Krizlerde bile uzlaşmak nasıl mümkün olabiliyor?

Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ

Bazen en sert kriz dönemlerinde bile sosyal ilişkiler gerilmeyebiliyor ve uzlaşma mantığı çatışma mantığına hâkim olabiliyor. Neden? Kurumsal ve ideolojik açıklamalardan önce tarihi arka planı ihmal edilmiş de olsa bir tercihler mantığından bahsederek uzlaşmanın mekaniğini kurabiliriz. Biraz geriye gidelim ve bugüne tarihten bakalım. Feodalizm son derece zengin bir sosyolojik içeriğe sahip olup aynı zamanda stilize edilmiş modeller kurmaya da çok katkın bir tarihi dönemdir. Önerdiği üretim ilişkilerinin nitelenmesi kliometrik iktisadi tarihten Machiavelli öncesi siyasi düşünceye, demokrasinin aristokratik yorumlanışından modern kapitalizmin bugününe pek çok konuda açık ve basit yaklaşımlar geliştirmeye imkân tanır. Feodalite olmadan Batı ve Batı olmadan geri kalan hiçbir şey anlaşılamaz.

Feodalite nedir? Çok şeydir ama biz tek bir meseleye odaklanalım. Feodalite rasyonel aktörler olan lort ve serf arasında yapılan nispeten özgür ve optimal kontratlara dayalı bir mülkiyet ve üretim sistemidir. Burada optimal kelimesi önemlidir. Gerçi pek çok araştırmacı optimal kontrat terimini açıkça kullanmıyor ama yazarların söylediklerinin özü hem feodal sahnedeki aktörlerin rasyonel oldukları hem de rasyonel aktörlerin amaçlı davranışlarının sonucu olarak ortaya optimal bir dengenin şeklinde anlaşılabilir. Nitekim feodal rantın ve manor örgütlenmesinin geçirdiği değişiklikler de, her zaman optimal bir dengeye götürmese dahi, dışsal şoklara verilen rasyonel ve optimaliteyi restore etmeye yönelik cevapların sonucudur.

Optimalite bir yana, feodalizmin karşılıklılık ilkesine dayandığı ve en azından hukuki doktrinde kontrata dayalı bir nitelik taşıdığı görüşü klasikleşmiş Paul Vinogradoff’da da mevcut. Vinogradoff feodal kontratlarda bir anayasa nüvesi dahi görüyor ve anlattığı feodal karakterler hukuki ve geleneksel, ama hiyerarşik, kısıtlara bağlı olarak karşılıklı alış verişte bulunan –adeta “hediye” alış verişi yapan- bir aktör tipini çağrıştırıyor. Batı Avrupalı serf, yükümlülüklerinin cinsini ve boyutunu belirleyen ve lordun izni olmadan değiştiremeyeceği bir kontrata bağlı olarak doğmakla beraber, aslında malikâne gelenekleri uyarınca kontratın terimlerinin lort tarafından keyfi biçimde değiştirilmesine karşı da genellikle korunmuş oluyordu.

Önce oyun teorisinde bir “folk teoremine” ve onun geçerli olamayabileceği bir duruma göz atarak bu tespitten sınıf mücadelesine dair bir sonuç çıkartmayı deneyeceğim. Feodalizmde tam bir sınıf mücadelesi ne zaman mümkündür? Açıktır ki tam sınıf mücadelesi ancak serf ve lort karşılıklı olarak (saldır, savun) stratejilerini benimsiyorsa vardır. Lort kaleyi savunuyorsa, serf saldırsa da tüketse de (saldırmasa da) aynı faydayı elde ederken, lort da serf ne yaparsa yapsın aynı faydayı elde edecektir. Fakat lort kaleyi savunmazsa durum değişiyor: serf saldırmazsa (tüketirse) lort savunma harcamalarından kurtulacağı için daha büyük bir fayda elde edecek, buna karşın serf savunmasız kaleye saldıracak olursa ilk dönemde lort yine daha yüksek fayda elde edecek fakat serf sıfır tüketime razı olacaktır. Buna karşın ikinci oyunda hamle üstünlüğü artık kaleyi alan ve lort olan serfe geçiyor. Oyun dinamik bir oyun olacağı için bir ıskonto faktörü gerekiyor ve lort ve serf aynı zaman tercihine sahipse tek bir ortak faktörden bahsedilebilir. Buna karşın farklı zaman tercihleri varsa iki ıskonto oranından bahsedilecektir.

