İş dünyasının ve kurumlarının bugün ve gelecekte en hayati ihtiyacı, tüm paydaşlarına karşı güven inşa etmek. 1990’lı yıllarda özellikle Batı piyasalarında krizler ve yolsuzlukların yaşanmasının ardından yatırımcıların yeniden piyasalara güvenebilmesi için denetlenebilir, şeffaf, hesap verebilir şirket yapıları oluşturmanın önemi anlaşıldı. Bunun sonucunda, 1999 yılında OECD, 2003 yılında ise Türkiye’de Sermaye Piyasası Kurulu Kurumsal Yönetim İlkeleri’ni yayınladı.
Bu yıl 20. yaşını kutlayan Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD), ülkemizde kurumsal yönetimin gelişmesi için önemli çalışmalara imza atıyor. Bunlardan biri de geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen “XIV. Uluslararası Kurumsal Yönetim Zirvesi” oldu.
TKYD ve TÜSİAD iş birliği ile “Daha İyi Bir Gelecek İçin Kurumsal Yönetim” temasıyla düzenlenen zirve öncesinde TKYD Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Tamer Saka ile kurumsal yönetimin önemini konuştuk:
Sürdürülebilir güven inşa etmenin temelini oluşturuyor
“Kurumsal yönetim; sürdürülebilir güven inşa etmenin temelini oluşturuyor. Bugün ülkemizde bir sistem çalıştıramama sorunu yaşıyoruz. Girişimciyiz, cesuruz, insan kaynağımız var ama global işler yapamıyoruz, global markalar yaratamıyoruz. Türkiye’nin potansiyeli çok büyük, bunu harekete geçirmek için kurumsal yönetimin bürokrasi değil, sürdürülebilir büyümenin anahtarı olduğunu anlamamız gerekiyor. Ülkemizin bir bütün olarak daha iyi bir noktaya gelmesi adına kurumsal yönetimin önemini yaptığımız tüm faaliyetlerle her platformda vurgulamaya çalışıyoruz. Kurumsal yönetim ilkelerini benimseyen, kültürlerine adapte eden ülkeler ve kurumlar; riskleri, değişimleri rakiplerine göre daha önceden görüp aksiyon alabiliyor. Rekabetin global ölçekte bu kadar sertleştiği ve kendimizi farklılaştırmak için her türlü araca ihtiyaç duyduğumuz böyle bir dönemde kurumsal yönetim, elimizin altında olan ve en az maliyetlerle uygulayabileceğimiz ve en yüksek getiriyi elde edebileceğimiz bir çözüm.”
Sermaye yapısı önemli bir engel
“Türkiye’de kurumsal yönetimin gelişimini engelleyen bazı unsurlar var. Yönetim kurullarının yapısına bakacak olursak, ülkemizdeki şirketlerin sermaye yapısını gelişmiş piyasalardaki şirketlerinki ile karşılaştırdığımızda mülkiyet yoğunlaşması olduğunu görüyoruz. Bizim şirketlerimizde, aileler büyük bir oranda hala hisselerin yüzde 50’den fazlasını kontrol ediyor. Halka açılma ekonomik sermaye bulmaya yönelik bir araç olarak tanımlanmış durumda ve bu bakış açısını kırmakta zorlanıyoruz. Bu da bizi patronlar tarafından belirlenen yönetim kurulu
Yönetme şeklimizde kültürümüzden kaynaklanan bazı sıkıntılar var. 60-70 yıllık şirketlerin sayısı oldukça az. İkinci ve üçüncü kuşakların etkin olmaya başlamasıyla kurumsal yönetimin daha etkin olmaya başladığını göreceğiz. Bu noktada en önemli konulardan biri de finansman ihtiyacı. Tüm dünyada kurumsal yönetim finansmana erişim için belirleyici olmaya başladı.”
Dönüşümü doğru okumak gerek
“Dünyada yaşanan hızlı dönüşümü doğru okuyamazsak, diğer ülkeler ve şirketlerle aramızdaki fark artacak. Önümüzdeki dönemde şirketlerimizin kabiliyetleri ve hareket alanları, ülkemizin bu alanda geliştirdiği politikalara bağlı olacak. Dijitalleşme ve sürdürülebilirlik temellerine dayalı bir yapıya ihtiyacımız var. Fazla vaktimiz yok. Teknolojiyi üreten mi olacağız, tüketen mi? Yeşil dönüşümü nasıl yöneteceğiz? Stratejik önceliklerimizi bir an önce belirleyip, kaynaklarımızı bu doğrultuda planlamamız gerekiyor. Liderlik geleceği kurgulamak zorunda. Yönetim kurulları artık geleceği tartışmaya başladı. Bugün, İkinci Dünya Savaşı sonrasında yaşadığımız en yoğun dönüşüm sürecini yaşıyoruz; taşlar yeniden dağıtılıyor. Önümüzde ne olduğunu çok iyi anlamak, sonrasında da hızlı kararlar almak gerekiyor.”
“Daha İyi Bir Gelecek İçin Kurumsal Yönetim”
TKYD ve TÜSİAD iş birliği ile “Daha İyi Bir Gelecek İçin Kurumsal Yönetim” temasıyla düzenlenen XIV. Uluslararası Kurumsal Yönetim Zirvesi’nin açılış konuşmalarını TKYD Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Tamer Saka ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan yaptı. TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, değişen dünyayla birlikte paydaş beklentileri ve ihtiyaçlarının dönüştüğünü belirterek, bu beklenti ve ihtiyaçlara cevap verebilmenin yolunun, “kapsayıcılık, şeffaflık ve hesap verebilirlik” ilkelerini benimsemekten geçtiğini söyledi. Turan, “Bugün kurumsal yönetim, bir kesim tarafından sadece halka açık şirketlerin uyması gereken bir takım yasal zorunluluklar olarak görülebilir. Kurumsal yönetimin salt mevzuata uyumdan öte; büyük veya küçük tüm şirketler için daha iyi risk ve fırsat yönetimi, daha yüksek karlılık ve dış finansman ve daha çok rekabetçilik anlamına geldiğini her fırsatta anlatmamız gerekiyor” dedi.