Sınırların ortadan kalktığı, mal ve hizmet ticaretinin serbest dolaştığı bir dünya vaadiyle sunulan küreselleşme bugün, virüs testinden geçiyor. Uluslar, kendi etrafına duvarlar örecek hale geliyor, korumacılık rüzgârları sert esiyor.
Manşetler dehşet; 3,700 kişi Diamond Princess’te karantinada kaldı, Avusturya sınırında 300 kişi trende bekletildi, İtalya’dan Fransa’ya giden otobüs karantinada, İspanya’ya yola çıkan 1000 turist otelde tutuldu. Daha niceleri…
Uluslararası Uzay İstasyonu’nda bir süre kalan çeşitli uluslardan astronotların dünyaya döndüklerinde geliştirdikleri bir kavram var; “yukarıdan bakış.” İddiaları, günde dünya etrafında 84 tur atıp aylar sonra fark ediyoruz ki dünyada enlem- boylam ve siyasi sınır yok.”
Ancak yeryüzünden bakış, bu küresel vizyonu ne yazık ki desteklemiyor. 65 milyon insan doğduğu coğrafyanın dışında mülteci, kavimler göç ediyor ve şimdi de korona virüsü yüzünden neredeyse küresel karantina uygulama eşiğindeyiz.
Çeyrek asır öncesine dek ABD, küreselleşmenin bayraktarlığını yapıyordu. Tuhaftır bugün Çin, küreselleşmeyi savunurken, Başkan Trump, “küreselleşme karşıtı” söylemleriyle gündemde. Daha da tuhaf olan küreselleşmeye en büyük darbe, korona virüsünün kaynağı Çin’den gelmesi…
Korona virüsü, beraberinde post-globalisation (küreselleşme sonrası) kavramları oluşturacak ve yeni dinamikleri tanımlayacak gibi görünüyor.
KÜRESEL KARANTİNA ÇAĞINA HOŞGELDİNİZ
16’ncı Yüzyıl’da kara ölüm (veba) yüzünden insanlar bağ ve bahçelerinde tecrit hayatı yaşıyordu. Sonra cüzzam geldi, sürekli alkollü dolaşarak karantina merkezleri oluşturdular. Günümüzde tıp teknolojileri gelişti ancak her gün milyonlarca insan ülkeler arası seyahat halinde. Her an havada 8-20 bin arası uçak var ve virüs bu yolla taşınabiliyor. Şimdi sınırlar kapatılmaya başlandı. Küresel karantina yolda…