ABD ile, Rusya ve Çin arasındaki gerginlik, hükümetler arasındaki karşılıklı atışmadan, insani ve ekonomik düzeye yönelmiş durumda.
İnsani konu, Rusya’da tutuklanan Amerikalı gazeteci üzerinden ilerliyor: Wall Street Journal’ın Moskova’daki muhabiri İvan Gershkovich'in tutuklanmasının ardından Washington’un tepkisi tüm Amerikan vatandaşlarına Rusya’yı terketme çağrısı yapmak oldu. Uluslararası ilişkilerde önümüzdeki haftanın gündemi, şimdiye kadar Ukrayna özelinde yürüyen Moskova-Washington gerginliğinin, bu yeni insani aşaması olacak gibi.
Güvenlik boyutunda ise, dolu dizgin bir nükleer tırmanma yaşanıyor. İngiltere’nin Ukrayna’ya zayıflatılmış uranyum içeren mühimmat sağlama olasılığı, gerginliğin pimini çeken gelişme oldu. Zayıflatılmış uranyum soğuk savaş döneminde Sovyet tanklarına karşı kullanılmak üzere zırh delici mühimmatlarda kullanılmaya başlanmıştı. Zayıflatılmış uranyumun, nükleer silahlar için izlenen nükleer sürecin bir yan ürünü olması, tartışmayı bir de bu yöne kaydırdı.
Rusya’nın buna karşı hamlesi ise, Moskova’da nükleer başlık taşıyabilen İskender füzelerini Belarus’a yerleştirme kararı oldu. Böylece Rus nükleer silahları, Belarus üzerinden Avrupa’ya bir adım daha yaklaştı.
ÇİN’DEN PARA BİRİMİ HAMLESİ
ABD’nin Çin’le “hesaplaşması” ise ekonomi üzerinden yürüyor. Çin devlet enerji şirketi CNOOC geçen hafta kritik bir anlaşma yaptı; Anlaşma, Fransız Total enerji şirketiyle sıvılaştırılmış doğalgaz ticaretinin (LNG) Çin para birimi Yuan üzerinden yapılmasını içeriyor. Bu durum, Çin’in Brezilya ile yaptığı ticarette Yuan kullanımına ilişkin anlaşmanın ardından Pekin’den gelen ikinci büyük adım. Üstelik bir Avrupa Birliği ülkesi şirketiyle yapılmış olması, uluslararası ticarette Amerikan dolarının egemenliğine vurulmuş ciddi bir darbe olarak algılandı küresel pazarlarda.
2. Dünya savaşından bu yana uluslararası ticarette egemen para birimi açık ara Amerikan doları. Avrupa Birliği’nin ortaya koyduğu ortak para birimi Euro ciddi bir rakip olsa da, Doları yerinden edebilmiş değil. Çin para biri yuan ise yükselişte. Yuan, halen küresel döviz işlemlerinin sadece yüzde 7’sini oluşturuyor olsa da, dünyanın en büyük 5’inci ödeme para birimi, ticaret anlaşmalarında ise en büyük 3’üncü para birimi olarak öne çıkıyor. Üstelik bu yükselişin son 10 yıllık dönemde gerçekleşmesi, durumu ABD açısından daha da “kritik” hale getiriyor.
ABD ile her alanda çatışma halinde Rusya da, Batı’yla özellikle son dönemde sürekli itiş-kakış yaşayan Türkiye’deki AK Parti hükümeti de, hatta Washington yönetimiminin bazı politikalarını (Kaşıkcı davasında olduğu gibi) kendilerine “hakaret” gibi algılayan Körfez Arap ülkeleri de, Çin’le ticarette Yuan kullanma eğilimine girmiş durumdalar. O kadar ki, Moskova’da geçen ay Çin Devlet Başkanı Şi Jinping’i ağırlayan Rus Lider Putin, işi tüm Afrika, Asya ve Güney Amerika ülkelerine ticarette Yuan kullanıması yönünde çağrı yapmaya kadar götürdü.
ABD’DEN KARŞI HAMLE; ÇİNLİ ŞİRKETLERE YAPTIRIM
Çin, önce Brezilya, ardından da Fransız Total şirketi ile ticareti Yuan’a dökünce, Washington’dan da hamle gecikmedi elbette; ABD’deki Başkan Biden yönetimi, Çin’in Uygurlar’a yönelik baskı politikasını bahane ederek, beş Çin Şirketine yaptırım koyduğunu açıkladı. Yaptırım uygulanan beş dev teknoloji şirketi, Çin hükümetinin Uygurları izlemek için kamusal alanda kullandığı kameraları üretiyorlar. Çin’den buna gelen tepki ise, Uygurlar’a yönelik baskı politikasını reddetmek, ABD’ye de “uygun karşılığın verileceğini” açıklamak oldu.
TÜRKİYE’NİN DURUMU; HERKES SEÇİMİ BEKLİYOR
Küresel anlamda, artık sadece güvenlik alanında değil, insani ve ekonomik konularda kendini göstermeye başlayan büyük rekabet ve gerginliğin, Türkiye’yi de yol ayrımına sokacağını tahmin etmek güç değil.
Şimdilik herkes Türkiye’deki seçimleri bekliyor. Ancak seçim sonuçlandıktan sonra, göreve başlayacak yeni hükümete karşı hem Batı’dan, hem Çin-Rusya’dan ciddi baskı geleceği aşikar. Türkiye’de sandıktan çıkan sonuç, Ankara’nın ne yöne gideceği açısından da kritik olacak gibi...