Türkiye’de 14 Mayıs seçimleri öncesinde, çok kritik bir isimden uyarı geldi.
Emekli Büyükelçi Sönmez Köksal, internet mecrasında yayınlanan bir yazıyla, Türkiye’yi seçimler öncesinde yabancı ülkelerin olası müdahalesine karşı uyardı. Köksal’ın uyarısını “kritik” hale getiren, kendisinin bir süre de Milli İstihbarat Teşkilatı’nın Başkanlığını yapmış olması. Yani bu tip küresel istihbarat “düellolarını” bilen, yakından izleyen, karşı önlemler alan konumda bulunmuş bir isim Köksal. Dolayısıyla, uyarısını da ciddiye almak gerekli. Köksal yazısında, özellikle Rusya’dan gelebilecek hamlelere dikkat çekmiş. Rusya’nın diğer ülkelerdeki istihbari müdahalelerinin arkasında olan isim ve örgütü de adıyla- sanıyla yazmış; Rusya’nın St. Petersburg kentinden faaliyet gösteren “Internet Research Agency – İnternet Araştırma Ajansı” (IRA).
IRA’nın yönetiminde ise Yevgeni Prigojin bulunuyor. Prigojin, Türk kamuoyunun da Suriye ve Libya’da, Rusya adına paralı askerlerin yaptığı operasyonlardan yakından tanıdığı “Wagner” grubunun da başındaki isim.
Köksal yazısını, Türkiye’nin de 14 Mayıs seçimlerinde bazı dış müdahalelerin hedefi olabileceği uyarısında bulunarak, “İster Rusya’nın ister bir başka ülkenin olsun bu ihtimalin sürekli olarak gündemimizde tutulması yararlı olur” ifadesiyle bitirmiş. (Sönmez Köksal’ın yazısı için; https://yetkinreport. com/2023/04/13/rusyanin- ya-da-baska-ulkelerin-secime- mudahalesine-dikkat/ )
Sızan ABD belgeleri
Köksal’ın bitirdiği noktadan, şu anda tüm dünyada çokca tartışılan başka bir olaya girmekte fayda var; Kamuoyuna sızdırılan ABD Savunma Bakanlığı’nın (Pentagon) istihbarat raporları. Raporların gerçekliği, gönülsüzce de olsa, Washington yönetimi tarafından kabul edilmiş durumda. ABD durumu kurtarmak, kendi müttefikleri hakkında kritik konularda istihbarat raporları tutmasının etkilerini hafifl etmek için, “sızan bazı belgeler değiştirilmiş” açıklaması yaptı, ama nafile. Tıpkı Wikileaks belgelerinde olduğu gibi, sızan Pentagon raporlarında yer alan istihbarat bilgileri tüm Amerikan müttefiklerinde, özellikle de Ortadoğu’da, kaşların kalkmasına neden olmuş durumda.
Sızan İsrail raporu, Mossad’ı sıkıntıya düşürdü
Örneklerden biri İsrail; Sızan Amerikan raporunda, Benjamin Netenyahu’nun Başbakanlığı’ndaki İsrail’in gelmiş geçmiş en sağcı -hatta ırkçı- koalisyon hükümetinin, yargıyı hükümet denetimine bağlamayı amaçlayan yasal düzenlemesinden, Mossad’ın da “pek hoşlanmadığına” ilişkin bilgiler var. ABD raporuna göre, Netenyahu hükümetinin yasal düzenlemelerine karşı İsrail’de bitmek bilmeyen gösterilere Mossad çalışanları da katılmış. Netenyahu hükümeti sızan bu rapor karşısında hemen ve çok sert bir açıklama yaparak, sözkonusu istihbarat bilgilerinin “gerçeği yansıtmadığını” duyurdu. Ama olan oldu bir kere. Sızan Pentagon belgelerinden Ürdün de nasibini almış durumda; Ürdün Dışişleri Bakanı’nın İsrail’in Filistinliler’e yönelik operasyonlar sürerken, Ürdün’ün İsrail’le gerçekleştireceği toplantının iç politikada “ciddi sıkıntı yaratabileceğine” ilişkin sözleri yer alıyor raporda.
Türkiye istihbaratı da sızdı
Pentagon’un sızan istihbarat raporlarında Türkiye de var. Raporda yer alan iki iddianın ikisi de, Rusya’ya yönelik Batı ambargosu ve Türkiye’nin tutumu konusunda. Sızan istihbarat belgelerinde yer alan ilk iddia, Türkiye’nin Ukrayna ve Mali’de kullanmak üzere Rus paralı asker grubu Wagner’la silah ve mühimmat satış pazarlığı yaptığı yönünde. (Sönmez Köksal’ın yazısında bahsettiği Wagner’in burada da ortaya çıkması ilginç).
İkinci iddia ise, Rusya’ya Batı yaptırımlarının Türkiye tarafından, Beyaz Rusya üzerinden delindiğine ilişkin istihbarat bilgileri üzerine kurulmuş.
Sızan raporlarda, Rusya’ya yaptırımların delinmesine yardımcı olduğu iddia edilen ülkeler arasında Mısır’ın da adı geçiyor. Pentagon istihbarat raporlarında Mısır’daki Sisi hükümetinin Rusya’ya gizlice 40 bin roket, mühimmat ve barut sattığı iddiası yer alıyor. İddia, ortaya çıkar çıkmaz Mısır hükümeti tarafından yalanlanmış olsa da, etkisi büyük oldu.
Elbette en büyük soru işareti, Pentagon’un bu istihbarat raporlarının nasıl ele geçirilip, sızdırıldığı üzerinde yoğunlaşıyor.
“Olağan şüpheli” belli değil mi?