AHMET ARSLAN
Denetçi, CPA, MBA
Bilindiği üzere, kamu veya özel sektör kuruluşlarında çalışan personelin maaş ödemelerinin belli bir banka kanalıyla yapılması karşılığında söz konusu banka tarafından kurum personeline ve/veya kuruma belli bir miktar ödeme yapılmaktadır.
“Maaş promosyonu” olarak da adlandırılan söz konusu ödemenin vergi mevzuatı karşısındaki durumu bazen tartışma konusu olmaktadır. Özellikle son dönemlerde söz konusu ödeme tutarlarının yüksekliği bu tartışmayı daha dikkate değer hale getirmektedir. Bu makalemizde bankalarca ödenen maaş promosyonlarının gelir vergisi, damga vergisi ve veraset ve intikal vergisine tabi olup olmadığı hususu irdelenecektir.
Maaş promosyonları bankalar aracılıyla ödenen ücretlere ilişkin olduğundan bu ödemelerin de vergi mevzuatı yönünden “ücret” olarak nitelendirilebileceği ve ücret gibi vergiye tabi olabileceği hususu akla gelmektedir. Ne var ki, “ücret” kavramının tanımı 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununda net bir şekilde yapılmıştır.
Söz konusu Kanunu 61. maddesinde; “Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir” şeklinde tanımlanmış olup, aynı maddenin devamında ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Söz konusu tanıma göre bir ödemenin ücret olarak nitelendirilebilmesi için;
1- Bir işverene tabi olma,
2- Belirli bir işyerine bağlı olma,
3- Yapılan bir hizmet karşılığı olması,
4- Para veya para ile temsil edilebilen menfaat niteliğinde olması, unsurlarını taşıması gerekmektedir.
Zikredilen Kanunun 62. maddesinde ise; işveren; hizmet erbabını işe alan, emir ve talimatları dahilinde çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler olarak tanımlanmıştır.
Gelir Vergisi Kanunu açısından değerlendirildiğinde, bankalar tarafından yapılan promosyon ödemeleri;
Bununla birlikte, promosyon ödemelerinin banka tarafından doğrudan personele değil de, personelin kurumuna yapılması ve yapılan ödemelerin kurumun kazancına dahil edildikten sonra ilgili kurum tarafından çalışanlara yapması halinde yapılan ödeme banka promosyonu olma niteliğini kaybetmiş olacağından ücret olarak nitelendirilecek ve ücretlerin vergilendirilmesine ilişkin hükümlere göre değerlendirilecektir.
Promosyon ödemeleri maaş promosyonu sözleşmesi veya protokolü kapsamında gerçekleştirilmektedir.
488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (1) sayılı tablonun “I.Akitlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümünün A/1 fıkrasında, belli parayı ihtiva eden sözleşmelerin damga vergisine tabi olduğu belirtilmiş, Kanunun 10. maddesinde ise damga vergisinin nispi veya maktu olarak alınacağı, nispi vergide, kağıtların nevi ve mahiyetlerine göre, bu kağıtlarda yazılı belli paranın, maktu vergide kağıtların mahiyetlerinin esas olduğu, belli para teriminin, kağıtların ihtiva ettiği veya bunlarda yazılı rakamların hasıl edeceği parayı ifade edeceği hükme bağlanmıştır.
Damga Vergisi Kanunu uygulamasında sözleşmenin düzenlendiği tarihte; belli parayı ihtiva etmesi veya kâğıdın eklerinde belli paranın tespitine imkân veren verilerin var olması veyahut atıf yapılan başka bir kâğıttan belli paranın bulunabilmesi halinde, kâğıdın (sözleşmenin) bu tutar üzerinden damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir. Ancak, düzenlendiği anda belli parayı ihtiva etmediğinden damga vergisine konu teşkil etmeyen kâğıtlara ilişkin olarak; kâğıda ait belli parayı gösteren ve ilk kâğıda atıf yapan yeni bir kâğıt düzenlenmesi halinde, sözleşme değişikliğine ilişkin bu kâğıt damga vergisine tabi tutulacaktır.
