Ekonomide zor ve enteresan bir yıl yaşadık. Özellikle son bir hafta içinde yaşananlar ekonomi literatürüne girecek türden. Son bir haftada dolar karşısında yaklaşık %50 değer kaybı yaşayan Türk Lirası, Cumhurbaşkanı’nın 20 Aralık 2021 akşamı yaptığı açıklamalardan[1] sonra sadece birkaç saat içerisinde bu kaybı telafi etti. Aşağıdaki grafikte ABD Doları/TL kurunun son bir ay içerisindeki seyri yer almaktadır.
Kurdaki ani düşüşü sağlayan satışların ağırlıklı olarak kamu bankaları tarafından yapıldığına dair yorumlar bulunmaktadır. Kurlarda bu kadar kısa sürede gerçekleşen bir hareket spekülatif kazanç sağlama imkanına da el vermiştir. Diğer taraftan, yüksek kurdan maliyet oluşturanlar (özellikle ticaret erbabı) da ciddi anlamda zarara uğramıştır. Bu nedenle, eğer Cumhurbaşkanı’nın açıklaması öncesinde içerden bilgi öğrenenlerin (“insider trading”) işlemi söz konusuysa (ki bu yönde de çeşitli iddialar bulunmaktadır) bu durum ciddi olarak araştırılmalı ve eleştirilerin önüne geçmek için sonuçlar kamuoyu ile paylaşılmalıdır. 2001 krizinde o dönemin Merkez Bankası başkanının dalgalı kur rejimine geçildiğinin açıklanmasından kısa bir süre önce birikimlerini TL’den dövize çevirdiğinin anlaşılması üzerine ciddi tartışmalar yaşanmıştı. Birilerinin haksız kazanç sağladığına yönelik eleştirilerin ve şüphelerin giderilmesi şeffaflık adına önemlidir.
Cumhurbaşkanı’nın açıklaması sonrasında Türkiye Bankalar Birliği Başkanı ilan edilen kur farkına karşı korumalı TL mevduat hesaplarının nasıl işleyeceğine dair açıklamalarda bulundu.[2] Ertesi gün Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Merkez Bankası yaptığı basın açıklamalarında[3], öngörülen “kur korumalı vadeli TL mevduat”a ilişkin ip uçlarını verdi. Aynı gece yayımlanan Resmi Gazetenin mükerrer sayısında “Türk Lirası Mevduat ve Katılma Hesaplarına Dönüşümün Desteklenmesi Hakkında Tebliğ (Sayı: 2021/14)” (Tebliğ) ile konuya ilişkin idari düzenleme de yapılmış oldu.
Tebliğin amacı, yurt içi yerleşik gerçek kişilerin döviz tevdiat hesaplarının ve döviz cinsinden katılım fonlarının Türk lirası vadeli mevduat ve katılma hesaplarına dönüşmesi halinde mevduat ve katılım fonu sahiplerine sağlanacak desteğe ilişkin usul ve esasları düzenlemek olarak belirtilmiştir. Yurt içi yerleşik gerçek kişi ise yurt dışında işçi, serbest meslek ve müstakil iş sahibi Türk vatandaşları dahil Türkiye'de kanuni yerleşim yeri bulunan gerçek kişiler olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla, uygulamadan yurt dışındaki Türk vatandaşları ile Türkiye’de ikamet eden yerli ve yabancı gerçek kişiler yararlanacaktır. Şirketler, fonlar, vakıflar vb. yeni üründen yararlanamayacaktır.
İkinci olarak, tebliğ kapsamına, 20/12/2021 tarihinde mevcut olan ABD Doları, Euro ve İngiliz Sterli’ni cinsinden döviz tevdiat hesapları ve döviz cinsinden katılım fonu hesapları girmektedir. Dolayısıyla, 20 Aralık 2021 tarihinden sonra açılan döviz hesapları ile belirtilen para birimleri dışındaki döviz hesapları kapsam dışındadır. Diğer taraftan, dönüşümün hangi tarihe kadar yapılacağı konusunda bir belirleme yapılmamıştır. Dolayısıyla tebliğ yürürlükte olduğu sürece veya aksine düzenleme yapılıncaya kadar dönüşüm yapılabilecektir.
