Ömer ŞENER
Vergi Müfettişi
Kanunda dönüştürülecek mevduatın en az 3 ay vadeli KKM’de tutulması halinde istisnadan yararlanılabileceği belirtilmektedir. Merkez Bankası’nın yayınladığı tebliğde ise tüzel kişiler en az 6 ay vadeli KKM hesabı açabilmektedir. Bu kapsamda akla gelen ilk soru: Merkez Bankası tebliği kapsamında 6 ay vadeli kur korumalı mevduat hesabı açan mükellef kurum 3 ay sonrasında vadeyi bozup parayı kullanırsa kanunda yer alan 3 ay vadeli mevduat hesabında değerlendirme şartını sağlamış sayılabilir mi? Bu doğrultuda mükellef kurum, Merkez Bankası tebliği kapsamında 6 aylık vadeyi hem faizden hem de faiz istisnasından vazgeçerek vadeyi üçüncü ayın sonrasında bozup Maliye Bakanlığı’nın tebliği kapsamında sadece kur istisnasından yaralanabilir yorumu yapılabilir. Yine de tebliğdeki bütün örneklerin 6 ay üzerinden verilerek kanunda geçen 3 ayın görmezden gelindiğini unutmamak gerek. Ayrıca sonraki tarihlerde oluşabilecek incelemelerde “hesapta değerlendirme” kelimesi faizi hak etmek kavramına eş tutulabileceği için temkinli hareket ekmekte fayda var.
Merkez Bankası tebliğinde “hesabın açıldığı tarihteki TCMB kuru ile hesabın kapatıldığı tarihteki TCMB kurundan düşük olan üzerinden hesap bakiyesi güncellenecektir.” ifadelerine yer verilmiş. Dönüşümü gerçekleştirip istisnadan yararlandıktan sonra vadeyi bozan mükellefler sonradan vergi-gecikme faizi-vergi ziyaı cezası ile karşı karşıya kalacaklardır. Burada sonradan ceza ile karşılaşanların kanunların geriye yürümezliği ilkesi kapsamında fikir değiştirerek dava açabileceklerini de unutmamak gerek. Çünkü: 2021 dördüncü geçici vergilendirme dönemi kapandıktan sonra işbu düzenleme yapılmıştır. Şuan mükellef lehine kanun geri yürüse de kısa bir süre sonra kanunun mükellef aleyhine geriye yürüme ihtimali yüksektir. Ayrıca dövizden TL’ye geçişle amaç hâsıl olmuştur. En az 3 ay vadeli mevduat hesabında durup vadeyi bozanlar için faiz ve ceza istisnası oluşturulabilir.
Mali idarenin yayınladığı tebliğ “dönem içi döviz çıkışlarında ilgili hesaba giriş sırası (FIFO yöntemi) esas alınacaktır ve istisna hesabında aynı döviz cinsinden döviz tevdiat hesapları birlikte dikkate alınacaktır” ifadelerine yer vermiştir. Bu hususta mecburen uygulama tebliğe yön verecektir. Örneğin: vadeli döviz mevduat hesapları FİFO istisnası olarak ele alınabilmelidir.
Zarar oluşan dönüşüm döviz cinsi için TL dönüşüm oranı düşük ise kar oluşan dönüşümlü döviz cinsinde yararlanılacak istisna tutarını düşürmektedir. Bu çerçevede döviz cinsi bazında hesap yapılıp en son istisna tutarı netleştirilebilir. Örneğin: Tebliğ 40.3.1.1.1 numaralı bölümde yer alan 3 no.lu örnekte Dolar hesabı dönüşüm oranı %60, Euro hesabı dönüşüm oranı %40 olursa istisna döviz hesap cinsi bazında yapıldığında Dolar hesabı için 921.400 * %60 =552.840 TL, Euro hesabı için -442.680 X %40=(-)177.072 TL istisna tutarı oluşacaktır. Net istisna tutarı ise 552.840-177.072 =375.768 TL olacaktır. Ama tebliğde dönüşüm oranları toplam bazda dikkate alınıp uygulandığında istisna tutarı(921.400-442.680) X ((%60+%40)/2)=%50)=239.360 TL olmaktadır.
Geçici 14. madde kapsamında FİFO bazlı mükellefi sınırlandırma hususu, 5-1-e’deki gibi 2 yıl elde bulundurulan iştirak hissesinin hesaplamasında hisse alış-satışlarda uygulanan mükellefler tarafından da üzerinde mutabık kalanın bir husus değildir. Diğer maliyet yöntemleri seçilebilmelidir. Vergi yüküne mükellefler aleyhine doğrudan yerindelik uygulaması yapmamak lazım. Burada piyasanın ortalama maliyet taleplerini göz ardı etmemek gerekiyor kanaatimce.
(Gözden kaçan hususlarla alakalı olarak “omerrsenerr_@outlook.com” e-mail adresime geri dönüş yapar iseniz mutlu edersiniz. İyi okumalar.)