Yeşil yeni mutabakat konusunda küresel ölçekte oluşmakta olan söylemler ve önlemler giderek yaygınlaşıyor. Tam da bu noktada bizim bir zayıf yanımızın tehlikesinin tuzaklarına yakalanmamız gerekiyor: Ciddi fikirlerin yerine sloganları koyma tuzağına düşmemeliyiz.
Toplumları zenginleştirmede aykırı düşüncelerin büyük etkileri olduğunun altını çizenlere katılanlardanım. Belli bir düşünce ne denli pozitif görünürse görünsün, o düşünceyi irdeleyenlerin söz hakkını korumanın farkındalık derinliğini artırdığı hepimiz biliyoruz.
Enerji tedariki zincirindeki aksamalar üzerine “ kömüre dönüş” haberleri artınca, konuyu işin ehlinden öğrenmeye karar verdim.
Cemil Ökten’le’ le Zincirlikuyu’daki yazıhanesinde buluştuk. Kendileri Genel Maden İşletmecileri Derneği (GEMAD) Yönetim Kurulu Başkanı… Ökten madenciliği iş edinmiş bir ailenin çocuğu. Eli taşın altında olanlardan biri. Yılların birikimiyle söyleyecekleri bizde daha çoklu değişkenle düşünce üretme fırsatları yaratabilir.
Diyorum ki, “Cemil Bey, zamanın ruhu kömür gibi enerji kaynaklarının değerlendirilmesine karşı rüzgarlar estiriyor. Ölçü koymadan, gerekçe üretmeden bir oluşumdan yana olmak ne kadar anlamsızsa, karşı olmak da o kadar anlamsızdır. Tartışmalar giderek ısındığı ortamda insanlara gerekçelere dayalı farklı şeyler söylemenin; yaygın algıyı eleştirmenin zorluklarını bilerek soruyorum: Ülkemizde kömür rezervini değerlendirmeye bakış açımız ne olmalı?”
Cemil Öktem hazırlıklı biri. Bir çırpıda bakış açısını özetliyor: “ Bu ülkenin kömür rezervleri var. Kömür yataklarımızın kalori ve çevreyi etkileyen parametreleri elbet ki sorgulanmalı, karşılaştırma yapılırken kalori ölçüsü kullanılmalı bu değerlendirme için bakış açımızın temel girdisi olmalı. İkincisi, toptancı bir yaklaşımla yana ya da karşı olunmadan, ölçü koyarak ve gerekçe söyleyerek tartışma yapılmalı: Almanya kömür kaynağından enerji üretiminden vazgeçtiğini söylüyor; kömür fiyatları 400 dolar üzerine çıkınca, doğal gaz tedarik zincirinde aksama olunca kömürle çalışan güç santrallerini hemen devreye sokuyor. Bu kömür yataklarının iyi tanınmış olması, işletme altyapılarının hazır olması, düğmeye basınca ivedi ihtiyacı karşılayacak hazırlıkların önceden yapılması demek. Biz de kaynaklarımızı değerlendirmek ve kriz dönemlerine ne kadar hazır olduğumuzu sorgulamak durumundayız”
Mesajları alıcı ruhla sorgulayalım
Cemil Öktem’in anlattıklarından çıkardığım mesajlar şöyle:
- Rezervlerimiz hakkında kesin ve net bilgi sahibi olmalıyız. Rezervleri kaynak ve işletilebilir olarak sınıflandırmalıyız.
- Her türlü kaynak için Kamu, Özel “işletilebilirlik modelleri ” geliştirmeliyiz.
- Ülkemizin çok ciddi darboğazlara girmesi koşullarını dikkate alarak, kömür madenlerini varlıklı olmanın nesnesi olmaktan çıkarak, var olmanın ve ülke bekasının aracı olarak görmeliyiz.
- Madenciliğin yapılacağı arazi kullanımı modellerimizi Bakanlıklar ve kurumlar nezdinde net tanımlamalıyız, herkesin kendine göre yorum yapmasını önlemeliyiz.