Tebliğe göre kur korumalı vadeli TL mevduat hesabının işleyişi şu şekilde olacaktır: Hesap sahibinin talep etmesi halinde, talep gününde TCMB tarafından saat 11’de ilan edilecek dönüşüm kuru üzerinden hesaptaki döviz TL’ye çevrilecek. Bankanın bu işlem sonucunda elde ettiği döviz, dönüşüm kuru üzerinden Merkez Bankası tarafından satın alınacak ve karşılığı TL ilgili bankaya aktarılarak banka tarafından 3 ay, 6 ay veya 1 yıl vadeli Türk lirası mevduat veya katılma hesabı açılacak. Bankanın mevduat hesabına uygulayacağı faiz oranı Merkez Bankası’nca belirlenen bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının altında olamayacak (şu an bu oran %14’tür). Katılma hesaplarına sağlanacak getirinin katılım bankalarının Merkez Bankası ile açık piyasa işlemleri kapsamında yaptıkları bir hafta vadeli repo işlemlerinde oluşan maliyetten düşük olması halinde aradaki farkı katılım bankası tek taraflı olarak karşılayacak.
Vade sonunda ise Türk Lirası mevduat veya katılma hesabı sahibine anapara ile faiz veya kâr payı banka tarafından ödenecek. Eğer vade sonu kuru dönüşüm kurundan yüksek olursa ve kur farkı üzerinden hesaplanan tutar banka tarafından ödenecek faiz veya kâr payından yüksek olursa, kur farkı üzerinden hesaplanan tutardan faiz veya kâr payı düşülerek hesaplanan tutar Merkez Bankası’nca mevduat veya katılma hesabı sahibine ödenmek üzere ilgili bankaya aktarılacak. Türk Lirası mevduat veya katılma hesabından vadeden önce çekim yapılması halinde Merkez Bankası’nca kur farkına ilişkin ödeme yapılmayacaktır.
Bu uygulama kapsamında açılan Türk Lirası mevduat veya katılma hesapları Tebliğde belirtilen destekten bir defaya mahsus olarak faydalanabilecektir.
Tebliğe ilişkin değerlendirmelerimi şu şekilde yapacağım. Öncelikle tebliğin kapsamına sadece gerçek kişilerin alınmış olmasının arkasında, kurlarda “köpüğe” neden olan spekülatif hareketlerin yurt içindeki yerleşikler veya yurt dışındaki Türkler tarafından yapıldığı düşüncesi olduğu izlenimini uyandırmaktadır. (Hep suçlanan dış güçler meğerse içimizdeymiş de haberimiz yokmuş!) Ancak vatandaşın cebinde böyle bir spekülasyon yapacak kadar döviz olmadığını hepimiz biliyoruz. İkinci olarak, 20 Aralık 2021 tarihinde mevcut olan Dolar, Euro ve Sterlin mevduatı kapsama alınmış, bu tarihten sonra açılacak döviz hesapları kapsam dışında tutulmuştur. Bankalardaki halihazırdaki döviz mevduatının TL’ye çevrilmesi açısından düzenleme anlamlı olsa da, yeni döviz talebini artırmamak için kapsam geniş tutulabilirdi. Düzenlemenin arkasında başarıya ulaşılacağı ve vatandaşın döviz talebinin artmayacağı varsayıldığı anlaşılmaktadır. Bu yüzden sadece geçmişteki hesaplar için bu düzenleme yapılmış gibi durmaktadır. Ama tebliğ, bu haliyle yastık altındaki dövizleri ekonomiye kazandırmayacaktır. Bu nedenle, yastık altındaki dövizi çekecek bir düzenleme yapılmalıydı. Aşağıda BDDK verilerine göre 10 Aralık 2021 tarihi itibariyle bankalardaki mevduatın durumu gözükmektedir. Aşağıdaki verilerden görülüceği üzere, bankadaki döviz mevduatının tamamının Dolar, Euro, Sterlin olduğu varsayımıyla, tebliğin hedefine (10 Aralık kurundan) 2,1 milyar TL’lik döviz mevduatı (toplam mevduatın %40’ı) girmektedir.
