Döviz kurunun yükselişi, yan TL’nin değer kaybetmesi hayal edilemeyecek boyutlarda. Reel efektif döviz kuru Kasım ayında 54,3 oldu. Seriler bize 2001 krizinde görülen en düşük noktanın 75 olduğunu söylüyor. Bu derece değersizleşen TL’nin ihracata bile yaramayacağı ortada. Aralık enflasyonunun çok yüksek çıkmasının kaçınılmaz olduğu açık. Kur tutulamadığı ve hem seviye hem oynaklık olarak yüksek kalmaya devam ettiği sürece hem hane halklarına hem sanayicilere hem de sermaye yeterlilik oranının düşürerek bankalara doğrudan negatif etki yapacağı da ortada.
Bu şekilde gitmeyeceğine göre erken seçim beklentilerinin artması doğal. Geçmişte seçime gidilirken dolar tutulmaya çalışılır, piyasanın canlanması için kamu harcamaları artırılırdı. Esasen bu gelişmiş ülkelerde de böyle olmuş olduğu için 30-35 sene kadar önce siyasal iş çevrimi literatürü oluştu. Bu araştırmaları yapanlar gelişmekte olan ülkeler kadar gelişmiş ülkelerin verilerini de inceliyordu. Genellikle seçmen tercihlerini enflasyonun değil büyüme ve istihdamın etkilediği sonucu çıktı. Merkez bankalarının bağımsız olmaları enflasyon sürprizlerine engel olmak kadar seçimler sırasında suni iş çevrimlerinin yaratılmasına karşı da bir önlemdi. Harcama yapılıyor, para basılıyor, ama faturası seçimden sonra çıktığı için seçmen konuyu anlayana kadar iş işten geçiyordu.
Bunlar bizim için de alışıldık, bilindik konular. “İki anahtar” yaşı tutan herkesin hafızasındadır. Özal da 1987 referandumu ve 1989 seçimleri öncesinde bütçe disiplinini bozmuş, 1989’da sermaye (finans) hesabını yabancı yatırımcıya açan 32 sayılı karar bu nedenle (de) alınmıştı. Erken bir karardı ama 1988’de kur sürekli yukarı gittiği, para ikamesi başlamış olduğu ve ihracatçılar kazandıkları dövizlerin kamuya yatırmaları gereken kısmını son ana kadar yatırmadıkları için –ellerindeki dolarları en yüksek kurdan TL’ye çevirme motifi- zaten buraya gidiyordu. Gidiyordu çünkü 1985ten itibaren bütçe açığını para basmaktan ziyade DİBS çıkararak finanse etmeye karar verilmişti; ancak yerli tasarrufçunun bunları alacak birikimi yoktu.
https://vlab.stern.nyu.edu/volatility/VOL.USDTRY%3AFOREX-R.GARCH
Ancak bugüne kadar seçime kuru ve enflasyonu çıpasız bırakarak gidildiği hiç görülmedi. Geçmişte seçmeni enflasyondan ziyade büyüme, istihdam ve gelir artışı etkiledi, doğru. Ama burada bahsettiğimiz makul sınırlar içinde hafifçe artan bir enflasyon. Ok gibi yükselirken en önemli konu haline geliverir. Kur da keza öyle ve zaten kurdan enflasyona geçiş katsayısı hızla arttığı için kurun yol açacağı enflasyon da hızla artıyor. Buna karşın reel faiz derin biçimde negatif bölgede. Yani TL cinsi varlık tutmak için neden kalmadı.
Para politikası ya oyun-teorik bir mekanizma ya da bir optimal kontrol problemi şeklinde düşünülebilir. Merkez Bankası ne yapacak? Kontrol değişkeni hangisi? Hangi vadede işe yarayacak? Bilenler bilmeyenlere anlatsın.