Tüm varlık sınıfl arında süregelen kaos, kibarca belirsizlik veya teknik olarak volatilite de diyebiliriz, kendisini elbette kripto piyasasında da gösteriyor. Kısa vadede gündemde 12 Nisan’da gerçekleşmesi planlanan Ethereum güncellenmesi var. Basit olarak açıklamak gerekirse bu güncelleme ağın çalışması için sisteme “stake edilen/bağlanan” Ethereum’ların serbestçe hareket etmesine olanak tanıyacak. Kripto piyasasını yakından izleyenler zaten Lido gibi uygulamalar üzerinden bağladıkları Ethereumlarını dolaylı yoldan alıp satabiliyordu. Bu güncelleme ile beraber doğrudan ve herkes Ethereum’larını istediği zaman bağlı olmaktan çıkartabilecek. Ancak bu gelişme SEC (Amerikan SPK’sı) açısından Ethereum’un bir menkul kıymet olduğunun ispatı anlamına da gelebilir.
İşte bu noktada en önemli gelişme Ripple davası olacak. 2020 yılında SEC şirkete ve yetkililerine Ripple koinlerini menkul kıymet olarak kaydettirmeden piyasada sattıkları iddiası ile dava açtı. 2022 sonunda yaşanan skandallarla beraber yargının krpito aleyhinde oluşan olumsuz hava ve aşırı temkinlilik nedeni ile kararını SEC’nin görüşlerine paralel vereceğini savunanlar büyük çoğunluğu oluşturuyor. Öte yandan yine bir kamu otoritesi olan CFTC Ethereum dahil pek çok koinin bir mentkul kıymet olmadığını ve emtia olarak kendi yetkisi dahilinde olduğunu savunuyor. Yani mevzuata hakim, hatta mevzuatın kendisini oluşturan 2 kurum, çalıştırdıklar yüzlerce avukat ve piyasaya hakim elemana rağmen kripto varlıkların tanımı üzerinde uzlaşamıyor. Bu durumda yargının SEC lehine net bir karar vermesi bence zor. Ancak elbette bunu her hangi bir yasayı baz alarak söyleyecek yetkinliğe sahip değilim. Ripple davasının neticesi hem kriptolar hem de diğer ülke regülasyonları açısından çok kritik olacak. Bu nedenle Ripple lehine bir karar çok sert bir yükselişi de tetikleyebilir. Özellikle de Ripple’ın yıllardır hiç bir ralliye iştirak edemediğini düşünürsek.
Teknik tarafta bunlar olup biterken Bitoin de bankacılık krizi sırasında kendisini konumlandırmay çalışıyor. Yenilmeye doymayan pehlivanlar bir kez daha Fed’in sisteme sağladığı likiditeyi “para basmak” olarak değerlendirirken Bitcoin’in asıl kuvvetli özelliği olan karşı taraf riski taşımamasını atlıyor. Bitcoin veya altını bankacılık istemi veya mevduat ürünü ile karşılaştırmak elmalarla armutları ve hatta kabakları karşılaştırmak gibi olur. Ancak karşı taraf riski ortaya çıktığında Tanrının bize bahşettiği Altın ve insanların yarattığı Bitcoin bu riski taşımayan ürünler olarak öne çıkıyor. Mevduat sahibi Amerikalıların Bitcoin’e geçtiğini sanmıyorum. Volatilite ve getiri açısından bu ikisi aynı yatırımcı kitlesine hitap etmiyor. Ancak sisteme karşı bir koruma mekanizması isteyenler açısından Bitcoin’in öne çıkması şaşırtıcı değil. Daha önemlisi enfl asyon sınavından başarılı bir şekilde çıkamayan Bitcoin’in kendisini finansal sistem içinde hangi özelliği ile konumlandırabileceği tartışmasına bir son verme potansiyeli nedeni ile bu performansını önemsiyorum. Elbette regülasyonlar netleşmeden kriptoların sakin sularda seyretmesi beklenemez. Ancak 2023 yılı bu konuda verimli bir yıl olacağa benziyor.