Dayanıklı ve sürdürülebilir sektör için Makine Zirvesi sektörü bir araya getirdi. Zirvede haksız rekabetle ancak birlikte mücadele edilebileceği sonucuna varıldı. Türkiye makine ve teçhizat yatırımlarının 18 çeyrek olan büyüme seyri sonrasında 2024’ün ikinci çeyreğinde yüzde 5,6 küçülmesi önümüzde zorlu döneme girildiğinin göstergesi oldu. Ana pazarımız olan Avrupa’da imalat sanayi PMI verilerinin 45’lerde olması benzer bir durgunluğun orada da olduğuna işaret ediyor.
Buna karşın son 12 aylık ihracatımızın 2023’e benzer olarak 28,2 milyar dolar olarak gerçekleşmesi sektörün tüm gücü ile ihracata sarıldığını gösteriyor. Ancak makine ithalatının son 12 aylık dönemde yüzde 2,7 artarak 45,1 milyar dolara çıkması ve bu alandaki dış ticaret açığımızı yine 17 milyar dolar düzeyine taşıyacak olması oldukça düşündürücü.
Daralan pazara rağmen ithalat eğilimindeki artış bu konuda üzerinde ısrarla durduğumuz tedbirlerde çok da başarılı olamadığımızı gösteriyor. Özellikle Uzak Doğu menşeli kalitesiz ve mevzuata aykırı makinelerin yurda girmesine engel olamıyoruz. Üzerinde CE işareti olan çoğu makinede verimsiz elektrik motorları olduğunu görüyoruz. Bu durum mevzuata aykırı, rekabet şartlarının zorlandığı bu dönemde uygun olmayan ürünlerin piyasaya arzının önüne geçilmesi her zamankinden çok daha önem arz ediyor. Türk teknik mevzuatı ve uygulama esasları esasen Avrupa Birliği ile eş değer. Yani düzenleme alanında pek sorun yok. Ancak uygulamada piyasa gözetimi ve denetimi yeterli olmayınca, uyanla uymayan arasında telafisi mümkün olmayan haksız rekabet oluşuyor.
Öte yandan makine imalatçısının üretimde girdi olarak kullandığı çelik malzeme ve bileşenler TSE denetimine takılabiliyor ve bu işlemler aylar alabiliyor. Oysa makine imalatçısı yaptığı işin garantörüdür. Dolayısıyla ara girdisine doğrudan ve zamanında ulaşmalıdır ki küresel arenada rekabet edebilsin.
Makine ithalatını azaltmanın bir yolu da talebin düşürülmesi. En büyük alıcı olan kamu tarafı için yerli malı tercihini konu alan kanuni düzenleme var. Ancak uygulamada aksamalar oluyor. Kamunun doğrudan veya dolaylı alımına konu hacmin önemli bir bölümü Kamu İhale Kanunu dışında kalıyor. Bu alan ve özellikle Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) projeleri için de yerli malını önceliklendiren düzenleme ve uygulamalar hayata geçirilmeli. Bu konuda gayretli olan Devlet Malzeme Ofisi’ne de yeni misyonlar yüklenmeli.
Makineler ağırlıklı olarak yatırım teşvik sistemi dahilinde satın alınıyor. Yatırım teşvik belgeli alımlarda gümrük vergisi muafiyetinin geniş bir makine grubu için kaldırılması makine imalatçısının maruz olduğu haksız rekabeti ortadan kaldırdı. Ancak bir nevi devlet desteği olan yatırım teşviklerinde yerli makineyi önceliklendiren uygulamaya da bir an önce geçilmesini elzem görüyoruz.
Makine alımında karara etki eden bir temel unsur ise finansmana erişim. Alıcı kredisi olarak adlandırdığımız müşteri finansmanı için etkin bir mekanizmamızın olmaması firmalarımızı rakiplerine karşı savunmasız bırakıyor. Rakiplerimiz müşterilerini yani ülkemizde sanayicimizi uzun vade ve cazip oranlarla kredilendirebiliyor. Bunu da ülkelerindeki kurumsal yapılar üzerinden gerçekleştiriyorlar. Bu yapıyı önce bir oluştursak belki ileride kredi hacmi de genişleyecek.
Haksız rekabeti sıkı denetim önler
3 binden fazla makine imalatçısını temsil eden 34 sektörel derneğin çatı kuruluşu Türkiye Makina Federasyonu (MAKFED) tarafından Dayanıklı & Sürdürülebilir mottosu ile toplanan Makine Zirvesi’nde rekabet ortamını bozan ve ölçek ekonomisinin gelişimini olumsuz etkileyen haksız rekabetle mücadelede, piyasa gözetimi ve denetiminin etkinliğinin arttırılmasında sektör ve kamunun birlikte çalışması sonucuna varıldı.
MAKFED Başkanı Adnan Dalgakıran, Zirve açılışında, “Piyasa gözetimi ve denetiminin etkin olmaması haksız rekabete neden oluyor derken, ölçek ekonomisi gelişemiyor. Bunun için kuralların etkin şekilde uygulanması gerekiyor. MAKFED ve derneklerimiz teknik bilgileri ile ilgili kurumlarımıza desteğe hazır.
Gerektiğinde test ve muayene alt yapısının geliştirilmesine de destek olabiliriz” derken Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Dr. Çetin Ali Dönmez’in “Ürün güvenliği denetimlerimizin verimliliği ve etkinliğini artıracak tüm yeni fikirlere Bakanlık olarak açığız. Bu bağlamda makine sektörünün vereceği her öneri bizler için önem arz ediyor” ifadesi MAKFED ve üye derneklerine, kurumlarımıza daha fazla katkı sağlamak yönünde misyon yükledi.
MAKFED ve ihtisas dernekleri Avrupa’daki üst kuruluşlarla oluşturduğu entegrasyonla sağladığı teknik bilgisi ile kurumlarımıza desteğe hazır. Böylelikle etkinleştirilecek denetim yapısı haksız rekabet ortamını kaldırırken firmalarımızın ölçek gelişimine dolayısıyla küresel rekabet gücüne katkı yapacak.