L’Oréal Türkiye, dijitalde de karbon ayak izini azaltıyor

Didem Eryar ÜNLÜ YAKIN PLAN

Kendini “Tekno-Güzellik” şirketi olarak tanımlayan L’Oréal Türkiye için, sürdürülebilirlik bütüncül bir yaklaşımı ifade ediyor. Bugüne kadar hayata geçirdiği uygulamalarını ‘Gücünü Teknolojiden Alan Sürdürülebilirlik’, ‘Gücünü Bilimden Alan Sürdürülebilirlik’ ve ‘Gücünü İnsanlar İçin Kullanan Sürdürülebilirlik’ başlıkları altında toplayan ve yeşil bilimi arkasına alarak sürdürülebilirlik temelli çözümler geliştiren şirket, dijital dünyada da IMPACT+ ile hareket geçti.          

Türkiye’deki dijital kampanyalarında karbon emisyonunu yüzde 40’a varan oranda azaltan şirket, küresel ölçekteki dijital çalışmalar ile 2023 yılında dünyanın etrafını uçakla 6 bin kez dolaşmaya eşdeğer 55 bin tonluk karbon salınımının önüne geçti ve güzellik sektöründe bir ilke imza attı.       

L’Oréal Türkiye Ülke Genel Müdürü Sinem Sandıkçı Gökçen, “Dünyanın en kapsamlı sürdürülebilirlik hedeflerini hayata geçirmeyi sürdürüyor; bilimin ışığında teknolojinin gücünden yararlanarak gezegenimize saygılı bir biçimde çalışmalarımıza

her geçen gün bir yenisini ekliyoruz. Gerçekleştirilen araştırmalar kapsamında, tüketicilerin yüzde 76’sı iklim değişikliği konusunda endişe duyuyor. L’Oréal Türkiye olarak sürdürülebilirlik bizim için her alanda varlığını koruyor. Bu yaklaşımımıza gezegenimizin elle tutulabilir doğa rejenerasyonu gibi konular da dahil veya dijital dünyada karbon emisyonunu azaltmak da” diyor 

Dijital ekosistem emisyon salımında araç trafiğini yakalayacak

Küresel CO2 emisyonlarının 2022 yılı itibariyle yüzde 4’ü dijital ekosistemden kaynaklanıyor. Bu oran sivil havacılığın CO2 emisyonunun üstünde. Gelecek yıl sonunda dijital eko sistemin CO2 emisyon oranının yüzde 8’e çıkması öngörülüyor. Bu oran ile küresel araç trafiğinin yaydığı CO2 emisyonu oranı yakalanmış olacak. Dijital teknolojilerin her yıl enerji tüketimlerindeki artış oranı ise yüzde 9. Bu rakamlar gerçekten şaşırtıcı boyutlarda.         

‘Gücünü Teknolojiden Alan Sürdürülebilirlik’ başlığı altında dijital eko-sistemin yarattığı karbon emisyonunu sınırlamaya odaklanan L’Oréal Türkiye, 47 ülkede faaliyet gösteren Fransız start-up IMPACT+ ile iş birliği gerçekleştirdi.            

L’Oréal ekosistemi içerisindeki tüm ülkelerde gerçekleştirilmesi planlanan iş birliğinin pilot ülkelerinden biri Türkiye oldu. Bu iş birliğiyle sosyal medya, yayın içi video ve programatik satın alma gibi tüm dijital medya aktivasyonlarında sera gazı emisyonlarını ölçen L’Oréal Türkiye, Maybelline New York ve Vichy ile gerçekleştirdiği dijital kampanyalarda kreatif boyut optimizasyonu, kompleks görsel azaltımı ve hedefl emelerde yapılan cihaz ve bağlantı optimizasyonuyla karbon salınımlarını yüzde 40’a varan oranda azalttı.

