Sadece Türkiye değil, tüm dünya basını Türkiye’deki 14 Mayıs seçimlerini izliyor. Çekişmeli geçen bu seçimler Türkiye ekonomisini yeniden inşa etme açısından bir umut ışığı. Ülkemizden adeta kaçarcasına giden yabancı yatırımcı nezdinde Türkiye kredibilitesini geri kazanabilecek mi?
Kim kazanırsa kazansın para politikasında kalıcı bir iyileşme belirtisi görülmedikçe yabancılar mesafeli olacaktır. Muhalefetin kazanması halinde yabancı para akışı olacağı beklentisi çok kısa bir süre piyasaları domine etse de hemen ertesinde gerçeklere dönüş noktasına gelinecektir.
Yabancı için kimin olduğunun önemi yok; yabancı yatırımcılar kimin iktidara geleceğinden çok para politikalarında güçlü adımları kimin atacağına bakıyor. “Bağımsız kurum”ların çalıştığı bir sistem yabancının geri dönüşü için bilet aldığı bir adım olacaktır.
Enflasyon için inandırıcı bir çaba; yabancının asıl beklentisi enflasyon için inandırıcı bir çabanın olması gerektiği. Bunun ise yerel seçimlerin yapılacağı 2024 Nisan’ına kadar olmasını beklemiyoruz.
Faiz, döviz kur yakınsayacak; bundan sonra ne mi olacak? Faiz, döviz ve kur yakınsayacak. Nasıl mı? Faiz şimdi %8,5, dolar 19,51 TL ve TÜFE %43,68 ya… Olacakları söyleyeyim. Enflasyon yerinde sayarken dolar ve faiz TÜFE’ye doğru yakınsayacak.
İKİ SORU İKİ CEVAP
Kur tutulması nedir?
Kurun tutulması, bir ülkenin para birimi değerinin istenilen seviyede tutulması amacıyla müdahaleler yapılmasıdır. Bu müdahaleler, genellikle merkez bankaları tarafından gerçekleştirilir. Kurun tutulması için genellikle merkez bankaları, piyasada yeterli miktarda döviz alarak veya satarak müdahale ederler. Ancak, kurun tutulması bazı durumlarda sürdürülebilir olmayabilir ve bu nedenle riskli bir strateji olarak görülebilir.
Kur serbestliği nedir?
Kur serbestliği, bir ülkenin para birimi değerinin tamamen piyasa koşullarına göre belirlendiği bir para politikası yaklaşımıdır.
NOT
YOL TÜMSEKLERLE DOLU
Seçim sonrası alınacak yol tümseklerle dolu. KKM’ye park eden 102 milyar dolar ise en büyük riski oluşturuyor. Bütçeye binecek olan yük sıkıntıları da beraberinde getirecek. Kim gelirse gelsin KKM’yi sonlandırma yolunda adım atması gerekecek. Zira bu enstrüman, sürgit kullanılası değil.
Liramızı istikrara kavuşturduğumuzda, beklenti yönetimini yapmaya başladığımızda bir farklılaşma gerçekleşecek. İhracatçı rekabetçi kur isterken, enflasyon ise daha değerli lira peşinde… Bu iki çelişki içinde kura dair optimizasyon arayışı kaçınılmaz olacak.
Bu süreçte oluşacak maliyeti ise hep birlikte ödeyeceğimiz kesin. Seçim ekonomisiyle ortaya çıkan ilave bütçe yükü 1 trilyon lirayı aşıverdi. Bu da değil ek bütçe, neredeyse bir Türkiye bütçesi demek. Cari açık bir yandan bütçe açığı bir yandan, yeni iktidarın acilen el atması gereken hayati sorunlar…
Peki, 2024 baharındaki yerel seçim varken, ekonominin üzerindeki seçim gölgesi kalkacak mı? Ne gezer… Enflasyonla mücadele edilemeyecek, kaynak sıkıntısı sürecek ve arabayı soktuğumuz taşlıtarla yolunda lastikleri patlatmakla kalmadık, jant üzerinde ilerleyebiliyoruz. Üstelik yol; tümsekli…