Küresel siyasette “3. yol”...

Zeynep GÜRCANLI Yedi Düvel

Güney Afrika Cumhuriyeti’nde gerçekleşen BRICS zirve toplantısı, ABD öncülüğündeki tek kutuplu sistemin -deyim yerindeyse- tabutuna son çiviyi çakarken, siyasi anlamda ise belirsizliğe çare olmadı.         

Zirvede, BRICS çatısı altında kurulmuş olan Yeni Kalkınma Bankası’nın üye sayısı arttırılarak, İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan Dünya Bankası/IMF ikilisiyle kontrol edilen ekonomik sisteme ilk kez ciddi bir alternatif oluşturuldu. Banka, hem ticaretin üye ülkeler arasında ulusal para birimleri üzerinden yapılmasına aracılık edecek, hem de sıkıntıya düşen ülkelere yine BRICS üyesi ülkelerin para birimleri üzerinden kredi sağlayacak. Bu durum, mevcut ekonomik sistemin üzerine oturtulduğu Amerikan Doları’nın da işlevini kaybetmesi anlamına geliyor. Nitekim BRICS çerçevesinde gerçekleşen iş forumuna video konferans yoluyla katılan Rusya Lideri Putin de, “de-dolarizasyon artık geri dönülemez bir evreye” girdi diyerek, bu duruma atıfta bulundu.

BRICS İÇİNDE SİYASİ YAKLAŞIM FARKI

Tıpkı Putin gibi, Çin Lideri Şi de konuşmasında ABD’ye yüklendi. ABD’nin adını anmasa da, Şi’nin konuşmasında “Küresel hegemonyayı obsesyon haline getirmiş bir ülke var” cümlesinde “kimin kastedildiği” son derece açıktı. (Bu arada zirvede ilginç bir de olay yaşandı; zirve toplantısı için Güney Afrika Cumhuriyeti’ne giden, hatta Güney Afrika hükümetinin kendisini layık gördüğü onur madalyasının tevdi törenine de bizzat katılan Çin Devlet Başkanı Şi’nin, İş Forumu toplantısına katılmaması dikkat çekti. Şi’nin konuşmasını Forum’da Çin Ticaret Bakanı okudu. Bu da özellikle Batı basınında, Çin Lideri’nin sağlık durumuna ilişkin pek çok haber yapılmasına neden oldu. Çin hükümeti ise, Şi’nin neden Forum’a bizzat katılmadığı konusunda açıklama yapmadı.)             

KÜRESEL GÜNEYDE HİNDİSTAN MODELİ AĞIRLIK KAZANIYOR

Rusya ile Çin BRICS zirvesinde doğrudan ABD’ye yüklenirken, diğer üye ülkeler daha temkinliydi. Gerek Brezilya Lideri Lula, gerekse Hindistan Başbakanı Modi konuşmalarında, iki kutuplu dünya yerine, özellikle siyasal anlamda, her iki kutupla da yeri geldiğinde işbirliğine açık “3. yol” önerisini ortaya koydular. Zirveye ev sahipliği yapan Güney Afrika Cumhuriyeti yetkilileri ise, neredeyse tüm mesailerini toplantının “Batı’ya karşı cepheleşme olmadığını” anlatmaya ayırdılar.            

BRICS zirvesi şunu gösterdi; müthiş ekonomik gücüne rağmen Çin’in de kendisini “gelişmekte olan ülke” kategorisine sokup, dahil ettiği Küresel Güney, mevcut küresel ekonomik sisteme karşı alternatif oluşturuyor. Küresel ekonomide “iki kutuplu bir dünya” geliyor.        

Ancak iş küresel siyasete gelince değişiyor; BRICS zirvesinde bir yanda Rusya- Çin’in Batı’ya karşı aldığı tavır, diğer yanda ise kalan üyelerin 3. yol arayışı, küresel siyasette gelecekte “iki kutupluluk” değil, “çok kutupluluk” olacağının işareti gibi.        

Daha şimdiden Ortadoğu’da Amerikan müttefiki olarak tanınan Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerin Çin’le, hatta Batı’nın “parya devlet” ilan ettiği Rusya’yla her geçen gün geliştirdikleri ekonomik işbirliği bunun örneği.           

Dünyada Hindistan’ın başını çektiği “bağlantısızlık” modeli, hem Ortadoğu’da, hem de Afrika’da giderek daha çok taraftar topluyor. Türkiye’nin de, NATO üyesi olmasına rağmen, özellikle Ukrayna savaşında izlediği politika ile bu yöne meylettiği ise son derece açık.

Tüm yazılarını göster