2020’nin ikinci çeyreğinde gerçekleşen keskin GSYH düşüşü, bu yılın büyüme oranı ile cari işlemler açığı arasındaki ilişkiyi ilk bakışta şaşırtıcı bir noktaya getirdi. Daha önce gözlenen şuydu: Türkiye ekonomisi ne kadar yüksek oranda büyürse, cari işlemler açığı o kadar yüksek düzeyde artardı. Kriz yıllarında ekonomi küçülürken ya cari fazla verirdik ya da cari açığımız keskin biçimde azalırdı. Bu aslında tipik bir yükselen ekonomi özelliği. Bu yıl ise bu ilişkinin tersi gözlenecek çok büyük ihtimalle. 2020’de büyüme oranımız yüzde 1.8 ve cari açığımız 37 milyar dolar düzeyindeydi. GSYH’ye oranla %5.2 düzeyinde cari açık vermiştik. Çok düşük bir büyümeye karşılık yüksek düzeyde cari açık vardı. Bu yıl ise ekonomimiz yüzde 8’e yakın bir oranda büyüyecek ama cari açığımız 2020’deki düzeyinin altında kalacak. Hem de bayağı altında. Uzmanların beklentisi 25 milyar doların altında kalması cari açığın.
Peki, bir yapısal dönüşüm falan mı gerçekleşiyor? Prangalarımızı kırıyor, makûs talihimizi mi yeniyoruz? Büyürken cari açığı azaltmayı mı başarıyoruz? Bu ihtimali dile getirmek bile kulağa hoş geliyor. Gelin birkaç rakama daha yakından göz atalım; bakalım ne diyecek o rakamlar bize?
Altın ve enerji ithalatını dışarıda tutalım. İlkinin büyümeyle bir ilişkisi yok, ikincisi ise büyük ölçüde enerji ithal fiyatları tarafından belirleniyor; büyümeden değil. Yılın ilk çeyreğini ele alalım. Hem GSYH gerçekleşmesini biliyoruz hem de pandemi nedeniyle kapanmanın pek bir etkisi yok 2020’nin rakamlarında. GSYH 2020’nin ilk çeyreğinde 176, 2021’nin ilk çeyreğinde ise 187 milyar dolar oldu. Her iki dönemde de enerji ve altın dışarıda tutulduğunda cari fazla verdik. 2020’nin ilk çeyreğindeki cari fazlanın GSYH’ye oranı %2, 2021’dekinin ise %0.7. Yani bu yılın ilk çeyreğinde kötüleşmiş cari işlemler hesabımız. 2020’nin ilk çeyreğinde büyüme oranımız (bir yıl öncesinin aynı dönemine kıyasla) %4.5 idi. Bu yıl ise %7. Kısacası, bildiğimiz büyüme-cari denge ilişkisinin dışında bir şey söylemiyor ilk çeyreğin rakamları.
Buna karşılık, dün açıklanan Nisan ayı verisine göre yılın ilk dört ayında cari açık, geçen yılın aynı dönemine kıyasla 4.6 milyar dolar iyileşti. Yukarıda da belirttiğim gibi, iyileşmenin sürmesi bekleniyor yılın kalanında. Peki, nasıl oluyor da oluyor? Büyük ölçüde altın ithalatı nedeniyle. 2020’nin nisan ayından itibaren uyguladığımız düşük faiz-hızlı kredi genişlemesi politikası dövize ve altına olan talebi patlatmış ve 25 milyar dolar altın ithalatı yapmıştık. Aynı politikaya yeltenmezsek bu ithalat keskin biçimde düşecek bu yıl. İkinci neden ise yılın ikinci yarısında çok büyük ihtimalle (bir dönem öncesine kıyasla) büyümenin çok sınırlı kalacak olması. Kısacası, Garp cephesinde değişen bir şey yok; yapısal dönüşüm henüz ufukta görünmüyor.