(Milyon TL) | TL Mevduat | TL Mev. Oranı | Döviz Mevduat (TL değeri) | Döviz Mev. Oranı | TOPLAM | Toplam Mevduattaki Oranı |
Gerçek Kişiler | 1.150.955,98 | 34.5% | 2.187.170,82 | 65.5% | 3.338.126,80 | 61.4% |
a) Vadesiz | 284.237,33 | 23.3% | 933.608,07 | 76.7% | 1.217.845,40 | 22.4% |
b) Vadeli | 866.718,65 | 40.9% | 1.253.562,76 | 59.1% | 2.120.281,40 | 39.0% |
Ticari Kuruluşlar | 589.191,67 | 32.4% | 1.226.502,35 | 67.6% | 1.815.694,02 | 33.4% |
a) Vadesiz | 163.147,16 | 23.0% | 547.278,25 | 77.0% | 710.425,41 | 13.1% |
b) Vadeli | 426.044,50 | 38.5% | 679.224,10 | 61.5% | 1.105.268,61 | 20.3% |
Resmi ve Diğer Kuruluşlar | 204.744,87 | 72.9% | 75.992,94 | 27.1% | 280.737,82 | 5.2% |
a) Vadesiz | 43.828,40 | 62.4% | 26.412,63 | 37.6% | 70.241,03 | 1.3% |
b) Vadeli | 160.916,47 | 76.4% | 49.580,32 | 23.6% | 210.496,79 | 3.9% |
Toplam Mevduat | 1.944.892,52 | 35.8% | 3.489.666,12 | 64.2% | 5.434.558,64 | 100.0% |
Tebliğ, kur korumalı yeni TL hesaplarının 3, 6 ve 12 ay vadeli olarak açılmasına imkan tanımış ama uygulamadan sadece bir kez yararlanılabileceğini düzenlemiştir. Desteğin sadece bir kez verilecek olması, vadeyi uzatmak için örtülü bir teşvik olarak değerlendirilebilir. Ama hepimiz biliyoruz ki Türkiye’de böyle bir ekonomik konjoktürde 3 ay bile çok uzun bir süre. Aşağıda BDDK’nın Ekim 2021 tarihinde açıkladığı verilere göre bankadaki TL ve döviz mevduatının vade yapısı yer almaktadır. Tablodan görüleceği üzere, yurt içinde yerleşik olanların mevduatlarının yaklaşık %94-95’i, yurt dışıda yerleşik olanların %88-89’unun vadesi 3 ayın altındadır. Oluşturulan yeni ürünün bu yapıyı değiştirip değiştirmeyeceğini hep birlikte göreceğiz.
