Makro ekonomik göstergeler ve BİST

Öğr. Gör. Raif Bakova - Arş. Gör. Şerif Yüksel

İktisat bilimine göre, para ve sermaye piyasalarını ülke ekonomisinin makroekonomik verilerinden kaynaklanan göstergeler yakından etkilemektedir. Makroekonomik göstergeler ise iç ekonomi ile -dışa açıklık derecesine göre- uluslararası ekonomi ve kuruluşların küresel hareketleriyle ilişki içindedir. Bu ekosistem sonucu herhangi bir sermaye piyasasının ürünlerinin fiyatları belirlenmektedir.

Özelinde İstanbul hisse senedi piyasasında (BİST) üç endeks (BİST100, BİST30 ve VİOP) günün sonunda hisse senetlerinin sonuçlarını belirlemektedir. Bu yıl halka arzların desteği ile katılımcı sayısını ikiye katlayan BİST seçimlere kadar yatırımcılarına kazandıran bir borsaydı[1]. Ancak yılın son çeyreğinin başında BİST’te başlayan oynaklık sürüyor ve konunun uzmanları ise bu durumu açıklamakta çok zorlanıyor. Yatırımcı kesimi ise durumu izlemekle yetiniyor.

BİST’te net olmayan bu tablonun son bir haftada iki günün endeks değerlerini belirterek açıklamak mümkündür. Ancak nedenlerini açıklamak hiç de kolay değildir.

Aralık ayının 6. Günü BİST aşağıdaki değerlerle günü sonlandırdı;

BİST100

7.855

(-2.251)

BİST30

8.471

(-2.33)

Yüzde 2’nin üzerindeki bu düşüşlerin ardından ertesi gün, Aralık’ta söz konusu iki endeks BİST100 7.970  (+1.58) ve BİST30 8.615 (+1.70) ile toparlandı ve yatırımcılarını tedirginlikten kurtardı. Ancak bir gün sonra (Çarşamba 8 Aralık) yeniden düşen borsa endeksleri sırasıyla 7.913 (-0.82) ve 8.495 (-1.39)’ a geriledi. Haftayı yüzde 1.4 gerileyerek 7.913 (BİST100) ile tamamladı. Bazı uzmanlar son üç haftadan bu yana her Çarşamba gerilemenin yaşandığını ileri sürseler de açıklayamadılar.

Bugün itibari ile (11 Aralık) yeni haftaya giren BİST yine benzer bir gelişim içinde görülüyor:

BİST100

7.728

(-2.34)

BİST30

8.323

(-2.02)

 

Üstelik son dönemde yabancıların yeniden hisse senedi ve tahvil alımına başladığı haberlerine ek olarak bugün açıklanan ödemeler dengesi ve işsizlik verilerinin olumlu karşılanmasına rağmen borsada gerileme yaşandı. Makroekonomik göstergeler konusundaki cari açık sorunu ekonomimizin büyük sorunuydu. Geçen ay 1.88 milyar dolar olan cari fazla Ekim 2023 verisi 186 milyon dolar olarak gerçekleşti. Bu sonuç, küresel ekonominin durgunluk içinde olduğu 2022 ve 2023 için çok iyi bir gelişme. İşsizlik oranının yüzde 8.5 olarak açıklanması üzerine yetkililer bunun son 11 yılın en iyisi olduğunu kamuoyu ile paylaştı. Ekonomideki diğer gelişmelerin ayrıntısına girmeden uluslararası derecelendirme ve yatırım kuruluşlarından S&P’nin Türkiye’nin görünümünün ‘negatiften’ ‘durağana’ çevrildiğini ve uygulanan para ve maliye politikalarının etkinliği ve bağımsızlığı artıp TCMB’nın net döviz rezevlerini güçlendirmesi halinde görünümün pozitife çevrileceği açıklandı. Türkiye’de ve uluslararası piyasalarda olumlu karşılanan bu açıklamaya ek olarak önümüzdeki günlerde açıklanacak Moody’s not ve görünümünün olumlu beklendiği öngörüsünde bulunuldu. Tüm bu gelişmeler Türkiye ekonomisinde (Enflasyon, faiz ve dış borç ile yüksek kurlu dövizler dışında) ekonomimizin olumlu yönde evrilmeye başladığını gösteriyor.

Ayrıca yeni Hazine ve Maliye Bakanı ile TCMB Başkanı’nın uluslararası alanda olumlu imajı ile Türkiye’deki ekonomik ve mesleki kuruluşlarla diyalog ve karşılıklı görüşmeleri de olumlu görüşmeler olarak algılanıyor.

Dolayısıyla ekonomide olumlu yönde gelişmeler ile makroekonomilerdeki not iyileşmeleri karşısında BİST’deki bu volatiliteyi açıklamak da zorlanılıyor. Üstelik BİST30 şirketlerinin yabancı yatırımcılarla ortak girişimleri ve siyasi alanda iyi sayılabilecek dış ilişkilerin (Yunanistan ile 10 milyar dolarlık dış ticaret hacmi gibi) sermaye piyasalarına olumlu yansıması iktisat biliminin bir gereğidir.

Ayrıca bu olumlu tabloya BİST şirketlerinin gerçek değerlerini (hisse fiyatlarını) yansıtmadığı hala cazip ve ucuz olduğu görüşü de kimi uzmanlar tarafından ifade edilmektedir. Öyleyse çok bilinmeyenli bir denklem gibi görünen BİST yılı böyle tamamlayacak gibi görünüyor. Sonuç olarak BİST’te yaşanan gelişmeleri açıklamakta iki neden sayılabilir.

Birincisi, borsa yatırımcılarının sayısının kısa sürede bu denli artışı yenilerin acemiliğinden kaynaklanmış olabilir. Borsa ve finansal okuryazarlık konusunda hiçbir eğitim ya da alt kültürü olmayan 4 milyon kişi bir yılda borsa yatırımcısı oldu. Ağustos-Eylül döneminde bir milyon kişi borsaya katıldı. Yenilerin ne kadar bilgili, deneyimli ve öngörülü olduğu çok tartışılabilen bir konu. Her hareketin tam algılandığını söylemek güç.

İkincisi, birinci ile bağlantılı olarak sermaye piyasası çekiciliğini arttırmak için, bir yılda 30 kadar halka arzın yeniler nezdinde yarattığı hava. Yeni yılın ilk aylarında 20 günden az olmayan günlük yüzde 9,99 getirilerin yarattığı güzel havalar yok artık. Bu durum da yenilerin kısa sürede kırılmalarına neden oluyor. Hatta geçtiğimiz günlerde 350 bin kişi borsadan çıktı, ama nedeni açıklanmadı.

Nedenler arasında faiz, İsrail-Hamas savaşı vb. birçok etken sayılabilir ama kıdemli bir borsa uzmanının yorumu -bizce- daha çok yakışıyor durumu açıklamaya.

“Defalarca yazdım. 8 bin 100 geçilsin güneşli günler yakın diye. Ama adamlar ne yapıp yapıp geçmesine izin vermiyor. İster buna savaşı, ister buna yargı krizini, ister siyasi açıklamalarını bahane ediyorlar diye düşünün. Bir şekilde basıyorlar. Yıllardır şunu bilirim tecrübe ederim; çok basıyorlarsa çok alacaklar.. sabredip sabretmemek size kalmış.”

[1] Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK) verilerine göre borsada yatırımcı sayısı 8 milyonu aşarak rekor kırdı. 18 Ekim 2023

Tüm yazılarını göster