Feodal oyunun altta yatan ilk dönem oyunun sürekli tekrar edildiği bir tekrarlı oyun olduğu söylenemez. Buradaki oyunda iki oyuncu ve iki olasılığa bağlı durum olduğu için bu oyun iki oyunculu ve iki durumlu bir stokastik oyundur. “Folk teoreminin” geçerli olduğu oyunlarda sınıf mücadelesi bir alt-oyun mükemmel dengeyse dengenin etrafındaki komşuluk içerisindeki her nokta bir dengedir: sınıf mücadelesi lokal olarak süreklidir. Yukarıdaki teorem yüksek ıskonto değerleri için sınıf mücadelesinin denge olduğunu gösteriyor: “folk teoremi” geçerliyse tüm bireysel açıdan rasyonel ve sosyal açıdan yapılabilir sonuçlar kümesi sınıf mücadelesi dengelerini verecektir. Buna karşın dengenin tek olduğu durumlarda sınıf mücadelesi –yüksek ıskonto oranları için- denge olabildiği gibi, sınıf mücadelesinin olmadığı durum da –düşük ıskonto oranları için- tek denge olacaktır. Açıktır ki sıfır ıskonto oranıyla sınıf mücadelesi olmaz ve yine açıktır ki sınıf mücadelesinin olmadığı denge sınıf mücadelesinin olduğu dengeyi Pareto anlamında domine eder. Bu sonucun varsayımlara ne kadar duyarlı olduğu konusu önemlidir. Önemlidir çünkü çok özel bir oyun önererek bu örnekten feodal sınıf mücadelesinin her zaman var olmayabileceği sonucunu çıkarmak için sonucun söz konusu oyunun değiştirilmesine ne kadar hassas olduğunu da görmek gerekiyor.

Denge monotonik değildir çünkü yüksek ıskonto değerlerindeki (tek) sınıf mücadelesi dengesi ve düşük ıskonto değerlerindeki (tek) sınıf mücadelesi olmayan denge arasında bir üst küme olma ilişkisi bulunamaz. “Folk teoreminin” geçerli olduğu oyunlarda yüksek ıskonto faktörüyle elde edilen sürekli dengeler kümesi düşük ıskonto faktörüyle elde edilen sürekli dengeler kümesinin bir üst kümesi olacaktır. Fakat pek çok matematiksel örnekte böyle olmayabiliyor.

Batı tarihinde de böyle mi oldu? Düşük ıskonto oranları –yani gelecek kuşaklara diğerkâm (altrüist) biçimde yaklaşmak veya “sabırsız olmamak”- ve ıskonto oranında-zaman tercihinde oluşan küçük değişikliklere hassas olmayan bir fayda fonksiyonuna-tercihlere sahip olmak sınıf mücadelesini yumuşatıyor. Serflerin nasıl olup da bu kadar uyumlu tercihlere sahip hale geldikleri apayrı bir konudur. İsyanlar vardır ama feodal döneme damga vuran serf isyanları değildir. 

Sınıf mücadelesi zamanla yumuşadı da acaba diğer mücadelelerde uzlaşma nasıl mümkün olacak? Aynı dili konuşmayanlar konsensüse nasıl ulaşacak? Referansları taban tabana ters insanlar veya gruplar nasıl uzlaşabilir? Bir “folk theorem” var mı? Bu daha zor bir mesele.

Tüm yazılarını göster