Jackson Hole önemli bir yerdir. Önemi her yıl ağustos ayının son perşembesinde dünyanın önde gelen merkez bankacılarının Amerika’nın bu sakin dağ kasabasında bir araya gelip dünya ekonomisinin önemli meselelerini konuşmalarından gelir. Daha da önemlisi burada sadece mevcut durum konuşulmaz; geleceğe dair önemli mesajlar verilir.
Bundan üç yıl önce 2021 yılı ağustos ayında önemli mesaj Fed Başkanı Jerome Powell’dan gelmişti. Powell 2021’de, ülkesindeki yüksek enflasyonun geçici bir durum olduğunu söyledi. Ama geçen zaman içerisinde Powell’in haklı olmadığı ve gerçek resmi göremediği anlaşıldı. Enflasyon onun ve o zaman pek çok merkez bankacının sandığı gibi geçici değildi, aksine oldukça kalıcıydı.
Powell da bu durumu fark etti ve 2022 yılında Jackson Hole’da farklı tondan konuştu. Enflasyona karşı Fed’in faiz arttırdığına ve bunun büyümeyi yavaşlatacağına ve işgücü piyasasını etkileyeceğine işaret ederek bu durumun “hane halkları ve işletmelere biraz acı vereceğini” söyledi. “Ancak fiyat istikrarının yeniden sağlanamaması çok daha büyük bir acı anlamına gelir” dedi. 2021’deki güvercin gitmiş yerine bir şahin gelmişti. Ana mesaj enflasyonu düşürmenin “talihsiz maliyetleri” olacağı, ama düşürememenin maliyetinin çok daha acı olacağıydı.
O gün Jackson Hole’da enflasyonla mücadelenin büyümeyi desteklemekten daha önemli olduğu ve “fiyat istikrarını yeniden sağlamak… araçları güçlü bir şekilde kullanmayı gerektiriyor“ mesajını veren Fed, izleyen dönemde gereğini yaptı. Ciddi bir faiz artırım süreci başlattı.
Geçen haftaki Jackson Hole konuşması ise Fed’in faiz arttırımı ile amacına ulaştığı ve artık indirim sürecinin başlayacağının ilanıydı. Enflasyon düşmüş, iş gücü piyasası normale dönmüş ve Fed görevini yerine getirmişti.
Powell, konuşmasında, "Politikanın ayarlanma zamanı geldi" dedi; faiz indirimlerinin yakında gündeme gelebileceği, ancak kesin zamanlamanın ve miktarın veri ve risklere bağlı olduğunu söyledi.
Özetle; Amerikan Merkez Bankası enflasyon odaklı iki yılın ardından yeni bir aşamaya geçtiğinin sinyalini geçen hafta resmen verdi. Fed’in başarılı bir iletişim yaptığını görüyoruz. Piyasa oyuncularını, bundan sonraki üç toplantıda çeyrek puanlık faiz indirimi olacağına hazırladı. Piyasalar bu durumu fiyatlamaya başladı, paritelerde gerekli ayarlamayı yaptı. Borsalar göstermesi gereken reaksiyonu gösterdi.
Bizim için küresel anlamda öncekinden daha olumlu bir dönem başlıyor. Küresel borçlanma maliyetlerinin çok sert olmasa bile gerileyeceği, faiz farklılıkları nedeniyle yüksek getiri sunan gelişmekte olan piyasalara fon akışının eskisinden daha güçlü olacağı bir dönem olabilir. Euro’nun dolar karşısında kayıplarının bir kısmı geri almakta olduğu bir dönem. Keşke bu döneme daha güçlü bir ekonomi ile girebilseydik; nimetlerinden daha fazla faydalanabilseydik. Oysa biz yüksek enflasyon ve stagflasyon arasına sıkışmış bir durumda yol bulmaya çalışıyoruz.