Kullanmadığın maden fakirleştirir

Şeref OĞUZ ÖNERİ - YORUM

Türkiye için “fakir maden zengini” ülke denir. Bu, katılmadığım bir görüştür. Sorun, madenleri kullanmadaki becerimizdedir. Çevre gerekçesiyle madenlerin işlenmesini engellemek, ülkeye verilecek en büyük zarardır. Zira bu tutum bizi; “zengin toprakların fakir bekçileri” yapar.

İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi’nde 3’üncü sektör akademisyen öğrenci buluşmalarındayız. Dekan Mustafa Kumral, İTÜ’nün bu yeraltı zenginliğini ülke ekonomisine katma yönündeki bilimsel çabalarını anlatıyor. Toplantı zaten, efsane hoca İhsan Ketin salonundaydı.

YEREL HALK ÇEVRE DENETÇİSİ

Temel sorun şudur; madencilerin iletişim kazalarıyla toplumla ayrışmaları, yeraltı zenginliğimizi faydaya çevirmede, bariyer oluşturdu. Çevre duyarlılığının eksik olduğu zamanlarda üst üste yapılan hatalar bugün, nerede bir maden varsa, orada ya gösteri, direniş ya da çatışma meydana getiriyor.

Hâlbuki maden bölgesindeki halk ikna edilse, hatta çevre denetimi bizzat onlara yaptırılsa, böylesi olaylar meydana gelmeyecek, madenlerimizi gönül rahatlığı ve toplumsal barış içinde çıkarabileceğiz. İTÜ’deki buluşmaların bir önemi; madenci öğrencilerin, bu çağdaş bilinçle eğitilme gayreti olmasıdır.

İKİ SORU İKİ CEVAP / Stratejiye dair…

Maden, çevreye düşman mıdır?

Asla… Misal Yunanistan’ın Taşoz adasında, orman, maden, zeytin ve turizm; 200 metrelik mesafededir. İşin denetimini bizzat çevreci STK’lar yapmaktadır. Kamu, özel, STK işbirliğiyle Taşoz adası, 500 milyon euro madenden, 500 milyon euro da “marble beach” turizminden kazanıyor.

Bizde neden çevreciler karşı?

Madencilerin iletişim özründen ve bir kısım çıkarcılardan dolayı… Misal Karadeniz’de bir zamanlar her köyde ortalama 4 kişinin cebinde HES lisansı vardı. Biri ihaleyi kazanınca diğer 3’ü, “çevre aktivisti” kesilirdi. Madencilere asalak olmuş, yabancıların desteklediği profesyonel aktivistler var.

not/DİLİ YEŞİL ELİ KARBON KARASI SAHTE ÇEVRECİLER

Biri çıkıp dese ki “maden çıkaracağım ama çevreyi de batıracağım”, buna izin verir miydiniz? Asla… Rahmetli babam milli eğitim müdürü iken lise inşaatında 6 ağacı kesmek zorunda kalmıştı ve o sıra yönettiğim gazetede kendi babamı topa tutmuştum. Eğitim Bakanı Avni Akyol, bizi barıştırmıştı.

Aslında bu çatışmanın taraflarının her ikisinin de haklı ve haksız yönleri var. Çevreciler haklı, zira kötü örnekler önümüzde, madende toprak kayması, insanlarımızın ölümü, çevre kirletilmesi… Haksız yönleri de çevreyi savunuyorum diye madencilerle işbirliğini reddetmeleri… TEMA buna örnektir.

Madenciler haklı, zira ülkenin saf değerini ekonomiye katmak zorundayız. Etrafımızı kuşatan her şeyde maden vardır ve biri bunları çıkarmak zorunda. Madensiz ekonomi, düşünülemez bile… Ancak madenciler haksız zira içlerindeki çürükleri ayıklamıyor, siyasetin gölgesinde doğayı mahvedenler var.

Yapılması gereken, çevreye gönülden destek verenler ile madenleri çevre duyarlılığıyla çıkaranları aynı platformda buluşturmak… Bu ise ancak, akıl ve vicdan işbirliğiyle mümkün… Akıllı çevreci, vicdanlı madenci ittifakıyla, zengin toprakların fakir bekçileri olma kaderine karşı durabiliriz.

Son sözüm; olup biteni seyreden ve oy devşirmekten başka amacı olmayan vizyonsuz, ahlaksız siyasetçiler ile kirli bürokratlara… Madenlerimiz ve çevre üzerinden çıkar sağlamaya son verin…

Tüm yazılarını göster