Mevduat vade itibarıyla (milyon TL), dönem:2021/10 | Vadesiz | 0-1 Ay | 1-3 Ay | 3-6 Ay | 6-12 Ay | 1 Yıl Üzeri |
TL Mevduat / Katılım Fonları - Yurt İçi Yerleşik | 23.7% | 19.7% | 49.3% | 3.5% | 1.6% | 2.1% |
a) Gerçek Kişiler | 21.0% | 13.9% | 58.2% | 4.0% | 1.0% | 1.8% |
b) Resmi Kuruluşlar | 38.6% | 18.0% | 37.0% | 4.1% | 1.8% | 0.3% |
c) Ticari ve Diğer Kuruluşlar | 26.5% | 29.7% | 35.9% | 2.6% | 2.5% | 2.8% |
Döviz Tevdiat Hesabı / Katılım Fonları - Yurt İçi Yerleşik | 36.3% | 12.8% | 43.5% | 3.5% | 1.2% | 2.6% |
a) Gerçek Kişiler | 32.9% | 8.7% | 48.6% | 4.2% | 1.7% | 3.8% |
b) Resmi Kuruluşlar | 59.9% | 8.9% | 25.2% | 5.7% | 0.1% | 0.1% |
c) Ticari ve Diğer Kuruluşlar | 40.4% | 18.3% | 37.2% | 2.4% | 0.7% | 1.0% |
Kıymetli Maden Depo Hesapları - Yurt İçi Yerleşik | 81.8% | 3.4% | 8.8% | 1.6% | 3.6% | 0.8% |
a) Gerçek Kişiler | 82.3% | 3.5% | 8.4% | 1.5% | 3.6% | 0.8% |
b) Resmi Kuruluşlar | 14.3% | 0.0% | 85.7% | 0.0% | 0.0% | 0.0% |
c) Ticari ve Diğer Kuruluşlar | 76.2% | 2.5% | 13.9% | 2.7% | 3.3% | 1.4% |
Toplam Mevduat - Yurt İçi Yerleşik | 33.9% | 15.3% | 43.7% | 3.4% | 1.6% | 2.3% |
TL Mevduat / Katılım Fonları - Yurt Dışı Yerleşik | 24.8% | 11.1% | 45.0% | 7.3% | 3.2% | 8.5% |
a) Gerçek Kişiler | 22.8% | 9.5% | 47.3% | 7.6% | 3.5% | 9.4% |
b) Ticari ve Diğer Kuruluşlar | 45.2% | 26.9% | 22.4% | 4.9% | 0.6% | 0.1% |
Döviz Tevdiat Hesabı / Katılım Fonları - Yurt Dışı Yerleşik | 36.5% | 4.1% | 27.3% | 5.4% | 5.8% | 21.0% |
a) Gerçek Kişiler | 30.2% | 3.7% | 29.1% | 6.1% | 6.6% | 24.3% |
b) Ticari ve Diğer Kuruluşlar | 62.8% | 5.3% | 19.8% | 2.2% | 2.7% | 7.2% |
Kıymetli Maden Depo Hesapları - Yurt Dışı Yerleşik | 75.2% | 4.1% | 9.7% | 2.0% | 6.0% | 2.9% |
a) Gerçek Kişiler | 75.8% | 4.2% | 8.8% | 2.0% | 6.2% | 3.0% |
b) Ticari ve Diğer Kuruluşlar | 54.1% | 1.8% | 44.0% | 0.0% | 0.0% | 0.1% |
Toplam Mevduat - Yurt Dışı Yerleşik | 35.1% | 5.3% | 30.2% | 5.7% | 5.4% | 18.4% |
TOPLAM MEVDUAT | 33.9% | 14.7% | 42.9% | 3.5% | 1.8% | 3.2% |
Tebliğde, birden fazla döviz hesabı olanların hesap bazında bu dönüşüm imkânından yararlanıp yararlanmayacağı net değildir. Örneğin bir kişinin Dolar ve Euro cininden hesabı varsa ve sadece Dolar hesabını yeni tip TL vadeli hesaba çevirmek isterse bunun mümkün olup olmayacağı açık değil. Böyle bir imkânın sağlanması gerekir.
Tebliğin açıklanmasıyla birlikte, anaparanın kur farkına karşı korumalı olup olmadığı tartışması da başlamıştır. Açılan yeni hesaplar vade sonuna kadar açık kalırsa, vade sonundaki kurdan dönüşüm sağlanacağından anapara kur değişimine karşı korunmuş olacaktır. Diğer taraftan, hesap vadesinden önce kapatılırsa öngörülen destek sağlanmayacağından anapara kur riskine karşı korunmasız kalındığı gibi faizden de mahrum kalınacaktır. Dolayısıyla, sisteme geçenlerin vade sonunu beklemeleri gerekecek. Bu durum, mevduat sahiplerinin vade boyunca paraları üzerindeki tasarruf esnekliğini kaybetmeleri anlamına gelmektedir.
