Finansal baskılama ortamından kaçan yatırımcının hisse senedine yönelmesiyle yaşanan kur-enflasyon- borsa kardeşliği cuma günü borsa ve Türk lirasına gelen sert satışla bozuldu.
MSCI Türkiye bir günde yüzde 13 değer kaybederek Aralık başından beri kazandırdığını fazlasıyla geri verdi. Son üç ayda yüzde 18, sene başından beri %36 dolar bazında kayıpla açık ara dünyanın en kötü borsasıyız. Cuma günkü satış dalgası vadeli piyasada kaldıraçlı alım yapan oyuncuları pozisyon kapatmaya zorlayan asılsız spekülasyonlar yüzünden gerçekleşti. Ekonomi yetkilileri finansal serbestiyetten geri dönülmeyeceği konusunda gerekli açıklamaları yaptılar. Pazartesi günü muhtemelen kayıpların bir kısmı geri alınacak.
Ancak yaşanan gelişmelerde uygulanan yanlış ekonomi politikaların etkisini göz ardı edemeyiz. Merkez Bankası’nın enflasyondaki yükselişe rağmen faiz indirmeye devam etmesi sonucunda Türk lirası aybaşından beri yüzde 32 kayıpla açık ara en kötü gelişmekte olan ülke parası konumunda.
Asgari ücrete yapılan manşet enflasyonun iki buçuk katı zam ile Türkiye kur-enflasyon-ücret sarmalına girdi. Günlük kur artışının yüzde 2’yi, aylık enflasyonun yüzde 5’i geçeceği bir ortamda nominal olarak yüksek bir ücret artışı yapılması maalesef sorunu çözmüyor.
Yüksek enflasyon ve finansal baskılamanın devam ettiği bir ortamda hane halkı ve şirketler kesimi kaçınılmaz olarak döviz varlıklara ve Türk lirası kredilere yönelecek.
Dış dengeyi düzeltmek adına uygulanan politikalar yüksek enflasyon ve finansal istikrarsızlık riskleriyle iç dengeyi bozmaya başladı. Son 20 yılda gelir ve servet artışı olarak elde ettiğimiz kazanımları kaybediyoruz. Kötü gidişatı tersine çevirmek için yapılması gerekenleri TÜSİAD bir cümle ile özetliyor: “Genel kabul görmüş iktisat bilimi kurallarına hızla dönülmeli.”
Gelelim geçtiğimiz haftalarda tartıştığımız konuya. Yüksek enflasyon ortamında hisse senetleri yeterli koruma sağlar mı? Hisse senetlerinin Türk Lirası mevduattan daha iyi getiri sağlamasını bekliyoruz. Ancak Cuma günü yaşanan acı deneyim oynakılığın yüksek olacağını gösteriyor. Merkez Bankası’nın politika faizini yüzde 14’te tuttuğu bir senaryoda, Türk lirası mevduatın reel getirisi 2022 yılında eksi yüzde 15 civarına gerileyecek. Tasarruf sahibi bundan kaçmak için dövize ve hisse, gayrimenkul gibi reel varlıklara yönelecek. Dolayısıyla kur, enflasyon, borsa kardeşliği nominal olarak devam edecek.
Gelelim asıl zor soruya. Hisse senedi yüksek enflasyon ortamında döviz bazında ve reel olarak getiri sağlar mı? Cevabı koşullara bağlı olarak değişiyor. ABD, Avrupa ve Güney Amerika örnekleri iki temel mesaj veriyor:
- Yüksek enflasyon döneminde oynaklık çok artıyor.
- (ii) Yüksek enflasyona sebep olan neden ortadan kalkmazsa hisse senetleri dolar bazında getiri sağlayamıyor. Dolayısıyla borsanın reel veya döviz cinsi kazandırması Ankara'nın mevcut yanlış politikalardan ne zaman ve ne hızla geri döneceğine bağlı olarak belirlenecek.