Stellantis'in CEO'su Carlos Tavares’in ani ayrılığı, otomotiv dünyasında bir dönemin sonu olarak yankılanıyor. Ancak bu ayrılık, sadece bir yönetim değişikliğini değil, aynı zamanda sektördeki derin çelişkileri de gözler önüne serdi. Hissedarlar ve üst yönetim arasındaki gerilim, düşen hisseler ve maliyet baskıları, Tavares’in “emeklilik kararı”nı öne çekmesine neden olmuş olabilir.
Diğer yanda; Carlos Tavares’in maaşı ve olası tazminatı, sektördeki gelir eşitsizliğini de tekrar gündeme taşıdı… Stellantis’in 2023 mali yılını tamamlamasının ardından, Tavares’in liderliğinde 18,6 milyar Euro ile rekor kâr açıklanmıştı. Bu başarı, Tavares’in maaşını 2022’ye göre %55,6, 2021’e göre ise %90,5 artırmış ve şirketin genel kurulunda Carlos Tavares’e tam 36.494 milyon Euro tutarındaki maaş ödenmesi, hissedarların %70’inin onayıyla kabul edilmişti. Bu, günlük yaklaşık 100 bin Euro’ya tekabül ediyordu… Bu devasa tutarın %93’ü, performansa dayalı primler ve hedef tamamlama ödüllerinden oluşurken, kalan kısmı Tavares’in 2 milyon Euro olan yıllık temel maaşını içeriyordu. 2,5 milyon Euro, Stellantis’in elde ettiği kârdan kaynaklanmış, 32 milyon Euro ise kısa ve uzun vadeli teşviklerden gelmişti…
İşte bu rakam, Volkswagen CEO’su Oliver Blume’un maaşının neredeyse üç katı ve Renault CEO’su Luca de Meo’nun yedi katıydı. Şirketin ortalama çalışan maaşının 518 katına ulaşan bu rakam, yönetim ve iş gücü arasındaki uçurumu açıkça gösteriyor. Stellantis ve diğer otomobil üreticileri, bir yandan maliyet kısıtlamaları ve işten çıkarmalarla mücadele ederken, diğer yandan üst düzey yöneticilere ödenen devasa maaşlarla eleştiriliyor. Stellantis’in PSA ve FCA birleşmesi sonrası işten çıkardığı 20.000 kişi, bu politikanın dramatik sonuçlarını hatırlatıyor. Volkswagen de benzer şekilde 30.000 kişiyi işten çıkarma planlarıyla gündemde.
Bu gelişmeler, otomotiv sektöründe değişen dinamiklere işaret ediyor. Elektrifikasyon ve dijitalleşme yatırımları hız kazanırken, geleneksel iş modelleri sorgulanıyor. Stellantis gibi devlerin liderlik değişimleri ve maaş politikaları, yalnızca hissedarları değil, aynı zamanda sektördeki diğer oyuncuları da yakından etkileyecek gibi görünüyor. Yeni dönemde, liderlerin yalnızca kâr hedefleri değil, çalışan hakları ve sürdürülebilir yönetim anlayışıyla da değerlendirilmesi gerektiği bir gerçek.
Stellantis’in “yoldan çıkmasını” engellemek için dümene geçen, 48 yaşında ve Agnelli ailesinin varisi olarak güçlü bir girişimci ruhu barındıran John Elkann, “sessiz bir lider” profiliyle tanınsa da; Stellantis’in mevcut krizlerini yönetmede Marchionne dönemindeki “staj” birikimiyle, kendisinden çok şey bekleniyor. En güçlü markalarının bile satış performansı düşerken, maliyet düşürme politikalarının uzun vadede şirkete etkisini de değerlendirmek zorunda kalacak olan Elkann, Stellantis’in ana hissedarı olan ailesine ait Exor Holding’i (%14,2) ile Peugeot ailesi (%7,1) ve Fransız devleti (%6,1) gibi diğer ortakların önünde yürütme komitesine başkanlık ederken; Ferrari, Juventus ve The Economist’in gibi çok geniş yatırımların da sahibi Exor’u “yan işi” olarak yönetiyor…
Stellantis’in dokuz üyeli ve altı başkan yardımcısı desteğiyle John Elkann başkanlığında görev yapacak geçici yürütme komitesi, şirketin finansal sorunları ve zorlu piyasa koşullarıyla mücadele etmek zorunda… 6 ay içinde yeni bir CEO atanana kadar ve belki sonrası için de, bu çok kritik bir dönemi nasıl geçirecekler, merakla ve dikkatle takip edeceğiz…
Stellantis’in bu krizden nasıl çıkacağı, tüm sektör için bir test niteliğinde olacak…