Kurun enflasyona etkisi neden bizde yüksek? TCMB ne yapmalı?

Servet YILDIRIM Ekonominin Halleri

Merkez Bankası para politikası kurulu bugün toplanıyor. Toplantıdan nasıl bir karar çıkacak bilmiyorum ama Kurul’un nasıl bir karar alması ve alırken nelere dikkat etmesi gerektiği aslında bizzat Merkez Bankası’nın geçen hafta açıkladığı Enflasyon Raporu’nda çok net açıklanmış.

Hafta başında ekonomiyi yakından takip eden eski ve çok deneyimli bir bürokrat arkadaşım dikkat çekti. Merkez Bankası son açıklanan Enflasyon Raporu’nda diyor ki: “Enflasyonun daha yüksek ve oynak, kur değişimlerinin daha büyük, yabancı para borçluluğun (dolarizasyonun) daha yüksek ve yerli tüketimin içerisinde ithal ürünlerin payının daha fazla olduğu ekonomilerde kur geçişkenliği de yüksek olmaktadır.”

Arkadaşım ise diyor ki; “Merkez Bankası’nın mesajı çok net:

1) Enflasyonun düzeyi ve oynaklığı,

2) Kur değişimlerinin büyüklüğü ve kalıcılığı,

3) Yabancı para borçluluğu (dolarizasyon),

4) Yerli üretimin ithal içeriği,

enflasyonun kurdan etkilenme düzeyinde en önemli etkenlermiş. Uzun uzun anlatmama gerek var mı? Bunların hepsi bizde var.”

Diğer bir deyişle Türkiye ekonomisi ne yazık ki bu olumsuz koşulların tamamını sağlıyor. O halde “enflasyon neden bu kadar yüksek” diye şaşırıyoruz ya da “enflasyon yüksek faizin bir sonucu mudur” diye tartışıyoruz.

Merkez Bankası aslında kendi raporunda kurdan gelen etkiyi çok net ortaya anlatmış: “Yüksek ve oynak enflasyon görülen ekonomilerde üretim maliyetleri sık ve yüksek oranda değişmekte ve fiyatlar daha sık ayarlanmak zorunda kalmaktadır. Bu durum kur değişimlerinin fiyatlara yansıtılmasını kolaylaştırmakta, yüksek oranlı değer kayıplarının etkisi daha büyük olmaktadır. Ayrıca, yabancı para borçluluğunun yüksek olması, kur değişimlerinin bilanço dengelerini değiştirmesine neden olmakta, böylelikle döviz kuru ile üretim maliyetleri arasında doğrudan bir ilişki olmayan firmalar için dahi fiyat ayarlamalarını zorunlu kılabilmektedir. Gerek tüketim gerekse ara malı olarak ithal malların daha fazla kullanıldığı ülkelerde de hem tüketim sepetindeki ithal malların fiyatları hem de yerli üretime konu olan ithal girdi fiyatları kanalıyla fiyatlar kur değişimlerinden daha çok etkilenmektedir.”

Ardından, raporda yer alan ve “ABD Hazine Getiri Eğrisi Hareketleri’nin Türkiye’ye Etkisi”nin ele alındığı bir bölümde önemli bir gözlem aktarılmış: “ABD tahvil faizinin arttığı dönemlerde ise ABD doları/TL kurunun ABD tahvil getirisindeki artış miktarlarıyla orantılı bir şekilde yükseldiği görülmektedir… Düşük reel faiz dönemlerinde TL’nin genelde daha yüksek oranda değer kaybettiği gözlenmektedir. Görece yüksek reel faiz dönemlerinde ise TL’nin genellikle değer kaybetmediği ya da çok sınırlı değer kaybettiği dikkat çekmektedir. Reel faiz koruması ve döviz kuru ilişkisi özellikle küresel risk iştahının bozulduğu dönemlerde önem kazanmaktadır… Buna karşın reel politika faizinin düşük olduğu dönemlerde TL, ABD tahvil getirilerine daha duyarlı hale gelmekte ve daha fazla değer kaybetmektedir.”
Ve en sonunda da deniliyor ki: “Bu farklılaşma dış şokların etkili olduğu küresel panik dönemlerinde fiyat istikrarı odaklı sıkı para politikasının kur ve enflasyon için önemini ortaya koymaktadır.”

ABD enflasyon beklentileri ve ABD 10 yıllık faizleri haftalardır yükseliş eğiliminde. Yani dışarıdan bir şok her an gelebilir. Dolayısıyla fiyat istikrarına odaklanmış bir sıkı para politikası uygulanmalıdır. Bunu söyleyen TCMB’nin en son açıkladığı Enflasyon Raporu’dur. Enflasyon Raporu önemli bir iletişim dokümanıdır. Enflasyon hedeflemesi rejimi çerçevesinde bankanın temel iletişim aracıdır. TCMB enflasyonun nasıl seyredeceğine ilişkin tahminlerini ve tahminlerinde değişiklik varsa nedenlerini bu raporda açıklar. Enflasyon ve makroekonomik gelişmeler kapsamlı olarak ele alınır ve enflasyonu etkileyen tüm unsurlar değerlendirilir. Gelecekte uygulanacak politikalara ilişkin sinyaller içerir. Ve dahası önemli bir şeffaflık ve hesap verme aracıdır.

Tüm yazılarını göster