Bir bakmak kalmıştır
İstanbul Teknik Üniversitesi’nde asistandım. Öğrencileri teknik gezi için bir fabrikaya götürecektik. Bu iş için otobüs kiralamak gerekiyordu. Bunu görüşmek amacıyla bir akşamüstü Harem’e gittim. O dönem İstanbul ve Ankara arasında dolmuş gibi otobüs işleten bir firma vardı. Onların yazıhanesine buldum ve oradaki görevliye “Patronla görüşmek istiyorum” dedim. Beni yazıhane arkasındaki büyükçe bir çalışma odasına götürdü. Odadaki iki masanın birinde patron, diğerinde de sekreterlik yapan genç bir kadın oturuyordu. Ben odadan içeri girdiğimde Karadenizli yaşlı patron onu ziyarete gelmiş arkadaşları ile sohbet etmekteydi. Beni “Hoş geldin, oğlum” diyerek sıcak bir şekilde karşıladı. “Buyur, otur” diye arkadaşlarının yanındaki boş iskemleyi gösterdi. “Mesele nedir?” diye sorunca ben de hemen konuya girdim. Patron da hemen yanıtını verdi: “Tamam size bir otobüs ayarlarız.” Sekretere dönerek “Not alalım” diye talimat verdi. Sekreter “Notu aldım. Size hatırlarım” dedi. Sonra sanki en son bu işi yapmayı bekliyormuş gibi şöyle konuştu: “Saat beşi geçti. Bana izin, ben gideyim”. Patron da “Tabi, gidebilirsin. İyi akşamlar” dedi. Bunun üzerine Sekreter kalktı, yan taraftaki askıda asılı paltosunu almak üzere uzandı. Uzanırken de eteği diz kapağının üstüne çıktı. Yaşlı Patron şöyle bir baktı. Sekreter “İyi akşamlar” deyip çıktı. Patron’un arkadaşları gülüşüp, Patron’a “Amma da baktın haa” diye takıldılar. Patron gayet açık yüreklilikle şöyle cevap verdi: “Ne yapalım, bir bakmak kalmuştur, daa”. Hep birlikte gülüştük.
Lider, etkileyen kişidir
Liderlik ve yöneticilik farkı yönetim disiplininde çok tartışılan bir konudur. Lideri, yöneticiden ayıran en belirgin özellik “Etkilemek” (Influence) sözcüğü ile tanımlanır. Lider, takipçilerini etkileyen kişidir. Neden etkilemek zorundadır? Her şeyden önce takipçilerini gidilecek hedefe inandırması gerekir. Lider, yol gösterir. Ama organizasyonu hedefe taşıyacak olan, liderin yönettiği ekiptir. Bazen mevcut koşullar altında konulan hedef imkânsız bile görülebilir. İşte lider, ekibini etkileyerek hedefe koşturur. Hedefe giden yol her zaman günlük güneşlik de değildir. Yolda zorluklarla karşılaşıldığında yine lider devreye girer ve takipçilerini etkiler, onların hedefe ve kendilerine inançlarını tazeler.
Liderin gücü nerden gelir?
İnsanları bir şeye ikna etmek, inandırmak ve onlarını peşinizden sürüklemek kolay iş değildir; bir güce ihtiyaç vardır. Lider bu ikna gücünü değişik kaynaklardan alır. Lider genelde bir makam sahibidir. Gücün kaynaklarından biri işte o makamdır. Literatürde buna yasal güç (Legal power) denir. Ben buna “tabela gücü” ya da “etiket gücü” diyeceğim. O makamdan söylenen sözün ve atılan her adımın, makamın sorumluluğu ile doğru orantılı olarak bir ağırlığı vardır. Liderin adının önünde bir unvan bulunur. “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” sorusuna gerek olmadan takipçiler onun kim olduğunu bilir. Bu nedenle ekibi yönlendirme ve harekete geçirmede liderin ismi önündeki unvanın etkileme gücü vardır. Ancak sözler ve eylemler taşınan etikete yakışır nitelikte olması gerekir. Ayrıca etkilemenin sürdürebilirliğinin olması için de sözler ve eylemler eşgüdümlü olmalıdır. “Ele verir talkını, kendi yutar salkımı” türü davranışlar liderin ikna gücünü sıfırlar.
Liderin etkileme gücündeki önemli kaynaklardan birisi de bilgidir. Bazen bakarsınız grup içindeki bir kişi birden farklılaşır, yücelir. Hiçbir unvanı yoktur. Ama kişiler, acaba ne diyecek diye onun ağzının içine bakarlar. Toplumda kanaat önderi diye adlandırdığımız kişiler böyle kişilerdir. Onları güçlü kılan bilgi birikimleri, bilgelikleridir.
Bir diğer kaynak, liderin ödüllendirme gücüdür. Lider takipçilerini etkilemek için gerektiğinde onları ödüllendirir. Takipçi de beklentisi karşılandığı için mutlu olur. Lideri takip etmeye devam eder. Gücün bir diğer kaynağı da ödüllendirmenin tersi, yani cezalandırmadır. Lider, sözünü dinlemeyen takipçisini cezalandırır. Bu cezayı yememek için takipçi hizaya girer.
Bazı kişilerde ise doğuştan adeta şeytan tüyü vardır. Herkes tarafından sevilir ve sayılırlar; karizmatiktirler. Güçlerini bu karizmadan alırlar. Buna karizmatik güç denir.
Sonuç
Lider, çoğu kez takipçilerini etkilerken yukardaki kaynakları yerine göre değişik oranlarda kullanır. Acaba bu kaynaklar zaman içinde kurur mu? Tabi ki, kurur. Çünkü her şey zamanın acımasız çarkı altında erozyona tabidir. Peki, liderin etkileme gücünün kaybolduğunu nasıl anlarsınız? Bunun için basit bir turnusol testi vardır. Eğer bir lider ağzını bozmaya, hakaret etmeğe, sesini yükseltip çevreye bağırıp çağırmaya başlarsa etkileme gücü tükeniyor demektir. “Neden böyle bağırıyorsun?” diye sorduğunuzda, yüreği varsa, yukardaki olaydaki Patron gibi cevap verebilir: “Bir bağırmak kalmıştır”.