Küresel GSYİH

Dr. S. Armağan VURDU DEVR-İ ÂLEM

Ülkelerin ekonomik gücünü ölçmenin ve bunları başkalarıyla karşılaştırmanın birkaç farklı yolu var; gayri safi yurtiçi hasıla (GSYİH) bunun için en yaygın kullanılan araç. GSYİH terimi ilk olarak 1930'larda Amerika Birleşik Devletleri'nde, Amerikalı bir Ekonomist, istatistikçi ve Nobel ödülü sahibi Simon Kuznets'in, bireylerin, şirketlerin ve hükümetin yarattığı finansal değeri birleştirerek ekonominin büyüklüğünü değerlendirme fikrini ortaya attığı zaman geliştirildi. 1944'teki Bretton Woods konferansından sonra GSYİH, birçok finansal kurum ve düzenleyici tarafından bir ülkenin ekonomisini ölçmek için bir araç olarak resmen kabul edildi ve 1990'lardan beri uluslararası standart haline geldi. Şu anda, GSYİH, belirli bir ülkede veya bölgede belirli bir süre içinde üretilen tüm mal ve hizmetlerin parasal değeri olarak tanımlanıyor.

Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) son tahminleri, küresel olarak ekonomik büyümenin 2024 sonuna kadar yavaşlamasının beklendiğini gösteriyor. IMF, küresel reel GSYİH'nın hem 2023 hem de 2024'te yüzde 3 oranında büyümesini öngörüyor. Resme bölgesel olarak bakıldığında, en yüksek büyüme oranlarının, 2023 ve 2024 yıllarında sırasıyla yüzde 5,3 ve 5,0 olarak gelişmiş ve gelişmekte olan Asya’da gerçekleşeceği tahmin ediliyor. Öte yandan, ABD'nin bu dönemde daha hızlı bir şekilde azalan büyüme yaşayacağı ve büyümenin 2022 yılındaki yüzde 2,1’den 2024’te yüzde 1,0’e gerileyeceği öngörülüyor. Gelişmiş ekonomilerde de benzer bir eğilim ile 2022’deki yüzde 2,7’lik büyümenin 2024’te yüzde 1,4 olacağı tahmin ediliyor. Bu yavaşlayan büyümeye örneğin Almanya 2023 için GSYİH'de yüzde 0,3’lük bir düşüşle katkıda bulunuyor. IMF'ye göre bu daralma, 2023'ün ilk çeyreğinde imalat sanayiinde üretimin düşmesi ve ekonomik durgunluktan kaynaklanıyor. Yine IMF’e göre Almanya'nın bir önceki yıla göre üretimdeki daralması çoğunlukla iki faktöre bağlı: ihracatçı bir ülke olarak Almanya, genel olarak zayıf dünya ticaretinden diğer ülkelere göre daha fazla zarar görürken, aynı zamanda sanayisi de yüksek enerji fiyatlarıyla mücadele ediyor.

Küresel ekonomik tahminler biraz iyileşmiş olsa da bir bütün olarak dünya ekonomisi hala merkez bankalarının enflasyonla mücadele için yaptığı faiz oranlarındaki artıştan mustarip. IMF analistleri, küresel enflasyonun 2022’deki yüzde 8,7 oranından 2023’te yüzde 6,8’e, 2024’te ise yüzde 5,2’ye gerileyeceğini öngörüyor. Çekirdek enflasyonun daha yavaş düşmesi beklendiği için 2024 yılı enflasyon tahminleri yukarı yönlü revize edildi. Tabi bu tahminler kesinlik öngörmüyor. Söz gelimi, aşırı hava olayları veya Ukrayna'daki savaşın yoğunlaşması gibi hususlar daha kısıtlayıcı bir para politikasını tetikleyebilir ve enflasyon daha da artabilir. Hatırlayacaksınız, derecelendirme kuruluşu S&P Global’in, yükselen deniz seviyelerinin olası etkilerini ve daha düzenli şekilde görülür hale gelen sıcak hava dalgaları, kuraklık ve fırtınaları inceleyen geçtiğimiz aylardaki bir raporuna göre, ülkelerin iklim değişikliği politikalarından kaçınması halinde, düşük ve düşük-orta gelirli ülkelerin, daha zengin olanlardan ortalama 3,6 kat daha fazla GSYH hasıla kaybı görmesinin muhtemel olduğu ifade edilmişti. Çoğu ülke için, iklim değişikliğine maruz kalma ve iklim değişikliğinden kaynaklanan maliyetler halihazırda artıyor. Başka bir araştırmaya göre, son 10 yılda sadece fırtınalar, orman yangınları ve sel felaketleri küresel boyutta GSYH’nin yaklaşık %0,3’ü kadar kayıplara neden oldu. Dolayısıyla, önümüzdeki dönemde dünya GSYİH’sini etkileyen temel bileşenlerden birisinin de iklim değişikliği ile ilgili hususlar olacağını tekrar belirtmek fayda var. Daha müreffeh ve yaşanabilir bir dünya için küresel ısınmanın etkisinin azaltılmasına yönelik çabalara destek vermek, bu konularda küresel yönetişimi güçlendirmek gerekiyor.

Tüm yazılarını göster