Konuyu makroekonomik olarak değerlendirecek olursak, oluşturulan yeni ürün vasıtasıyla Merkez Bankası dövizden TL mevduata dönüşecek miktar kadar yabancı parayı uhdesine almış olacak. Bunun sonucunda, Merkez Bankası’nın döviz rezervleri artacak. Ayrıca vade sonunda dönüşüm kuru üzerinden mudilere TL cinsinden ödeme yapılacağından döviz çıkışı olmayacak. Dolayısıyla, bu işlem nedeniyle döviz rezervi azalmayacak. Kurgulanan yapının başarısı aslında burada yatmaktadır. Ancak etki düzeyi döviz mevduatından TL’ye dönüşecek mevduatın tutarına bağlı. Bu da vatandaşların kurulan sisteme güven duymasıyla doğrudan orantılı. Dolayısıyla, işin temelinde her zaman olduğu gibi “güven” yatmaktadır. Açıklanan bu yeni ürünle birlikte ekonomi yönetimine şimdilik en azından 3 aylık bir kredi açılmış olup TL üzerindeki son dönemde yaratılan baskıyı azaltmak için zaman kazanılmış oldu.
Yeni ürüne olan talebin artması için kurun çok artmaması da gerekir. Zira mevduat sahibi kurda artış olmazsa ve döviz cinsinden faiz de düşükse en az %14 oranında TL faizine yönelebilir. (Enflasyonu şimdilik denklemden çıkarıyorum.) Dolayısıyla, sistemin başarısı için kurdaki artışın bu oranın üstüne çıkmaması gerekir ki; bu da örtülü bir sabit kur sistemine geçildiği şeklinde yorumlanabilir. (Yönetilen) sabit kur sisteminin başarısı Merkez Bankası’nın döviz rezervine bağlıdır. Her ne kadar Merkez Bankasının net rezervleri eksi olsa da, son dönemde körfez ülkeleriyle yapılan swap anlaşmalarıyla sağlanan dövizlerin bu politikayı sürdürmede kullanılacağı anlaşılmaktadır.
Bu arada, mevduat faizlerine uygulanan stopaj oranları da önemlidir. TL mevduatlarda stopaj oranı 6 ay vadeye kadar %5, 6-12 ay için %3, 1 yıl üzeri %0 olarak uygulanırken döviz mevduatlarında 1 yıla kadar vade için %20, 1 yıl üzeri vade için %18 olarak uygulanmaktadır. Yapılan açıklamada TL faizini aşan kur farkı ödemesinden stopaj yapılmayacağı belirtilmiştir. Bunun için bir düzenleme henüz yapılmamış olup konuya ilişkin Cumhurbaşkanı kararının yayınlanmasını beklemek gerekir.
Diğer taraftan sistemin riskleri de bulunmaktadır. Her şeyden önce bu yapı örtülü olarak TL’nin dövize “çıpalanması” anlamına gelmektedir. Her ne kadar işlemler TL cinsinden yapılacak olsa da vade günündeki ödeme döviz kuru dikkate alınarak yapılacağından TL zımnen dövize çıpalanmıştır. Bu anlamda mevduat sahiplerine bir çeşit türev ürün sunulmaktadır. Söz konusu türev ürünle, mevduat sahipleri ücretsiz olarak kur riskini hedge etmektedir. Daha doğrusu “hedge” maliyetini Merkez Bankası üstlenmektedir.
Vade tarihinde, ödemelerin vade gününde ilan edilecek döviz kuru üzerinden yapılacak olması ve kur farkı ile mevduatın TL cinsinden ödenecek faizi arasındaki farkın Merkez Bankası tarafından yapılacak olması vade gününde kur üzerinde (spekülatif) baskı yapabilir. (Vade sonundaki dönüşümde kullanılacak olan ve TCMB tarafından ilan edilen kurların serbest piyasada oluşan kurlardan çok farklı olma ihtimalini düşünmek bile istemiyorum.) Aradaki farkı Merkez Bankası para basarak ödeyeceğinden kur farkı-faiz makası açıldıkça enflasyonist baskı da artacaktır.
