Koray KAYA
Kredi almak isteyenlerin karşılaştığı en önemli sorunlardan biri kredibilitedir. Peki kredibilite nedir ve nasıl hesaplanır? Kredi veren kurumlar açısından kredibilite, kredi verdikleri kişilerin güvenilirliğine ve borç ödeme gücüne verdikleri bir değerdir. Kreditörler açısından bir borcun geri ödenebilmesi için temelde iki önemli kriter vardır. Bunlardan birincisi moralite, ikincisi ise finansal açıdan borcu geri ödeyebilme gücüdür. Bankacılıkta bunlara sırasıyla “karakter” ve “kapasite” denir. Bankalar kredi değerlendirmesi yaparken öncelikle bu kişi veya firma aldığı krediyi vadesinde geri ödeme niyetine sahip mi diye değerlendirirler. Bu değerlendirme bankadan bankaya değişiklik gösterebilmekle birlikte esas olarak bu kişi daha önce kredi almış mı, geri ödemelerini zamanında yapmış mı, doğru bir gelir/gider yönetimi yapabiliyor mu gibi geçmiş dönemlere ait gözlemlere dayanır.
Geçmiş dönemlere ait kredi kullanım ve geri ödeme bilgileri ülkemizde Bankalar Birliği Risk Merkezi adına Kredi Kayıt Bürosu (KKB) tarafından sunulmaktadır. Bankalar moralite tespitinde KKB’den aldıkları bu bilgilere kendi kayıtlarında olan hesap hareketleri, varlık bilgileri, piyasa istihbarat bilgileri gibi diğer bilgileri de ekleyerek kendi kriterlerine göre bir moralite değerlendirmesi yaparlar. Bu değerlendirmenin olumlu olması krediye ulaşabilmek için ilk adımdır.
Alınan bir kredinin geri ödenebilmesi için olumlu bir moralitenin dışında bu krediyi geri ödeyebilecek bir ödeme gücüne de sahip olmak gerekir. Kredi kullanan kişi veya firmanın nakit akışı, ileride beklenen gelirlerin gerçekleşmeme riski gibi olası problemler kişi krediyi ödeme niyetinde olsa bile ödeme yapmasına imkan tanımayabilir. Bu tip bir riskle karşılaşmamak için Bankalar kredi verirken bireylerin düzenli ve öngörülebilir bir gelire sahip olmalarını tercih ederler.
Kredibilite, sadece bankalardan kredi almak için değil, hayatımızın pek çok alanında da önemlidir. Örneğin ticari hayatta bir işletme sahibi olarak müşterilerimizle, tedarikçilerimizle, ortaklarımızla veya rakiplerimizle olan ilişkilerimizde de kredibilitemizi korumalıyız. Eğer müşterilerimize söz verdiğimiz mal veya hizmeti zamanında ve kaliteli bir şekilde sunamazsak, tedarikçilerimize borçlarımızı ödemezsek veya rakiplerimize karşı dürüst davranmazsak işletmemizin itibarı zedelenebilir ve kredibilitemiz düşer. Bu da işletmemizin gelirini, kârlılığını, rekabet gücünü ve varlığını tehlikeye atar. İşletmeler açısından en değerli kredi, tutar olarak en yüksek veya faiz olarak en düşük olanı değil, ihtiyaç anında hemen kullanılabilecek olan kredidir. Bir de bu kredinin faizi düşük, teminatı da makul ise o zaman işletmenin nakit akışı güvende demektir. İhtiyaç anında bu krediye ulaşabilmenin anahtarı da kredibilitedir. Bankada limitim hazır diye düşünerek borç ödemelerini farklı sebeplerle geciktirmek veya yukarıda bahsedilen diğer unsurlara dikkat etmemek, Bankalar tarafından mevcut limitlerin ve diğer kredi şartlarının değiştirilmesine ve hatta kredi limitlerinin kapatılmasına yol açabilir. Firmanın borçlarını zamanında ödeyebilmesi için önce vadeli alacaklarını zamanında tahsil edilebilmesi gereklidir. Özellikle piyasalarda risklerin arttığı dönemlerde satış yapma hırsı ile riskli müşterilerle çalışmak, vadeli satış yaptığımız müşterilerin kredibilitelerini baştan ve düzenli olarak kontrol etmemek işletmeyi ileride arzu etmediği sıkıntılara sokabilir.
Her ne kadar ekonomik koşullardan kaynaklı olarak günümüzde kredi faizleri yüksek, bankaların kredi verme konusundaki iştahları düşük olsa da bunun geçici bir durum olduğunu bilmeliyiz. Günü geldiğinde ihtiyacımız olan krediye ulaşabilmek için bugünden kredibilitemize yatırım yapmalıyız. Unutmayalım kredibilite bir güven göstergesidir ve bugünden yarına yükselmez. Ona emek sarf etmek ve nasıl olumlu tutacağımızı bilmek gerekir ve aynı güven duygusu gibi bir kere bozulduğu zaman tekrar oluşturmak da oldukça güçtür.