Teknolojinin en etkili dönüştürücü güç olduğu bir dünyada yaşandı kripto para çılgınlığı. Ve kısa yoldan zengin olduklarını sananların rüyaları birkaç gün içinde kabusa dönüştü. Rakamlar sürekli değişiyor ama kriptoya umut bağlayanların trilyon dolarlarla ölçülen bir kayıp yaşadığı anlaşılıyor. Bir hesaba göre kripto paraların toplam piyasa büyüklüğü 3 trilyon dolardan 700 milyar dolara kadar düşmüş durumda.
Kriptopara furyasının aslında bir Ponzi Oyunu (Saadet Zinciri) olduğunu iddia eden ünlü ekonomist Paul Krugman, New York Times’daki yazısında ilginç bir karşılaştırma yapmış. Şu anda ABD ekonomisinin baş sorunu hale gelen enflasyonun halkın satınalma gücünü %50 oranında düşürmesi için 8 yıl bu düzeyde kalması gerektiğini hesaplayan Krugman, kriptoparaların %50 değer kaybetmesi için 2 haftanın yettiğini belirtiyor.
Sıkça uğradığım kafede çalışan, arada ahbaplık ettiğim genç arkadaşlar kriptopara umudunun ilk yayılmaya başladığı günlerde bana danıştılar ama düş kırıklığına uğradılar çünkü “Bu iş beni aşar çocuklar, aklı eren birini bulursanız ona sorun” demekle yetindim ben. Bugün biri sorsa gene aynı cevabı veririm. Gençlerin Elon Musk ile ilgili sorularına da aynı cevabı veriyorum hep, ”Dahi mi, yoksa sürekli kendinden söz ettirmek için her şeyi göze almış olan bir kaçık mı, karar veremedim” diyorum.
Doğrusunu bilen var mı?
Şu anda yaşanmakta olan ve patenti tamamen kendi büyüklerimize ait ekonomik kriz nedeniyle dünyanın ilgisini çeken Türkiye’de kripto para konusunda da mutlaka parlak fikirleri olan birileri vardır diye düşünüyorum. Şu ana kadar yaşananlara bakarak, izlenen politikaların enflasyonu şahlandırdığı ve Türk lirasını pula çevirdiği ortamda döviz dışında seçenek arayan küçük yatırımcının kripto paralara yönelmiş olduğunu da düşünebiliriz. Türkiye’de kripto paraya öncelikle kimlerin yöneldiğini gösteren bir araştırma yapıldı mı bilmiyorum.
ABD’de kimler kriptoya yöneldi?
ABD’de böyle bir araştırma yapılmış, Financial Times gazetesinde yayınlanan haberde ABD’de kripto paraya yatırım yapanların profiliyle ilgili ilginç verilere yer verilmişti geçenlerde. Bu verilere göre ABD’de yaşayan Asya kökenlilerin %23’ünün, Hispanik kökenlilerin %21’inin, Siyahların %18’inin ve Beyazların yalnızca %13’ünün kriptolara yatırım yaptığı anlaşılıyor. Erkekler arasında 18-29 yaş grubunda olanların %43’ünün, 30-49 yaş grubunda olanların %30’unun, 50 yaşın üzerindeki grubun ise yalnızca %7’sinin kripto paraya yöneldiği anlaşılıyor. Kadınlarda ise bu oranlar %19, %13 ve %4. Yıllık geliri 50 bin doların üstünde olan beyaz Amerikalıların yalnızca %15’i kriptoya yatırım yapmış, aynı gelir düzeyindeki siyahlarda ise bu oran %25’e çıkıyor. Kriptoya yatırım yapmış olanların birçoğu ev almaya yetecek kadar paraları olmadığı için kriptoya yatırım yaptıklarını beyan ediyor.
Bu veriler kripto paraya ilgi gösterenlerin çoğunluğunun finans dünyasında köşebaşlarını tutmuş olan büyük para sahiplerinin değil, kriptonun yarattığı yeni fırsatı kullanmak isteyen kişilerin oluşturduğunu düşündürüyor. Şimdi yaşanan çöküş nedeniyle en büyük düş kırıklığını da onlar yaşayacak her halde.
Eşitsizlik üreten sistemi delme çabası
Küreselleşme sürecinin öncelikle Çin ve Hindistan gibi Asya ülkelerinde sanayileşmeyi ve ekonomik gelişmeyi tetikleyerek bu ülkelerin gelişmesine büyük katkı yaptığı bir gerçek. ABD’de ve Avrupa ülkelerinde ise küresel şirketleri ve finans sistemini hızla büyüten bu sürecin diğer yandan eşitsizliği artırdığı, orta sınıfların ve emekçi kesimin refah düzeyini tehdit etmeye başladığını görüyoruz. 2007-2008 krizinin önleniş biçimi de bu eğilimleri güçlendirdi, finans sistemi kurtarıldı ama eşitsizliğin artması önlenemedi. 2020’den itibaren pandeminin etkilerini hafifletmek için yeniden muazzam bir parasal genişlemeye gidilmesi trilyonlarca doların ortaya saçılması da kripto paraların yükselmesine ortam hazırladı.
Şimdi başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerde enlasyondaki tırmanışın parasal sıkılaştırmayı zorunlu hale getirdiği ortamda kripto paraların geleceğinin nasıl belirleneceğini ve devletlerin bu süreçte nasıl bir tavır sergileyeceğini göreceğiz.