Kasım ayında Paris’te düzenlenecek olan Ortak Finansman Zirvesi, COP26’nın resmi etkinlerinden biri olarak değerlendiriliyor. Zirve, 2 trilyon dolarlık kamu bütçesini kontrol eden 450 kalkınma bankasını bir araya getirecek ve sürdürülebilir finansman modellerini masaya yatıracak.
COP26 olarak da bilinen 2021 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı, 1 - 12 Kasım 2021 tarihleri arasında İskoçya’nın Glasgow kentinde, Birleşik Krallık Hükümeti başkanlığında, İskoçya ve İtalya’nın katkıları ile düzenlenecek. COP26 konferansı öncesinde, önümüzdeki kasım ayında çok önemli bir zirve daha gerçekleşiyor. Bu zirvenin adı; “Ortak Finansman Zirvesi” (The Finance in Common-FiC).
Fransız Kalkınma Ajansı (AFD) tarafından Paris’te organize edilecek FiC Zirvesi, COP26’nın resmi etkinliklerinden biri olarak değerlendiriliyor ve ilk kez dünya genelindeki tüm kalkınma bankalarını bir araya getiriyor. Zirveye yaklaşık 2 trilyon dolarlık kamu bütçesini kontrol eden 450 kalkınma bankasının katılması bekleniyor.
Fosil yakıt kullanımını sona erdirmeyi hedefleyen sivil toplum kuruluşu 350. org ise FiC öncesinde “Ortak Finansman Zirvesi’nden Beklentiler” başlıklı bir webinar düzenledi. Webinar'da, COVID-19 ve iklim krizinin yarattığı etkileri en az zararla atlatmanın ve sürdürülebilir bir toparlanma sürecinin yolları masaya yatırıldı. Webinar'a katılan uzmanların yorumları oldukça iddialı ve iklim krizi ile mücadele adına umut verici…
Çok taraflılık konusunda yeni modeller yaratmak istiyoruz
AFD İklim Finansmanı Kıdemli Uzmanı Audrey Rojkoff , çok taraflılık konusunda yeni modeller yaratmak istediklerini ifade ederken, “Kamu kalkınma bankalarının kapasitesini, iklim ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerini destekleyecek şekilde yönlendirmemiz, finansal kaynak akışını bu yöne çevirmemiz gerekiyor” diyor. Rojkoff ’a göre, tüm kalkınma bankalarının sosyal sorumlulukları kapsamında, tüm stratejilerini, yönetimlerini, yatırım önceliklerini, faaliyetlerini ve operasyonlarını yeniden şekillendirmeleri büyük önem taşıyor. Rojkoff , “Bizler, küresel finans sisteminin yeniden yönlendirilmesinde çok önemli bir role sahibiz” diye ekliyor.
Bir “banka hareketi” başlatmak gerekiyor
Avrupa Yatırım Bankası İklim Değişikliği Kıdemli Uzmanı Nancy Saich ise, AYB’nin geçtiğimiz kasım ayında fosil yakıtları finanse etmeyi sonlandırdığını hatırlatırken, AYB’nin bunu tek başına yapmasının yeterli olmadığını vurguluyor.
“Bir yatırım, herhangi bir çevresel hedefe katkı sağlamadıkça, buna ‘yeşil finansman’ diyemeyiz, fakat bu yatırımın aynı zamanda, çevresel ve sosyal anlamda hiçbir zarar vermemesi gerekir” diyen Saich, “Bir banka hareketi başlatmak ve tüm bankaların Paris Anlaşması ile uyum içinde hareket etmesini istiyoruz. Bu, geleceğin işlerine yatırım yapmak, yeni istihdam alanları yaratmak anlamına geliyor” yorumunu yapıyor.
Adil, doğru ve demokratik finansman
Webinar’ın bir diğer konuşmacısı olan Asya Halklarının Borç ve Kalkınma Hareketi (APMDD) Koordinatörü Lidy Nacpil’in vurguladığı konu ise tüm dünyada artan borç sorunu. Nacpil, “COVID-19 salgını on yıllardır doğu ülkelerinin en büyük sorunu olan borç sorununu tüm dünyanın odak noktası haline getirdi. Kamu kaynaklarının çok büyük bir bölümünü borç ödemeleri oluşturuyor. Bu borçlar bir yandan eğitim, sağlık, barınma ve diğer hizmetlere ayrılan bütçenin önüne geçerken, diğer yandan eşitsizlik ve adaletsizliğin derinleşmesine yol açıyor” diyor.
Bugün yaşadığımız çok sayıda krizin yeni çözümler aramak açısından önemli fırsatlar içerdiğini kaydeden Nacpil, “Tek sorun biriken borç krizine çözüm üretmek değil, fakat daha fazla borç biriktirmenin önüne geçmek. Dolayısıyla finansman kararlarının “adil, doğru ve demokratik” olması için uluslararası ve ulusal düzenlemelerin hayata geçirilmesini talep ediyoruz” yorumunu yapıyor.
G20 ülkelerine büyük sorumluluk düşüyor
Oil Change International and Friends of Earth tarafından temmuz ayında yayınlanan bir rapora göre, G20 ülkeleri Paris Anlaşması’nın kabul edildiği 2015 sonundan bu yana kamu finans kurumları aracılığıyla fosil yakıtları finanse etmek için yılda en az 77 milyar dolar kaynak ayırmaya devam ediyor. Rapor, Paris Anlaşması’nın yapılmasından bu yana fosil yakıtlara yönelik desteğin düşmediğini, G20 ülkelerinden yıllık ortalama kömür desteğinin yılda 1,3 milyar dolar arttığını ve petrol ve doğal gaz desteğinin yılda 64 milyar dolar seviyesinde kaldığını gösteriyor. Çin, Japonya, Kanada ve Güney Kore, 2016-2018 yılları arasında kirli enerji projeleri için en çok finansman sağlayan ülkeler olarak ön plana çıkıyor. G20 üyeleri dünyanın gayrisafi hasılasının yaklaşık yüzde 80’ini, küresel nüfusun üçte ikisini ve uluslararası ticaretin dörtte üçünü temsil ediyor. Dolayısıyla bu ülkeler daha çevreci bir ekonomiye geçişte büyük bir sorumluluğa sahip.