- Kömürlerimizin nerede ve nasıl çevre ile uyumlu değerlendirileceğinin ilke ve kurallarını belirlemeliyiz.
- Kömür gibi birim ağırlığı fazla olan bir varlığın lojistik maliyetlerini dikkate alan analizlerimiz hazır olmalı.
- İşletme aşamasında girişimci madencilerin sorun yaşamamasını, yatırım yapmasının değişkenlerinden bir olarak değerlendirmeliyiz.
- Ruhsat verilmesi ve ruhsatların yenilenmesindeki zaman boyutunun yatarım yapmayı özendirici olmasını dikkate almalıyız.
- Orman ve çevre izinlerinde başka ülkelerinde koyduğu ilke ve kuralları dikkate alarak, madencinin rekabette şans eşitliğini bozan ve haksız rekabetle yüzleştiren yapılar ve uygulamalara fırsat vermemeliyiz.
- Maden işletmeleri için geçerli olan bütün kamu işlemleri bir merkezde toplanarak yerli ve yabancı sermayenin madencilik yatırımlarını özendirmeliyiz.
- Dünya genelindeki gelişmeleri değerlendirerek madencilik sektörünün uyumunu kolaylaştırabilecek dinamik planları yürürlüğe koymalıyız.
- İş modelleri ile yasa ve yönetmelikler arasında uyum konusunu özenle ele almalıyız.
- “Kamu yararı kavramını” muğlaklıktan çıkaran, net tanımlamalar ve standart uygulamalar alanı haline getirmeliyiz.
- Uygulamada siyasi irade, bürokrasi, maden işletmecileri ve sivil inisiyatifler ortak bir dil kullanmaya özen göstermeliyiz.
- İlgili kuruluş ve kurumların “yetki bende olsun” yaklaşımı mutlaka engellemeliyiz; yetkinin uzmanlığı olan ve işleyişi kolaylaştıran bir bakış açısı ve yaklaşımda olmasına özen göstermeliyiz.
- Birimlerin irade çelişkilerini görüp, çatışmaları azaltan ve ortak gelişmeye katkı yapan bir anlayış ve uygulama yaratmalıyız.
- Madenlerin çıktığı yörenin insanlarının bu faaliyetlerden sosyal ve ekonomik olarak yararlanmasını sağlayarak madencilikle ilgili yerel motivasyonu da ihmal etmemeliyiz.
Cemil Öktem tam yetkili olsa madencilikte hangi konulara öncelik verirdi? Bu soruyu da yönettik kendisine: “ Birincisi, maden politikası ve stratejisini ve hedeflerini net olarak tanımlardım. İkincisi, rezervler konusunda çağın teknolojilerini de dikkate alarak kamu ve özel kesim arasında tam anlayış birliği sağlar; birlikten doğacak gücü geliştirirdim. Üçüncüsü, kullanım alanlarında değişim ve uyum sorunlarını dinamik bir anlayışla sürekli gözetler; tam zamanında önlemler alırdım. Dördüncüsü, kamu yararı kavramını netleştirir; herkesin aynı şeyi anlayacağı netlik sağlardım. Beşincisi, ruhsatlandırmayı, izinleri ve zamanlamayı madenciliği geliştirecek ilkelere bağlardım, Altıncısı, madenciyi mağdur etmeyen yasal düzenleme özeni gösterirdim. Yedincisi kömür ithalatını yerli kömür olanaklarıyla öncelikli değerlendirirdim. Sekizincisi, yakma verimini artıran çevreye duyarlı teknolojileri yakından izler, uygulamaya konmaları için ciddi teşvikler verirdim. Dokuzuncusu, kömürde uç ürünlere yönelik zenginleştirme tekniklerini devreye sokardım. Onuncusu, üretimde yerli kaynak öncelikli çeşitliliği esas alır, güvenli tedardik zincirleri oluştururdum… Çağımız halkımızın yaşam standartlarını yükseltmek için tüm kaynaklarımızı, doğayı koruyarak değerlendirmemiz gerektiriyor. Neyi nasıl l yapmayacağımızı değil neyi nasıl yapabileceğimizi belirlememizi de dayatıyor” diyor.