Açık inovasyon ve start-up’larla iş birliği

Sinem Sandıkçı Gökçen, açık inovasyon stratejisi doğrultusunda start up’larla yaptıkları iş birliklerinin çok önemli olduğunu söylüyor. Start-up Carbios ile enzimatik teknolojisi kullanılarak geliştirilmiş sonsuz kez geri dönüştürülebilen plastik şişeyi hayata geçirerek şeffaf, renkli, opak ve çok katmanlı her türlü PET’in geri dönüştürülmesini sağlayan şirket, bu sayede geri dönüşüme katkıda bulunuyor. L’Oréal’in Gjosa ile geliştirdiği ve kuaför salonlarında yüzde 69’a varan su tasarrufu sağlayan duş başlığı uygulaması ise, 2023’ten bu yana Avrupa ve Orta Doğu’da 11 binden fazla kuaför tarafından kullanıldı. 279 milyon litre (yaklaşık 112 Olimpik yüzme havuzu) su tasarrufu sağlayan ve 18 milyon kWh enerji tasarrufuna olanak sağlayan bu inovasyonun sağladığı enerji tasarrufu, Türkiye’de yaklaşık 100 bin kişinin 1 yıllık TV izleme süresine eşdeğer. Bu inovasyonu dünya çapında 200 binden fazla salona yaymayı hedefleyen Grup, su fraksiyon teknolojisi öncüsü İsviçre merkezli Gjosa’yı satın almak için de anlaşma imzaladı. 

Sosyal ve çevresel fayda için 200 milyon Euro      

Sosyal ve çevresel sorunların iyileştirilmesi için 200 milyon Euro’dan fazla fon ayıran L’Oréal Grup, bu fonun 50 Milyon Euro’luk kısmını ormanlar, denizler ve sulak alanlar da dahil olmak üzere kaybolan ve bozulmuş habitatların onarılması için ayırdı. Doğanın Rejenerasyonu Fonu ile 2010 yılından bu yana 6 projeye toplamda 27 milyon Euro’luk destek sağlayan L’Oréal, 2030 yılına kadar bu fon ile 1 milyon hektar eko sistemi kurtarmayı hedefliyor. 10 bin kilometrekareye denk gelen bu alan, dünyanın en küçük yüzölçümüne sahip 56 ülkenin toplam alanından daha büyük.     

Plastiksiz e-ticaretten sonra geri dönüştürülebilen ambalaj     

2021 yılından beri “Plastiksiz E-Ticaret” yaklaşımıyla e-ticaret ve B2B gönderimlerinde dolgu ve koruma malzemelerinin, koli ve güvenlik bantlarının yüzde 100’ünü, plastik yerine geri dönüştürülebilir kağıttan elde eden L’Oréal Türkiye, 2025 yılına kadar tüm plastik ambalajlarını yeniden doldurulabilir, yeniden kullanılabilir, geri dönüştürülebilir veya kompost yapılabilir hale getirmeyi hedefliyor. 2030 yılına kadar ise tüm ambalajlarında kullandığı plastik yoğunluğunu yüzde 20 azaltmayı amaçlayan şirket, 2030’a kadar ambalajlarda kullanılan plastiğin de yüzde 100’ü biyo-bazlı ya da geri dönüştürülmüş kaynaklardan elde edilecek.

“GELECEK İÇİN ECZANELER” VE “YEŞİL SALONLAR” 

L’Oréal, “Dünyayı Harekete Geçiren Güzelliği Yaratmak” vizyonuyla, eczacılarla “Gelecek için Eczaneler” programını başlattı. Program kapsamında, ocak ayında 500’den fazla eczane sürdürülebilirlik konusunda bilgilendirildi. Program, eczanelerin Çevre, Enerji, Su, Atık, Tedarik Zinciri, Müşteri Geri Bildirimi ve Ekip Yönetimi başlıklarında alanlarında somut aksiyonlar almasını hedefliyor. Ekosisteminde yer alan paydaşlarının da sürdürülebilirlik yolculuğunun bir parçası olmasını hedefleyen L’Oréal Türkiye, ‘Yeşil Salon’ projesini hayata geçirdi. Güzellik merkezlerinin ve kuaförlerin sürdürülebilirlik konusunda bilinçlenmesini, daha ötesinde sürdürülebilir bir şekilde çalışmasını hedefl eyen marka, projenin ilk aşamasını 17 salon temsilcisi ile tamamladı. 

Su dostu fabrikadan biri Türkiye’de 

L’Oréal Türkiye, her yıl 51 milyon adet şampuan ve saç kremi üretimi gerçekleştirdiği İstanbul Üretim Tesisi’ni “Suyu Geri Dönüştüren Su Dostu Fabrika’ya çevirdi. L’Oréal Grup çatısı altında bunu gerçekleştiren 7’inci ülke Türkiye olurken, İstanbul Üretim Tesisi’nde kullanılan endüstriyel suyun yüzde 100’ü geri dönüştürülerek, tekrar kullanılıyor. Meksika, İspanya, Rusya, İtalya, Belçika, Çin ve son olarak Türkiye’den sonra L’Oréal Grup bünyesindeki tüm fabrikaların 2030 yılına kadar suyu geri dönüştüren su dostu fabrika haline getirilmesi hedefleniyor.

Tüm yazılarını göster