Libya, Girit ve sıkışmışlık…

Zeynep GÜRCANLI Yedi Düvel

Dünyanın hangi ülkesi olursa olsun; Seçim yaklaştıkça siyasetçilerin hamasi nutukları ateşlenir, katmerlenir.

Türk-Yunan ilişkilerinde de bugünlerde bu yaşanıyor.

Yunan politikacılar, seçime artık aylar kala halkı en kolay etkileyecekleri yerden, Türkiye politikası üzerinden hareketlendirmeye çalışıyorlar. Atina'nın gündeminde bu kez Girit'in güney ve batısında karasularının 12 mile çıkarılması teranesi var.

Türkiye'nin 12 mil tezi ise belli; "Ege'de Yunanistan'ın karasularını 12 mile çıkarması savaş nedenidir."

Nitekim, Milli Savunma Bakanı Akar da, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu da son günlerde hep bu tezi vurgulayan çıkışlar yapıyorlar.

12 mil/casus belli/savaş nedeni tezi "çok açık" gibi görünse de, burada muğlak bir nokta var; "Ege" ifadesi. Peki ya Akdeniz?

Ege Denizi nerede bitiyor, Akdeniz nerede başlıyor? Girit, bu ayrımın neresine düşüyor? Girit Adası'nın batısı ve güneyi "Ege Denizi" mi, yoksa "Akdeniz" mi?

Yunan politikacılar işte bu muğlaklık üzerinden yürüyorlar tezlerinde. AK Parti hükümet yetkililerinden ise bu muğlaklığı ortadan kaldırıp, net bir açıklama yapmış değiller. Seçim öncesi, karşılıklı hamasi çıkışlardan öteye geçmiyor Ankara ve Atina'dan gerilim henüz. Ancak ya Atina, arkasına ABD'yi de alıp, adım atmaya kalkarsa? Nitekim, Yunan hükümetinin Girit'in güney ve batısındaki petrol arama haklarını Amerikan Exxon-Mobil şirketine verdiği de unutulmamalı.

Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı'nda söylediği "ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri" emrinin, o emirde geçen "Akdeniz" ifadesinin ne kadar önemli olduğu bugün de ortaya çıkıyor.

LİBYA'DAN GELEN OLUMSUZ HABER

AK Parti hükümetinin Akdeniz/Ege politikasındaki bir başka sıkışmışlık, Libya ile ilişkilerde yaşanıyor. AK Parti,Libya'daki meşruiyeti tartışmalı iki farklı hükümetle deniz alanları konusunda iki farklı anlaşma yaptı;

İlk anlaşma, 2019 yılında, BM'nin iki yıllığına tanıdığı, ancak yerine yenisi kurulamadığı için görev süresi 5 yılı aşmış olan hükümet ile imzalanmıştı. Libya ile Türkiye arasında kalan deniz alanlarının sınırlandırılmasını öngören bu anlaşma, Libya'nın yine aynı şekilde resmi süresi bitmiş, ancak seçim olmadığı için varlığını sürdüren Meclisi tarafından hiç onaylanmadı.

Ardından geçen yıl, bu kez görevi sadece Libya'yı seçime götürmekle sınırlandırılmış yeni hükümetle masaya oturdu AK Parti hükümeti. Bu kez de, uluslararası alanda büyük tartışma yaratan o ilk anlaşmaya dayanarak, belirlenmiş deniz sınırlarında "petrol/doğalgaz arama işbirliği anlaşması" imzalandı.

Türkiye'nin Trablus'taki geçici hükümetle imzaladığı bu anlaşmaya da "hükümetin uluslararası metinlere imza koyma yetkisi olmadığı, tek görevinin ülkeyi seçime hazırlamak olduğu" gerekçesiyle karşı çıkıldı.

Ve geçen hafta Libya'dan Ankara'ya çok olumsuz bir haber geldi; Libya'daki temyiz mahkemesi, Dibeybe hükümetinin AK Parti ile geçen yıl imzaladığı anlaşmanın yürütmesini durdurdu, askıya aldı. Dibeybe hükümetinin, mahkemenin bu kararını bir üst merciye taşıma hakkı var. Ancak oradan da benzer bir karar çıkarsa, Türkiye ile imzalanmış olan anlaşma "kadük" hale gelecek. Bundan da elbette en çok Yunanistan ve Mısır karlı çıkacak.

Hamasetle, hesapsız kitapsız uygulanan dış politikanın,ülkeyi ne kadar sıkıştırdığının bir örneği daha...

Tüm yazılarını göster