✔ Petrolde olduğu gibi zeytinyağında da görünüm pek parlak değil. Yıllık küresel talep 3.1 milyon ton dolayında. Küresel üretim 2.6 milyon. Bu dengenin gelecek yıl da arz lehine çok fazla değişmesi beklenmiyor.
Bu aralar küresel ekonomide gözler petrol ve zeytinde. Petrol Latincede taş yani “petrol” ve yağ yani “oleum” sözcüklerinden oluşan bir kelime. “Taşın yağı” anlamına geliyor. Türkçe “zeytin” kelimesinin kökeni ise İbranice “zait”, Arapça “zaitum”a dayanıyor. Latince’de “oli” ve Yunanca’da “oleum” ise Samiler’de “yağ”ı simgeleyen “ulu” sözcüğünden türemiş.
Bu iki ürün de bugünlerde dünyada neredeyse altın muamelesi görüyor. Arz-talep dengesi talep lehine bozuldukça fiyatları yükseliyor. Fiyatları yükseldikçe küresel enflasyonu arttırıyorlar. Özellikle petrol fiyat artışlarının 2022’de olduğu gibi bir şok dalgası tetikleyebileceğinden endişe edenlerin sayısı her geçen gün artıyor.
Petrolde aslında bir tür “Rusya ve Suudi Arabistan etkisi” yaşanıyor. Bir süredir 80 dolar dolayında, hatta altında seyreden petrol fiyatı, bu iki ülkenin daha önce açıkladıkları günlük 1 milyon varillik üretim kısıntısını yılsonuna kadar uzatma kararı almalarıyla hızla yükseldi. Suudi Prens Abdulaziz bin Salman bu kısıntıyı fiyat arttırmak için yapmadıklarını söylüyor ama algı öyle değil. Suudi Arabistan’ın derdi petrole aşırı bağımlı kalan ekonomisini çeşitlendirmek için başlattığı devasa yatırımlara kaynak yaratmak. Rusya ise Ukrayna’da başlattığı ve neredeyse tüm dünyayı karşısına aldığı savaşı finanse etmeye çalışıyor. Yani mesel para; ikisinin de gözü enerji fiyat artışları nedeniyle sıkıntıya düşen insanları görmüyor.
Sonuçta Suudilerin ve Rusların amacı ne olursa olsun fark etmiyor; arz azalıyor, rezervler eriyor. Herkesin endişesi şu anda 90-95 dolar aralığında olan fiyatların bu gidişle tekrar 100 doları aşması.
Zeytinyağı da petrol gibi değerli
Zeytinyağında da fiyatlar petrol de olduğu gibi artmaya devam ediyor. Zeytinyağı ise özellikle takip ettiğim bir piyasa değil ama bu ara uluslararası ajansların ve medyanın gündeminde yukarılarda. Fiyatlar bu hafta ton başına 8,900 dolara çıkarak yeni rekorlar kırmış. Bu seviye geçen yıl bu zamanlardaki fiyatlara göre yüzde 130 daha fazlaymış. Ve bu üründe de petrol olduğu gibi yakın gelecekte bir gerileme beklenmiyormuş.
Buradaki artışın sorumlusu esas olarak, zeytinin vatanı olan Akdeniz’deki aşırı kuru hava koşulları. Zeytinyağında en büyük üretici İspanya. En büyük ihracatçı da o. Bu yaz hava sıcaklığı İspanya’da mevsim normalinin 1,3 derece üzerinde seyretmiş. Hal böyle olunca zeytinyağı üretim miktarı da yarıya inmiş. İtalya ve Yunanistan gibi diğer önemli üreticilerde de durum çok farklı değilmiş. Zaten artmakta olan küresel zeytinyağı fiyatlarını daha da arttıran bir de Türkiye faktörü varmış.
Artan dış talep ve dünya fiyatları nedeniyle yurtiçi tüketici fiyatları artınca bizim Ticaret Bakanlığımız dökme veya varilli zeytinyağı ihracatını hasat döneminin başlangıcı olan 1 Kasım’a kadar durdurdu. İçerisi bir ölçüde rahatladı ama küresel piyasa daha da sıkıştı. Petrolde olduğu gibi zeytinyağında da görünüm pek parlak değil. Yıllık küresel talep 3.1 milyon ton dolayındayken küresel üretim 2.6 milyon. Bu dengenin gelecek yıl da arz lehine çok fazla değişmesi beklenmiyor. Yani fiyatlar yüksek kalmaya devam edecek gibi.
Enerjide de durum benzer seyrediyor. Petrol fiyatları arttıkça neredeyse tüm ithalatçı ülkelerde enflasyon baskısı artıyor. Kısa vadede ipler Suudi Arabistan ve Rusya gibi önemli üreticilerin elinde. Orta ve uzun vadede ise elektrikli araçların yaygınlaşmakta olması gibi bazı umut veren gelişmeler var. Özellikle elektrikli araç kullanımının dünyanın en kalabalık ülkesi Çin’de yayılıyor olması önemli. Bu arada iklim konferanslarında da kararlaştırıldığı gibi fosil yakıtların yerine yenilenebilir enerji kaynaklarının ve halen tartışmalı olan nükleer enerjinin devreye sokulması önemli bir faktör olabilir. Ama bunların etkisi kısa vadede değil, orta ve uzun vadede görülecek. Kısa vadede küresel ekonomi üzerinde “yağ etkisi” belirli aralıklarla yaşanmaya devam edecek.