EV ve Mutfak Eşyaları Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği (EVSİD) kurucu Başkanı Burak Önder, EVSİD Yönetim Kurulu Başkanı Talha Özger ve Başkan Vekili Oğuzhan Durmuş’tan davet geldi:
- Sahurda bir araya geliyoruz…
Gece 23.45’te başlayıp, 04.00’e kadar süren programdaki sohbetin ana başlığı ev sahipleri tarafından şöyle belirlendi:
Moderatörlüğünü yaptığım panelin konuşmacıları şu isimlerden oluştu:
Talha Özger, önceki hafta Meksika’ya gerçekleştirdikleri seyahatteki örnekle konuyu açtı:
- 39 firmamızın katıldığı seyahatte 565 iş görüşmesi yaptık. Orada önümüze çıkan en büyük engellerden biri lojistik oldu. Alıcılarla pazarlık sırasında sipariş aşamasına geçildiğinde, “Fiyatlar lojistik dahil olursa siparişi onaylarız” dediler.
Burak Önder, “Lojistik Performans Endeksi”ne işaret etti:
- Türkiye, bu endekste 2014’te 30’uncu sıradayken 2016’da 34’üncü, 2018’de ise 47’nci sıraya geriledi. Yani, ülkemizin lojistik performansı sadece maliyet olarak değil birçok kriter açısından geriye gidiyor.
Bu verilerin dünyada yatırımcılar tarafından yakından izlendiğini vurguladı:
- Aslında lojistik sadece sanayicinin ve ihracatçının değil, ülkenin genel sorunudur. Lojistik tüm girdilere, maliyetlere etki eden önemli unsurlar arasında yer alıyor. THY ile hava lojistiğinde sağladığımız başarıyı denize, demiryoluna da yaymalıyız.
İsmail Gülle, pandeminden örnek gösterdi:
- Pandemide gördük ki lojistik sektöründe karada kuvvetliyiz, denizde zayıfız. Havada THY sayesinde atılım yaptık. Bütün lojistiğin yeniden şekillendiği bir dönemdeyiz. Liman kapasitelerini artırmamız gerekiyor.
PAGEV ve TOBB Plastik, Kauçuk, Kompozit Sanayi Meclisi Başkanı Yavuz Eroğlu, Türkiye’de limanlarda ciddi bir tekelleşme olduğu iddiasını ortaya koydu:
- Bunun temel nedeni hatalı özelleştirme. Limanlarda belgelere ödediğimiz para OECD ortalamasının 6 katını buluyor. Ordino bedeline itiraz ediyoruz, karşımıza yükleme bedeli çıkıyor. Limanlardaki tekelci yapıyı kırmak için kamunun aktif rol alması gerekiyor.
İTO Başkanı Şekib Avdagiç de benzeri sıkıntının Ro-Ro’da yaşandığını kaydetti:
- Paranın cazibesine kapıldık, ülkemizin Ro-Ro taşımacılığında yabancı yatırımcıları hakim hale getirdik. Ro-Ro’da yabancılara bu kadar bağımlı olmak, ihracatımız açısından riskli bir duruma yol açabilir.
TİM Başkanı Mustafa Gültepe, lojistiğin önemine şu mesajla vurgu yaptı:
- Ne kadar iyi üretim yaparsanız yapın, alıcıya zamanında ulaştıramazsanız bir anlamı kalmıyor. Pandemide pazara yakınlık, Türkiye için bir avantaj oldu. Bu avantajın ihracatımızı 25 milyar dolar artırdığını gördük.
İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, günümüzde teknoloji ile lojistiğin buluşmasının önem taşıdığını vurguladı:
- ABD merkezli Amazon, aslına bakarsanız bir lojistik şirketi. Ülkemizde de bu alanda Trendyol ve Getir gibi öne çıkan şirketlerimiz var. Önümüzdeki dönemde lojistik, teknoloji geliştirenlerin dünyası olacak. Hızın çok önem kazanacağı bir dünyaya doğru gidiyoruz.
Burak Önder, Talha Özger ve Oğuzhan Durmuş’un ev sahipliğindeki lojistik başlıklı sahur sohbetine damga vuran iki mesaj oldu:
Bu iki mesaj, lojistik sektörünün ülkeler açısından stratejik önemini ortaya koyuyor değil mi?
İSTANBUL Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan, Burak Önder, Talha Özgen ve Oğuzhan Durmuş ev sahipliğindeki “Lojistik” başlıklı sahur buluşmasında yaş meyve-sebze taşımasına dikkat çekti:
- Ülkemizin yaş meyve-sebzesinin büyük bölümünün üretildiği yerler denize kıyısı olan kentler. En çok tüketildiği yer ise İstanbul. Yaş meyve-sebze kamyonlarla taşınıyor, binlerce ton ürün yollarda ziyan oluyor. Bu alanda deniz taşımacılığı ortaya çıkan kayıpları önler.
Ardından ekledi:
- Yaş meyve-sebzenin nakliye sırasındaki kayıplarının ortadan kalkması, enflasyonda da rahatlatıcı, aşağı çekici bir etki yaratır.
ŞİRKETİNİN merkezi İstanbul’da olan, 6 Şubat 2023 depremlerinin en fazla vurduğu illerden birinde fabrikası bulunan bir şirketin yönetim kurulu başkanı, ilgili Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı’na şubat ayının son günlerinde mektup yazdı:
Bakan Yardımcısından hemen yanıt ulaştı:
- Fabrikası deprem bölgesinde olup, merkezi başka şehirde olanlar da muafiyetten yararlanabiliyor. Bu durumda olan firmalar bağlı bulundukları vergi dairesine yazı yazsınlar, kapsama alınırlar.
Mektubu yazan iş insanı aldığı yanıta sevinirken, kendisiyle aynı durumda olan bir şirketin ortağından şu mesajı aldı:
- Bizim ilgili birimlerdeki arkadaşlarımız muafiyet için başvuruda bulundu. Maliye’den “ret” cevabı geldi.
Bakan Yardımcısına mektubu yazan iş insanı bana dert yandı:
- Vergi ve beyanname için 30 Nisan son gün. Daha alt tebliğler de ortada yok. Depremzede ildeki yatırımımızdan kaynaklanan vergi muafiyeti konumuz da bir türlü netlik kazanmadı.
Şirketin merkezi İstanbul’da olsa da, deprem bölgesindeki fabrika depremzede sayılmaz mı?