Küresel borç artıyor

Dr. S. Armağan VURDU DEVR-İ ÂLEM

Daha önce de köşemde bahsettiğim "Küresel borç" veya "global debt" ekonomi dünyasında, ülkelerin, şirketlerin ve bireylerin borçlarının toplamını ifade eder. Bu borçlar, hükümetlerin, işletmelerin ve hane halklarının yükümlülüklerini içerir. Küresel borcun boyutu, genellikle dünya ekonomisinin sağlığını gösteren bir gösterge olarak kullanılır ve uluslararası finansal istikrar için önemli bir konudur.

Küresel borcun büyüklüğü ve bileşenleri zamanla değişir. Ekonomik krizler, politik değişimler, faiz oranlarındaki değişiklikler ve diğer küresel etkenler bu borcun yapısını etkileyebilir. Borç seviyeleri aşırı yüksek olduğunda, ülkelerin veya şirketlerin borçlarını ödemekte zorlanabileceği ve bu durumun ekonomik istikrarı tehdit edebileceği endişesi artar.

Küresel borçla ilgili güncel veriler ve analizler, çeşitli uluslararası finans kurumları ve ekonomik araştırma kuruluşları tarafından sağlanmaktadır. Bu veriler, politika yapıcılar ve ekonomistler tarafından ekonomik politikaları şekillendirmek ve finansal riskleri değerlendirmek için kullanılır.

Uluslararası Finans Enstitüsü'nün (IIF) Küresel Borç Monitörü, küresel borçluluğun durumu hakkında ayrıntılı bilgiler sağlıyor. Enstitü’nün son raporuna göre, 2023'ün üçüncü çeyreği itibarıyla küresel borç 10 trilyon dolar artarak 307 trilyon dolar seviyesine ulaştı. Küresel borç tutarı, geçen yılın aynı döneminde 289 trilyon dolar olarak kaydedilmişti. Küresel borcun, ülkelerin toplam GSYH'sine oranı ise yüzde 333 oldu. Rapora göre hane halkına ait borçlar yılın üçüncü çeyreğinde 57,9 trilyon dolar, finansal olmayan şirketlere ait borçlar 91,1 trilyon dolar, kamuya ait borçlar 88,1 trilyon dolar ve finansal şirketlere ait borçlar 70,3 trilyon dolar olarak gerçekleşti. Gelişmiş ekonomilerin toplam borcu 206 trilyon dolara çıkarken, gelişmekte olan ekonomilerin toplam borçları 101,3 trilyon dolara ulaştı. Toplam borcun GSYH'ye oranı gelişmekte olan ekonomilerde yüzde 255 olarak kaydedildi. Borç artışı ABD, Japonya, Fransa ve İngiltere gibi gelişmiş ekonomilerin yanı sıra Çin, Hindistan, Brezilya ve Meksika gibi gelişmekte olan ülkelerde de gözlendi.

Bu süreçte, yükselen piyasalar ve gelişmekte olan ülkelerdeki çeşitli uygulamalar vurgulandı. Özellikle, Endonezya, Türkiye, Filipinler, Kolombiya ve Brezilya borç şeffaflığı ve yatırımcı ilişkileri uygulamaları açısından en yüksek puanları elde etti. Raporda ayrıca, ülkelerin, özellikle Covid-19 salgınından kaynaklanan devlet borcundaki önemli artıştan sonra, gelecekteki şoklara karşı giderek daha savunmasız hale geldiği ve artan küresel borç seviyelerinin, yükselen faiz oranlarıyla birleştiğinde daha yüksek borç servis maliyetlerine yol açtığı ve finansal sistemle ilgili endişeleri artırdığı ifade ediliyor.

Türkiye'de ise borçların GSYH'ye oranları dikkate alındığında, yılın üçüncü çeyreğinde 2022 yılının aynı dönemine kıyasla hane halkına ait borçlar yüzde 11,6'dan yüzde 12,3'e çıkarken, finansal olmayan şirketlere ait borçlar yüzde 60,1'den yüzde 53'e, kamuya ait borçlar yüzde 37,1'den yüzde 33,8'e ve bankalar gibi finansal şirketlere ait borçlar yüzde 22,1'den yüzde 17,8'e geriledi.

Küresel borçlara ilişkin bulgular, 2024 yılında 50'den fazla ülke ve bölgede yaklaşan seçimler ve dünyanın çeşitli bölgelerindeki jeopolitik gerilimler, Hindistan, Güney Afrika, Pakistan ve ABD'de dahil olmak üzere artan hükümet borçlanması ve mali disipline ilişkin endişelerle birleştiğinde hayli değişken bir ekonomik ortamda yüksek borç seviyelerini yönetmenin zorlukları da dahil olmak üzere küresel borcun karmaşık dinamiklerini vurguluyor.

Tüm yazılarını göster