İbrahim Yamaner - Ticaret Başmüfettişi
Perakende sektörü, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de, pandemi sonrasında da hızlı bir biçimde büyüyor görünüyor. Öyle ki, Deloitte'in Perakendenin Küresel Güçleri 2022 adlı raporuna göre, dünyanın en büyük 250 perakende şirketi içinde iki ve yıllık bileşik büyüme oranı en hızlı artan ilk beş perakende şirketi içinde bir firmamız var. TÜİK Perakende Endeksleri’ne göre, perakende cirosu 2023 yılı Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %123,7 oranında artmış durumda. Ciroya ilişkin verilere karşın iadelerle ilgili bilgilere erişemiyoruz.
İadeler perakende sektörünün ayrılmaz bir parçası. İade yönetimi, platformlarda pazar yerini kullanan işletmelere sunulan lojistik programlarının en sıcak bölümlerinden biri artık.
Uygun fiyat, zaman tasarrufu, ürün çeşitliliği gibi nedenlerle fiziki mağazalar yerine giderek artan oranda çevrimiçi alışverişi tercih ediyorken, %22,7 oranında tüketici çevrimiçi alışverişten caydıran gerekçe olarak iade güçlüğünü öne sürmüş. Rekabet Kurumu'nun E-Pazaryeri Platformları Sektör İncelemesi Nihai Raporu böyle söylüyor.
İadelerin işletmeler açısından can yaktığı bir gerçek. Öyle ki, ABD'den örnek verecek olursak, 2021 de satılan tüm ürünlerin %16,5 inden fazlası, bir önceki yıla göre %56 dan fazla iade edilmiş. Bir iadeyi işleme koymanın perakendecilere bir ürünün orijinal fiyatının %66 sına varan maliyete neden olabileceği tahmin ediliyor. Apriss Retail ise Perakende Sektöründe Tüketici İadeleri 2022 adlı raporunda, e-ticaret iade oranının düşüşe karşın % 21 civarında olduğuna dikkat çekmektedir.
İadeler işletmeler açısından arzu edilen bir durum olmasa da, bunun işletmelere alıcılarla daha fazla bağlantı kurmaları ve olumlu bir deneyim sunmaları için ek fırsatlar sağladığı kesin. Bu kapsamda, sadakat programları içinde, satıcı onayı beklemeden ürün iade bedelinin temin edilmesi gibi ayrıcalıklar sağlayan platformlar dikkati çekiyor.
Bizim açımızdan konunun önemli bir yanı ise, enflasyonla olan ilişkisi. Çünkü enflasyonun olası bir kısmının, zararına satılması gereken bu büyük miktardaki getirilerin, bir şirketin normalde sahip olduğu karlılığı azaltması ve fiyatlarını yükseltmek zorunda kalmaları olduğu öne sürülebilir.
Likidasyon –tasfiye– faaliyetleri perakendenin merkezinde değilse bile aslında çeperlerinde her zaman vardı. Yeniden satılabilir ise yeniden paketleniyor ve yeniden satışa konuyor ve bu işlemler endüstri içinde giderek artan bir yüzdeye sahip. Ancak yeni ürün şeklinde satılamayacak ürünlerin likidasyonu ülkemizde oldukça zayıf ve düzensiz. Artık arka kapıya kamyonla yanlarındaki nakitle gelenlerden bu işleri halka açık şirketlerin (Liquidity Services gibi) gerçekleştirdiği bir dünyaya eviriliyoruz.
Düşük kâr marjları ve öngörülemeyen ikinci el envanter kalitesi nedeniyle tüm dünyada büyük firmaların bu sektörden uzak durduğu hatta birçok ülkede kayıtdışı ekonominin bu işlerde kar gizlemenin kolaylığına da bağlı olarak daha görünür olduğu bir gerçek.
Yurtdışında daha organize şirketler dikkati çekiyor. Bunlar, toplu olarak iade almak için Amazon, Target gibi şirketlerle sözleşme yapıyor, ardından bunları sıralıyor, işliyor ve bazen yeniliyor, ardından bunları tek tek ürünler, paletler veya kamyon yükleri olarak diğer satıcılara veya bireysel tüketicilere açık arttırmayla satıyor.
Sadece organize şirketlerin sayısı değil, döngüsel ekonominin derinliğini, rehinci dükkânları (pawnshops gibi), bitpazarları ve satılan ikinci el malların gelirini yardım amaçlı kullanan müesseseler (thrift stores, op-shops gibi) de belirleyebiliyor.
Giderek daha bilinçli alışveriş yaptığımız kesin. Deloitte'in raporuna göre, sürdürülebilir bir ürün ya da hizmet satın alma oranı artıyor, tüketicilerin %16’sı kullanılmış ya da ileri dönüşümlü bir ürün satın aldığını ve %13’ü atıklarını ortadan kaldırmak için özel bir işleme katıldığını belirtmiştir. Raporun, sürdürülebilirlik hamlesinin arkasındaki itici güçler arasında gördüğü döngüsel ekonomi faktörünün önemli bir öngörüsü ise, ikinci el moda pazarının geleneksel perakendeden 11 kat daha hızlı büyüyor olması ve muhtemelen 2030 yılına kadar 84 milyar ABD Doları değerinde olacağı.
ABD Tersine Lojistik Endüstri Konseyi, döngüsel ekonomiyi, değeri yeniden kazanmak amacı altında izah ediyor. Nihayetinde döngüsel ekonominin var olmasının nedeni, iade edilen öğelerin bir ev bulmasını sağlamak ve onları çöplük sisteminin dışında tutmaktır.
Hiç ihmale gelmeyecek diğer yanlar ise, çevresel maliyet ve sürdürülebilirlik. Çünkü iadeler, karbon emisyonu üretiyor ve çöp sahası atığı oluşturuyor. Kullanılmış bir ürün satın alarak karbon ayak izinin %82 sini azaltılacağı ileri sürülüyor.
Likidasyon ekonomisinin birçok yönü bulunmakla birlikte, yenilenmiş elektronik ürünler bu olayın olmazsa olmaz bir parçası ve son zamanlarda Ticaret Bakanlığı tarafından bu yönde önemli adımlar atılıyor ki müsaadenizle bu konuyu başka bir günde dikkatlerinize sunmak isterim.