Isı, kuraklık ve rüzgarın birleşimi, yerleşim alanlarının giderek daha fazla “orman-kent arayüzü” denilen bölgelerde yoğunlaşması yangın tehlikesini artırıyor. Ortalamaların üzerindeki sıcaklıklar ise California’nın büyük orman yangınlarına karşı daha savunmasız hale gelmesine yol açıyor.
Los Angeles bölgesinde 7 Ocak’tan bu yana hızla yayılan orman yangınları, bölge tarihindeki en yıkıcı yangın olarak kaydedildi.
California, yaz aylarında orman yangınlarına alışkın olsa da, Ocak ayındaki yangınlar, aşırı hava koşulları nedeniyle büyük bir istisna oluşturuyor. Bu durum, iklim değişikliğinin yangınları daha sık, daha yoğun ve daha yıkıcı hale getirdiğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
World Resources Institute (WRI) Küresel Orman İzleme Platformu'nda yer alan verilere göre, Los Angeles’taki yangınlar, bölgedeki yangınların ne kadar alışılmadık hale geldiğini ve iklim değişikliğinin yangın eğilimlerini nasıl değiştirdiğini gözler önüne seriyor. Satelit verileri kullanarak tespit edilen yangın alarmı sayısı, 9 Ocak itibarıyla 2012-2024 arasındaki ortalamanın 40 katından fazla.
Çoğu yıl, Ocak-Mart arasında Los Angeles’ta hiç yangın alarmı tespit edilmezken, yalnızca 2021 yılında Ocak-Mart arasında 10'dan fazla yangın alarmı kaydedilmiş. O yıl, California’nın en yıkıcı yangınlarından biri haline gelmişti.
California’da orman yangınları genellikle Haziran ayında başlıyor ve Ekim ayına kadar sürüyor, çünkü bu dönemde hava sıcak ve kuru oluyor. Ancak yılın sonlarına doğru, eyaletin büyük kısmına yağmur yağıyor ve kış aylarında soğuk hava ve yağış, yangın aktivitesini düşürüyor. Bu yıl ise Los Angeles’ta, Ekim ayından bu yana yağış miktarı normalin yalnızca yüzde 4’ü seviyesinde kaldı. Yağmur eksikliği ve güçlü, kuru Santa Ana rüzgarları, yaşanan yangının yayılmasına yol açtı.
Rekor düzeyde ağaç örtüsü kaybı
Erken sezon yangınları nadir olmakla birlikte, orman yangınları California’da son 20 yıldır giderek daha yıkıcı hale geliyor. Napa County’den San Diego’ya kadar pek çok bölge, bu yangınlar yüzünden büyük tehlike altında. Yangınlar, ağaç örtüsünün kaybında en büyük etken konumunda. 2020 ve 2021 yıllarında, California ormanlarında rekor düzeyde ağaç örtüsü kaybı yaşandı. Bu kayıp, Los Angeles’ın beş katından daha geniş bir alanı kapsayacak kadar büyüktü. Bu yangınlar, hayatlara mal olurken, ekosistemleri tahrip etti ve milyarlarca dolar değerinde maddi zarara yol açtı.
California’daki orman yangınlarının artışının sebepleri arasında iklim değişikliği yer alıyor. Küresel sıcaklıkların yükselmesi, bölgedeki hava koşullarını daha sıcak ve kuru hale getiriyor. Bu, yangınların sadece daha kolay tutuşmasına değil, aynı zamanda hızla yayılmasına da olanak tanıyor. 2023 ve 2024 yılları, dünya genelindeki en sıcak yıllar olarak kaydedilirken, bu sıcak hava dalgaları kuraklıkları şiddetlendirdi ve bitki örtüsünü kurutarak yangınlar için mükemmel yakıt kaynakları sağladı.
Isı, kuraklık ve rüzgârın birleşimi
● Güney California, Santa Ana rüzgârlarından sıkça etkileniyor ve bu rüzgarlar, yangınları daha da körüklüyor ve söndürmeyi zorlaştırıyor. Isı, kuraklık ve rüzgârın birleşimi, yerleşim alanlarının giderek daha fazla “ormankent arayüzü” denilen bölgelerde yoğunlaşması daha da tehlikeli hale geliyor. Ortalamaların üzerindeki sıcaklıklar, California’nın büyük orman yangınlarına karşı daha savunmasız hale gelmesine yol açıyor.
Artan yangınlar küresel bir sorun
California’daki yangınların artan boyutu ve şiddeti, yalnızca bu eyaleti etkileyen bir durum değil. İklim değişikliği, tüm dünyada yangınların daha sık ve yoğun hale gelmesine neden oluyor. Küresel ısınma, daha uzun ve şiddetli yangın mevsimlerine yol açıyor ve daha büyük alanların yangınlara daha yatkın hale gelmesini sağlıyor.
Isınma her ne kadar küçük olsa da, yangın riskini önemli ölçüde artırıyor. Yangınlarla ilgili en büyük risk faktörlerinden biri olan sıcaklık artışı, dünya çapında ülkelerin karbon emisyonlarını azaltma ve Paris İklim Anlaşması’nda belirlenen sıcaklık hedeflerine ulaşma çabalarını hızlandırmasını zorunlu kılıyor.
2025’in orman yangınları açısından ne kadar yıkıcı olacağı şu an için kestirilemese de, uzun vadeli eğilimlerin ne yönde ilerlediği belli. Toplumları koruma ve iklim değişikliğini engelleme adımlarının artık daha fazla geciktirilmeden atılması gerekiyor