Soğuk Savaş’ın sona erdiği ve küresel kapitalizmin yükseldiği dönemde Batı dünyasında yaşanan coşku ve heyecanı gayet iyi hatırlıyorum. Sovyet Rusya’nın çöküşü ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin kapitalist sistemin bazı unsurlarını benimseyeceğini açıklaması bu heyecanı daha da artırmış, “Yeni Küresel Ekonomik Düzen”in dünyanın geleceğini belirleyeceği kabul edilmişti. Savaşların tarihte kaldığı, ekonomik kalkınmanın hedef haline geldiği görüşü benimsenmişti. İngiltere’de yayınlanan ünlü The Economist dergisi de o dönemde bu akıma kapılmış, Yeni Ekonomik Düzen’in dünyanın ve insanlığın geleceğini belirleyeceğini vurgulamaya başlamıştı.
Yeni Ekonomik Düzen yıkılıyor mu?
The Economist dergisinin 11 Mayıs 2024’de yayınlanan son sayısı çarpıcı bir kapakla çıktı. Dünyanın bütün kıtalarının oluşturduğu devasa bir çatlak duvar var The Economist’in kapağında ve bu çatlağın üzerinde kırmızı dev puntolarla The New Economic Order, yani YENİ EKONOMİK DÜZEN yazıyor..
The Economist’in bu kapağı özellikle Batı dünyasında giderek daha çok hissedilen bir karamsarlığı yansıtıyor. 2.Dünya Savaşı sonrasında yeni bir dünyanın ve ekonomi düzeninin kurulmasında başrolü oynamış olan ABD ve İngiltere dahil liberal düzenin hamisi olan ülkelerde bu düzeni sürdürmenin giderek zorlaşmasından kaynaklanan derin bir karamsarlık yaşanıyor şu anda. Yalnızca ekonominin değil demokrasinin ve barışın geleceğinin de tehdit altında olduğunun hissedilmesinden kaynaklanan bir karamsarlık bu.
Rekabetin yerini çatışma alıyor
The Economist’e göre bu karamsarlık, küresel uyumun yerini çatışmaya bıraktığı bir ortamda her gün yeni boyutlar kazanıyor. Bu ortamda rekabetin yerini hesaplaşma ve boy ölçüşme alıyor.
Rusya-Ukrayna savaşı gibi askeri çatışmalar ekonomiyi gölgeliyor.
Küresel rekabet yerini caydırıcı yaptırımlara bırakıyor.
ABD dahil pek çok ülkede korumacılık yeni boyutlar kazanıyor.
Ülkeler arasında sübvansyon savaşları yaşanıyor ve sorun yaratıyor.
Birçok sektörde küreselleşmenin yaratmış olduğu uluslararası işbirliği yerini çatışmaya bırakınca küresel arz zincirinde kopmalar yaşanabiliyor.
IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşların ihtiyaç duyan ülkelere destek vermesi de güçleşiyor bu ortamda. Bu ortamda çatışma ve boy ölçüşmenin öne çıkması ve ülkelere yön veren liderlerin ekonomideki başarıdan önce ülkelerine savaş kazandırma motifini öne çıkarmaya başlaması jeopolitik sorunların tırmanmasına ve ekonomik sorunların daha da ağırlaşmasına yol açabiliyor.
ABD’nin parasını bir silah olarak kullanması da bu ortamda gerilime katkıda bulunabiliyor ve kırılganlığa katkıda bulunuyor.
Öte yandan dijital devrimin AI(Yapay Zeka) gibi yeni buluşlarla yarattığı fırsat ve tehlikeler de bu devirde barış ve huzur içinde yaşamanın hiç de kolay olmayacağını gösteriyor.