Bu sistemde bankalar üzerinde büyük bir risk gözükmemektedir. Hatta dövizli mevduat (bankanın yükümlülüğü) azalacağından bankaların kur riski azalacaktır. Nitekim, açıklanan yeni TL mevduat ürününü bankacılık sektörünün desteklediği (?) gözlemlenmektedir. Diğer taraftan kur artışı ve döviz cinsinden faiz, TL faizinin altında kalırsa bankalar daha fazla faiz ödemiş olacaktır. Bu durumda, bu yeni TL mevduatı bağlamında kurun düşük kalmasına bankalar çok da gönüllü olmayabilir. Burada, Merkez Bankası ile bankalar arasında çıkar çatışması bulunmaktadır.
Sistemin başarısı enflasyonun gidişatına da bağlıdır. Zira mevduat sahiplerinin vade sonunda elde edeceği getiri enflasyonun altında kaldıkça ürüne olan talep azalacaktır. Talep az olursa da piyasaların ürüne açtığı kredinin olumlu etkisi tersine döner. Dolayısıyla, enflasyonun kısa sürede azalışa geçmesi, en azından artış ivmesini azaltması gerekmektedir. Döviz kurları bir anda düştü diye enflasyonun düşüşe geçmesini beklemek fazla iyimserlik olur. Zira ekonomi biliminde “enflasyonist atalet” diye bir olgu vardır. Çıkan enflasyon öyle kolay kolay düşmez. Ayrıca, son düşüşe rağmen kurların 3 ay öncesine göre hala %50 oranında yüksek seviyelerde seyrettiğini akılda tutmak gerekir.
1967’de ilk kez uygulanan ve 70’li yıllarda genelleşen dövize çevrilebilir mevduat hesaplarının yarattığı enflasyon ve o dönem Hazine üzerinde bıraktığı yük dikkate alınırsa, uygulanacak sisteme şüpheyle yaklaşanların eleştirilerini anlayışla karşılamak gerekir. Nitekim merhum Turgut Özal’ın bu hesaplar için sarf ettiği “İnşallah gençlerimiz bundan ders alır. Bir daha böyle hesapsız kitapsız hatalar yaparak, gelecek nesilleri zor taşınan yük altına sokmaz. 84-89 arasında bu ödemeleri yapmasaydık aile başına herkese 1 milyon TL para ödeyebilirdik. 9 bin ilave okul, 900 orta boy fabrika, 500 hastane ve 4 bin km otoyol daha yapardık. 100 bin insan iş sahibi olabilirdi. İşte geçmişin hatalarının bir topluma ne kadara mal olduğunun basit bir bilançosu budur.” cümleleri hala akıllardadır.
Ben tüm risklerine rağmen, döviz kurlarındaki hızlı yükselişi kesmesi açısından açıklanan önlemi önemli buluyorum. Ancak piyasaların açtığı olumlu kredinin sadece geçici bir süre için verildiğini, kurlarda artışa yol açan olan kök nedenlere eğilip gerçek sorunlar düzeltilmedikçe bu son kurşunun da heba olacağını akılda tutmak gerekir. Faiz ödememek için çıkılan yolda dövize endeksli faiz ödemek durumunda kalınması da talihsiz bir ironi olsa gerek…
Sözün özü: Başkasının parasıyla bahis oynanmaz.
[1] https://www.tccb.gov.tr/haberler/410/134047/-demokrasi-kalkinma-guvenlik-ve-diplomaside-hak-ettigi-yere-getirdigimiz-turkiye-yi-ekonomide-de-ayni-basariya-ulastirmakta-kararliyiz-
[2] https://www.youtube.com/watch?v=U3Vj8H_zSo0
[3] https://www.hmb.gov.tr/haberler/basin-aciklamasi-i-21-12-2021
https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/TR/TCMB+TR/Main+Menu/Duyurular/Basin/2021/DUY2021-62