Ferda BESLİ
Ekonomi ajandamızda en çok konuşulan konunun krediye erişim sorunu olarak ortaya çıkmaktadır. Konu ile ilgili paydaşlar çözümü karşı taraftan özellikle de bankalardan beklemektedirler. Bizce bu doğru bir yaklaşım değil. Çözüm önerilerimizi dört başlıkta toplayacağız ve bu önerilerin bir tanesi yapılmadığında sorunun tam olarak çözülemeyeceğini söylemek isteriz.
1. Şirketlerimizi sermayeleştirerek mali yapımızı ve reytingimizi güçlendirmemiz gerekmektedir.
2. Bankaları yüksek teknolojik ürün üretim ve yatırımı, ihracat kredilerinde kredi yüklerini azaltacak teşvikler uygulamamız gerekir.
3. TCMB geçmiş yıllarda olduğu gibi reeskont kredilerinin ihracat içindeki payını artırmalıdır.
4. Sermaye piyasalarına girişi hızlandırmak için ek tedbirler alınmalıdır.
Bu önerileri biraz detaylandıracağız.
1. TCMB sektör verilerine göre şirketlerimizin öz kaynaklarının toplam varlıklar içindeki payı son on yılda 1600 baz puan azalarak % 41’den % 25’e gerilemiştir. En son 2021 datasına göre 934,550 firmanın toplam öz kaynağı 3.9 trilyon TL ve toplam aktifleri 15.7 trilyon TL olup oran % 25’dir. Kredilerin payı ise son on yılda % 21’den % 30’a çıkmıştır. Öz kaynak oranını en az % 30 seviyelerine taşımamız gerekir. Bu verilere göre 1 trilyon TL öz kaynaklarımızı kuvvetlendirmemiz gerekecektir. Kullanmadığımız çok da gerekli olmayan, bina, arazi, otomotiv gibi işimize katkısı olmayan bu varlıkları satarak sermayemize ilave etmemiz gerekir. Sermaye artışlarındaki mevcut teşviklerin artırılması gereklidir.
2. Sektörde kredi büyümesi çok yavaştır. Son beş haftalık verilere baktığımızda büyüme % 2.3 olup muhtemelen reel olarak % 5-6 küçülmektedir. Bankacılık sektörü güçlü mali yapısı ile büyüyen bir ekonomiyi fonlayabilecek likidite ve sermaye yapısına sahiptir. Bu konuda hem bankalar hem de Kamu tarafından atılması gereken iki önemli adım var. Birincisi, bankalar selektif kredi mekanizmalarını oluşturmalı ve hızlı kararlar almalıdırlar. Günlerce uzayan kredi süreçleri şirketlerin likidite yönetiminde sorunlara neden olmaktadır. İkincisi bankaların selektif kredi vermesi için teşvik edilmelidir ( zorunlu karşılıklar, TCMB fonlaması, Kurumlar Vergisi uygulamasında teşvikler) Bunlar yapıldığında bizim görüşümüz selektif krediler için krediye erişim çok hızlanacaktır.
3. TCMB’nin verdiği reeskont kredilerinin rezervlere katkısı çok yüksektir. Yaklaşık 2023 hariç son dört yılın ortalaması 21 milyar dolar olup 3 Ağustos 2023 itibariyle verilen reeskont kredilerinin tutarı 10.6 milyar dolardır. Reeskont kredilerinin döviz katkısı kadar kredi verildiğini kabul edersek TCMB geçmiş yıllara göre reeskont kredilerini yarıya indirmiştir. Şu anda mevcut limit en az ihracat alacaklarımızın toplamına yani 42 milyar dolar seviyesine çıkarılmalıdır.
4. Sermaye piyasasına giren şirket sayısında ciddi artış var ve talep hem şirketler hem de yatırımcılar tarafında artarak devam etmektedir. Bizim önerimiz Sermaye Piyasası Kurulu’muzun daha da yapı olarak güçlendirilerek taleplerin hem hızlı sonuçlandırılmasını sağlamak hem de doğru firmaların sermaye piyasalarına girmesini sağlamak açısından iyi olacaktır. Sermayeleşen şirketlerin her açıdan performansı daha iyi olmaktadır.
Sonuç olarak, bankaların verdiği krediler bizim mevduatımızdır. Krediye erişim sorunun çözülmesi için başta bankalar olmak üzere ekosistem içinde tüm kurumlar çözüm için çalışmalıdırlar. Bu dört önerimizin gerçekleştirilmesi durumunda sorunun kesinlikle ortadan kalkacağına inanıyoruz.