toplantının öyküsünü ablam Fadime Yalçın’ın vefatı sonrasında taziye çadırında bizi ziyaret için 29 Ağustos 2024 akşamı 21.00’de uğrayan Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er’den dinledim.
Er, toplantıyı anlattıktan sonra ekledi:
- Malatya, depremde vefat eden vatandaşlarımız açısından bakılınca Hatay, Kahramanmaraş ve Adıyaman’dan sonra 4’üncü sırada yer alıyor. Ancak, hasar yönünden bakılınca Malatya ikinci sırada bulunuyor.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un Malatya ziyaretlerine değindi:
- Sayın Kurum ile birlikte çalışmışlığımız var. Ben TOKİ’de Başkan Yardımcısı iken sayın Kurum, Emlak Konut Genel Müdürü idi. Yani, derdimi sayın Kurum’a daha kolay anlatabiliyorum artık. Çünkü, bir anlamda aynı dili konuşuyoruz.
Malatya’daki durumu Ankara’da bakanlara, ilgili bürokratlara anlatmaya çalıştığını kaydetti:
- Bazı bakanlardan, “Malatya’da ne var ki? Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman kadar darbe almadığını düşünüyorduk” şeklinde cevaplar aldım. Onlara gerçek durumu anlatmaya çalıştım, çalışıyorum.
Benzeri bir izlenimi Malatya Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu da Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ndeki (TOBB) toplantıda yaşadığını aktardı:
- TOBB’da Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in katıldığı toplantıda Malatya’daki sıkıntıları anlattım. Sayın Şimşek’in ilk aşamada “mücbir sebep uygulaması uzatılsın” diye durumu abarttığımı bile düşündüğünü gözlemledim.
Başta Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere parti yönetimi geçen dönem Fatih Belediye Başkanı Ergün Turan’ın yardımcılığı görevini yürüten Sami Er’i TOKİ’deki tecrübesini de dikkate alarak memleketi Malatya’ya “taze kan” düşüncesiyle yönlendirdi.
Öyleyse Sami Er’i daha dikkatli dinleyin, öncelikle “Malatya ölmüş, ağlayanı yok” duygusunu aşmasını sağlayın.
Hükümet arkasında dursun, yanında yer alsın, Er de bir an önce Malatya’nın yaralarını sarabilsin…
Ablam Fadime Yalçın’ın vefatı nedeniyle Malatya’dayken Milliyet yazarı arkadaşım Abbas Güçlü aradı:
- Memleketin Malatya’ya birkaç günlük gezi planlıyoruz. Önereceğin görülmesi gereken yerleri söyler misin?
İçim “cız” etti:
- Depremde Malatya büyük darbe yedi. Turistik anlamda gezilecek gibi bir ortam yok ama yine de Malatya misafirlerini bağrına basar.
Aradan 10 gün geçti, Abbas Güçlü Malatya’dan telefon etti:
- Malatya’nın içler acısı durumunu gördüm, çok üzüldüm. Ben böyle düşünmemiştim. Malatya gerçekten çok yaralı durumda.
Bana meslektaş tavsiyesinde bulundu:
- Malatyalı bir gazeteci, üstelik de Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı olarak bir ekip topla, bana da söyle hep birlikte kenti gezelim, buradaki sesi yükseltelim, bütün Türkiye duysun.
Abbas Güçlü, turistik seyahat diye düşünürken Malatya’dan art arda yazılar yazdı, yaşanılan sıkıntıları, içler acısı durumu Milliyet’teki köşesinden tarafsız gözle yansıttı.
Kalemine, yüreğine sağlık Abbas Güçlü…
Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er, taziye çadırında abilerim Mahmut Munyar, Hüseyin Munyar, Kemal Munyar, yeğenlerim Ahmet Munyar, Ali Munyar, Yasemin Yalçın Kan, Levent Yalçın, Nesrin Güney, Nursemin Yalçın Ağralı’yla sohbet sırasında iddiasını ortaya koydu:
- Vatandaşlar bana güvensin, davalarla işimizi yavaşlatmasın, iddia ediyorum Malatya’yı iki yılda ayağa kaldırırım.
Kentin iki merkez ilçesinden biri olan Yeşilyurt’un merkezi için hazırladıkları projeyi cep telefonundan gösterdi:
- Yeşilyurt için çok güzel bir proje hazırladık. Vatandaşlardan yoğun itiraz geldi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız sayın Murat Kurum’a itirazları aktardım. Haklı olarak, “Madem vatandaş istemiyor, vazgeçelim” dedi.
Projenin videosunu yeniden izletti. Videodan izlediğim, fotoğraflardan, planlardan gördüğüm kadarıyla proje Yeşilyurt için oldukça uygun görünüyordu. Başkan Er, sürdürdü:
- Bu proje Yeşilyurt’ta hayata geçirilebilse çok iyi olacaktı. İtirazlar üzerine daha küçük ölçekli pilot proje yapmayı düşünüyoruz. Eminim pilot proje tamamlanınca vatandaşlarımız ikna olacak, kendi arsalarında da uygulanması talebini dile getirmeye başlayacak.
Rezerv alan konusundaki kuşkular üzerinde durdu:
- Rezerv alan ilan edilen bölgelerde vatandaşlarımız, “devlet malımıza çökecek” kuşkusuna kapılıyor. Hukuki itirazlara başvuruyor. Devletin vatandaşın malına çökmesi söz konusu olabilir mi?
Kamulaştırmaları örnek gösterdi:
- Yol gibi altyapı projeleri sırasında vatandaşa ait alanlardan bir bölümünün kamulaştırılması gündeme geliyor. Kamulaştırmaya itiraz davaları açılıyor, vatandaş hakkını mutlaka alıyor. Davalar sonuçlanıncaya kadar ilgili alandaki altyapı projesi de duruyor ya da yavaşlıyor.
Ardından soruyu yineledi:
- Devletin vatandaşın malına çökmesi söz konusu olabilir mi?
Yanıtı da kendisi verdi:
- Devlet, vatandaşın malına çökmez, çökemez…
Sadece bu sözleri söylemek, kuşkulu vatandaşı ikna etmeye yeter mi?