Zafer ÖZCİVAN
Ekonomist
Eylül 2021’den bu yana T.C. Merkez Bankası para piyasaları kurulunun faiz indirimi kararı almasıyla birlikte yükselen döviz kurları, toplumun tüm kesimlerini önlem almaya ve geleceği görmeye yönelik birtakım karamsarlıklara doğru endişeye kapılmalarına yol açmıştı. Dört aylık zaman diliminde politika faizi toplamda 500 baz puan indirilerek ülkemizde üretim, istihdam, büyüme, ihracata odaklı yeni bir ekonomik model uygulamasına geçildi. Yeni modelin amacı üretim kaynaklarını en verimli şekilde kullanarak ihracatın artmasıyla birlikte ülkeye döviz girdisi sağlamak, yeni açılacak olan üretim ve yatırım projeleri sayesinde işsizliğin azalması, yıllardır süren cari açığın cari fazlaya dönüşmesi ve sonuçta üretim kaynaklarının en verimli şekilde kullanılması sayesinde oluşacak arz fazlası gereği enflasyonun da aşağıya doğru hareket etmesidir.
Yaşadığımız bu süreçte tabii ki spekülatörler de işbaşındaydı. Gerçek dışı beyanlar, tasarrufçu için olumsuz açıklamalar hatta ekonomik olağanüstü hâl bile dillendirildi. Doğaldır ki birikimlerini en yüksek getiri ile değerlendirmek isteyen tasarruf sahipleri de uygulanan düşük faiz nedeniyle Türk Lirası’ndan kaçıp döviz mevduatına yönelerek kendilerini hem gelir getirmek hem de enflasyondan korumak amacıyla dövize yönlendiler.
Bu arada iktisattın eşittiri güven olduğunu da unutmayalım. Ekonomide güven, olmazsa olmaz kriterlerden biridir. Faiz indirimleriyle birlikte yükselen döviz kurları sürecinde ekonomiye olan güven duygusu sorgulanır duruma gelmişti. Öyle ki belirsiz fiyatlar, neredeyse saate değişen etiketler, tedarik zincirinde yaşanan sorunlar, üretimde hammadde kıtlığı gibi nedenlerle bazı etiketler dolar cinsinden fiyat taşımaktaydı.
Ancak 20 Aralık Pazartesi günü yapılan Bakanlar Kurulu toplantısından sonra Sn: Cumhurbaşkanımızın açıklamalarıyla birlikte döviz kurları %20’nin üstünde değer kaybetmeye başladı. Sn. Cumhurbaşkanımız; TL’nin cazibesinin arttırılacağını, ihracatçıya kur garantisi verileceğini kurumlar vergisinde indirim yapılacağını, asgari ücretliden sonra memura da vergi indirimi geleceğini saat 19.00’da açıklamasıyla birlikte döviz kurları önemli ölçüde düşmeye başladı ve aynı gece bazı bankaların bilgisayar sistemleri kilitlendi. Yaklaşık bir milyar dolar bir gecede Türk Lirası’na çevrilmiş oldu.
Cumhurbaşkanımız tarafından yapılan açıklamaların en önemlisi tasarruf sahiplerine verilen kur garantili TL mevduat hesabı olacaktır. Yani isteyen devlet ya da özel herhangi bir bankaya para yatıran vatandaşımız, 3-6-9-12 aylık vade tercihi ile TL mevduatı açtığında vade sonunda alacağı faiz tutarı o günkü döviz kurundan düşük ise hazine tarafından fark kendisine ödenecek, o günkü döviz kuru faizden düşük ise faizini alacak. Başka bir deyişle tasarruf sahipleri döviz kurları karşısında hiçbir şekilde kayıp yaşamayacak ve bu farklar Hazine tarafından ödenecek. Vadeden önce paranın çekilmesi durumunda ise vadeli hesap normal hesaba çevrilebilecek. Üstelik bu hesaplardan stopaj vergisi de alınmayacak. Faiz oranı ise en düşük politika faizi üzerinden işlem görecek.
Bir örnekle açıklamaya çalışalım.
25 Aralık 2021 tarihinde bir vatandaş 100.000 TL 12 ay vade ile bankaya para yatıracak olsun
25 Aralık 2021 günü dolar kuru =12 TL. Kabul edelim. Dolar olarak 8333,33 dolar eder.
100,000 TL’nin %14 politika faizi ile birlikte vade sonunda 25 Aralık 2022 de 100,000x%14=14,000 TL faiz getirisi ile birlikte 114,000 TL olacaktır.
Diyelim ki 25 Aralık 2022 de dolar kuru 14, TL oldu. 8333x14=116,682 TL edecektir. Burada tasarrufçunun döviz kuruna göre 116.682-11.4000=2682 TL fark Hazine tarafından ödenecektir.
Söz konusu farklar ödenirken T.C. Merkez Bankası’nın her gün saat 11.00 da açıklayacağı kur fiyatı baz alınacak. Ancak bu farklar nasıl ödenecek hangi bankalar bunu kabul edecek zaman içinde netleşecektir.
Yeni uygulamanın sürdürülebilirliği konusunda şimdiden bir söz söylemek zor gözüküyor. Çünkü TL’ye dönüşün miktarı ne olacak ve bu dönüşün Hazine’ye yükü hakkında bilgi sahibi değiliz. Ancak en az beş ay bu sistem hakkında uygulanabilme süresi öngörülebilir. Daha önce de 1970’li yıllarda dövize çevrilebilir mevduat hesabı uygulaması yapılmıştı ama hazineye getirdiği yük nedeniyle sistemden vazgeçilmişti.
Yeni hayata geçirilen uygulama, bir nevi faizin gizli yükseltilmesi olarak yorumlanabilir. Çünkü devlet tasarrufçuyu dövize karşı koruma garantisi veriyor.
Alınan bu son kararlar TL’nin değerlenmesi, dolarizasyonun önlenmesi açısından son derece olumludur. Döviz kurları garantisi verildikten sonra vatandaş neden yabancı paraya yönelsin, millî paramızda kalır ve kendini güvende hissedecektir.
Bir diğer konu da ihracatçıya yapılan kur garantisi desteğidir. T.C. Merkez Bankası ihracatçıya dönük ileri vadede kur garantisi vererek sektörün önünü açacaktır ve belirsizlik ortadan kalkacaktır. Yaşadığımız süreçte öne çıkan bütçe ve plan yapamama olumsuzlukları yerini kararlı ve sürdürülebilir girişimler bırakacak, ihracatçılarımızın pazar payları yükselecektir.
Alınan yeni kararların enflasyona olumlu etkisi de muhakkak olacaktır ama hemen bugün olmayabilir. Çünkü tedarik zincirinde geçen süre önemlidir ve en az bir aylık bir süreden sonra fiyatların düşeceği söylenebilir. Artık öğle tatilinde kapıları kapatıp etiket değiştiren marketleri görmeyiz diye düşünüyorum.
Yukarıda bahsettiğim gibi ekonominin eşittiri güvendir. Millet olarak hepimiz güven duyduğumuz bir ekonomi sistemi ile karşılaşacağımız konusunda iyimser bakıyorum. Çünkü bugüne kadar güvensizlikten bahsediyorduk ama bundan sonra önümüzü görebilecek, yatırım ve üretim kararlarını somut olarak hayata geçirebileceğiz.
Ülkemiz için hayırlı olsun.