Nitekim, konuya ilişkin Gelir İdaresi Başkanlığının özelgesinde; “ … bankacılık hizmetleri için iş geliştirme ve müşteri aidiyetinin sağlanması hususundaki harcama tutarı olarak her bir personel için 28,00 TL ödeme yapılacağı, kuruluşun, çalıştırdığı ve ödemeleri yapacağı personelinin ad-soyadı ve adres bilgilerinin liste halinde bankanın … … Şubesine yazılı olarak bildirileceği ve söz konusu işe ilişkin olarak alınan ihale kararında ise kişi başı aylık 28,00 TL olmak üzere 7031 kişi için toplam 7.087.248,00 TL promosyon ödemesi yapılacağı anlaşıldığından, söz konusu protokolün, protokolün düzenlendiği tarih itibarıyla tespit edilebilen söz konusu ödeme listelerinde ad ve soyadları belirtilen Aile Hekimi ve Aile Sağlığı Elemanı sayısı ile her bir personel için ödenecek olan 28,00 TL’nin çarpılması suretiyle bulunacak tutar üzerinden 488 sayılı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun I/A-1 fıkrasına göre; ihale kararının da aynı tablonun II/2 fıkrasına göre 7.087.248,00 TL üzerinden nispi damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.” denilmektedir.
Öte yandan, Damga Vergisi Kanununa göre sadece sözleşmeler değil, ücret ödemeleri de damga vergisine tabi bulunmaktadır. Zira, Kanuna ekli (1) sayılı tablonun IV/1-b bölümünde; “Maaş, ücret, gündelik, huzur hakkı, aidat, ihtisas zammı, ikramiye, yemek ve mesken bedeli, harcırah, tazminat ve benzeri her ne adla olursa olsun hizmet karşılığı alınan paralar (avans olarak ödenenler dahil) için verilen makbuzlar ile bu paraların nakden ödenmeyerek kişiler adına açılmış veya açılacak carî hesaplara nakledildiği veya emir ve havalelerine tediye olunduğu takdirde nakli veya tediyeyi temin eden kâğıtlar” da sayılmıştır.
Dikkat edilirse, söz konusu bölümde sayılan ödemelerin damga vergisine tabi olması için “hizmet karşılığı alınan paralar” niteliğinde bulunması gerekmektedir. Makalemizin bir önceki bölümünde belirttiğimiz gibi promosyon ödemeleri hizmet karşılığı yapılan bir ödeme niteliğinde bulunmadığından söz konusu ödemeler damga vergisine tabi değildir.
7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 1. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti tabiyetinde bulunan şahıslara ait mallar ile Türkiye’de bulunan malların veraset tarikiyle veya herhangi bir suretle olursa olsun ivazsız bir tarzda bir şahıstan diğer şahsa intikali veraset ve intikal vergisine tabi olduğu, aynı Kanunun 2. maddesinin (d) fıkrasında ise ivazsız intikal tabirinin, hibe yoluyla veya herhangi bir tarzda olan ivazsız iktisapları ifade ettiği hükme bağlanmıştır.
İvaz kelime olarak karşılık, bedel anlamına gelmekte olup, ivazsız ise bedelsiz, karşılıksız (hibe, bağış, hediye vb.) anlamına gelmektedir.
Bankalar, kendilerinden maaş alan personele kredi temin etme, kredi kartı verme, havale ve EFT işlemlerinin yapılması gibi bankacılık işlemlerinin bankalarında gerçekleştirilmesini sağlamak suretiyle ve hesaplardaki atıl parayı kullanarak ticari faaliyetlerini genişletmeyi ve ticari kazanç elde etmeyi amaçlamaktadır. Dolayısıyla, bankalar tarafından yapılan protokol çerçevesinde kurumlarda çalışan personele promosyon adı altında yapılan ödemeler ivazsız bir intikal niteliği taşımadığından, veraset ve intikal vergisi kapsamında değerlendirilemez.
Konuya ilişkin 4/2008-1 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu Sirküleri de bu yöndedir.
Sonuç
Bankalar tarafından yapılan maaş promosyonu ödemeleri, ücrete ilişkin; bir işverene tabi olma, belirli bir işyerine bağlı olma, yapılan bir hizmet karşılığı olması unsurlarını taşımadığı ve dolayısıyla ücret olarak nitelendirilmediğinden gelir vergisine tabi değildir. Bununla birlikte, söz konusu ödemelerin işverene (personelin kurumuna) yapılması ve kurum tarafından kurum kazancına dahil edilerek personele aktarılması halinde ücret olarak gelir vergisine tabi olacaktır.