Makroekonomik dengelenmenin neresindeyiz?

Erhan ASLANOĞLU Ekonomi ve Piyasalar

G-20 ülkelerinin %2 civarında enflasyonu beklenen bir yılda Merkez bankamızın %21 tahmin ettiği fakat sektörel tahminlerin %25 ile %65 arasında dalgalandığı bir seneye başlamış bulunuyoruz. Hanelerin enflasyon beklentisi %65 civarı ile en yüksek seviyede bulunuyor. Hanelerin enflasyon beklentisinin genelde yüksek olduğundan hareketle bu beklentiyi dışarıda tutsak bile reel ve finans sektörü tahminlerinin sırasıyla %25 ve %45 civarında seyrettiğini görüyoruz. Üstelik hanelerin enflasyon beklentisi hiçbir zaman bu kadar ayrışmamış, reel sektör ve finans sektörünün enflasyon beklentileri de birbirinden bu kadar kopmamıştı.

Ülkemizde uygulanan mevcut ekonomi politikalarının ana amacının dezenflasyon olduğuna dikkate alacak olursak, makroekonomik dengelenmenin ana unsurlarının iç talepte zayıflama, cari işlemler dengesinde iyileşme, üretim kapasitesinin korunması açısından dış talepte güçlenme, tasarruf eğiliminde artış, verimlilikte yükselme, yerel paraya olan talebin artması gibi sonuçlar bekleriz.

Her biri kapsamlı ve çok uzun tartışılabilecek bu makroekonomik verilere ilişkin geçtiğimiz birkaç günde iç talep ve cari denge konusunda önemli veriler geldi. İç talebin en önemli göstergelerinden olan perakende satış endeksi çıkış eğilimini güçlendirerek Kasım ayında yıllık bazda %16,4 arttı. Aynı dönemde tüketici güveninin yılın en yüksek seviyesine çıktığını, otomobil ve konut satışlarının son yılların zirvelerine doğru gittiğini de gözlemliyoruz. İç talep göstergeleri böyle bir eğilim gösterirken üretimin en temel göstergelerinden olan sanayi üretimine baktığımızda 2022 yılından bu yana endeks bazında yatay bir seyir izlediğini görüyoruz.  2022 yılı Ocak ayını baz aldığımızda o günden bugüne sanayi üretim endeksi 100 civarında seyrederken perakende satış endeksi 170 seviyelerine gelmiş durumda. Geçtiğimiz günlerde gelen verilerin en pozitif yanı uzun bir aradan sonra sanayi üretiminin Aralık ayında yıllık bazda %1,5 yükseliş göstermesi oldu. Bu artışta stokların erimesi ile iç talep artışı ve özellikle Orta Doğu bölgesinden gelen ihracat talep siparişlerinin etkili olduğunu düşünüyoruz. Mevcut eğilim ve sektörlerden gelen haberler ihracatta yükselme eğiliminin devam etme ihtimalinin ve dolayısıyla sanayi üretim artışının ihracat kaynaklı devam etme ihtimalini çok güçlü göstermiyor. Örneğin pazartesi günü gazetemizde yer alan bir habere göre Otomobil tedarik sanayinin ihracat siparişlerinde son dönemde %75 oranında bir daralma gözleniyor. Özetle üretim talep dengesi açık ara talep lehine devam ederken, enflasyonda beklentiler bu kadar ayrışırken tahmin ve hedeflere ulaşmanın pek de kolay olmayacağını söylemek herhalde yanlış olmayacaktır.

Pazartesi günü gelen ödemeler dengesi verilerinde cari işlemler açığının aylık bazda 2,9 milyar dolar, yıllık bazda 7 milyar dolar açığa ulaştığını görüyoruz. Verinin mevcut durumu ve cari açığın GSYİH’ya oranı aslında ödemeler dengesi cari işlemler açısından dengelenmenin oldukça iyi gittiğini gösteriyor. Bununla birlikte, detaya baktığımızda düşüşün ağırlıklı olarak ithalat gerilemesinden kaynaklandığını, bunun da de ara ve yatırım mallarındaki düşüşten ortaya çıktığını istiyoruz. Yine geçen hafta gazetemizde yer alan detaylı haberde de belirtildiği gibi ithal tüketim mallarının toplam ithalat içerisindeki payı iki katına çıkarak  %16’lara gelmiş bulunuyor. Yine ödemeler dengesinin net hata ve noksan kalemine baktığımızda ilk 11 ayda 15,8 milyar dolar bir açık olduğunu görüyoruz. Bu veri var zannettiğimiz bir döviz gelirinin olmadığını bize söylüyor. Cari işlemler hesabında iki kalem, bavul ticareti ve turizm gelirleri tahminen yazılır. Net hata noksan kaleminin açık olmasının en önemli nedenlerinden birisi bu söz konusu tahminlerin hatalı olma ihtimalidir. Ekonomimizde kayıt dışılığın yüksek olduğunu da dikkate alacak olursak özellikle bavul ticaretinde bu tahmin hatası çok normaldir. Turizm dünyanın her yerinde benzer şekilde hesaplanıyor, daha düşük olmakla birlikte orada da bir tahmin hatasını dikkate almamız gerekiyor. Sonuç olarak gerçek cari açık çık net hata noksan kalemi eklenmiş açıktır diyebiliriz.  Bu çerçeve de baktığımızda ilk 11 aylık açığın aslında 21,4 milyar dolar civarında olduğunu söylemek çok yanlış olmayacaktır. Her durumda bir azalma olsa da cari açık beklenenden bir miktar daha yüksek bulunmaktadır.  11 aylık finansmanın 23,5 milyar dolar olduğunu dikkate alacak olursak, rezervlere katkı yaklaşık 2 milyar dolar düzeyinde bulunuyor.  Son 1,5 yılda Merkez Bankası’nın rezervi de 60 milyar dolar üzerinde bir artış olduğunu dikkate alacak olursak bu artışın ağırlıklı olarak net anlamda dışarıdan gelen sermayeden değil içeride KKB ve DTH bozumundan geldiğini söyleyebiliriz.  

Sonuç olarak, makroekonomik dengelenmeye ilişkin gelişmeler olmakla birlikte bunun tam da istendiği boyutta gitmediğini görüyoruz. En başta düzeltilmesi gereken perakende satışlar artarken cari işlemler açığının yatay seyretmesidir. Tartışmamız geren bu durumun terse dönmesi için ne yapmamız gerektiğidir. 

Tüm yazılarını göster