Koray Kaya
Finansal açıdan kredibilite, bireylerin ve KOBİ’lerin bankalara ve piyasaya olan güvenilirliklerini gösteren bir kavramdır. Kredibilitenin sadece bankalardan kredi almak için değil, hayatımızın pek çok alanında önemli olduğuna, örneğin ticari hayatta bir işletme sahibi olarak müşterilerimizle, tedarikçilerimizle ve ortaklarımızla olan ilişkilerimizdeki önemine daha önceki yazılarda değinmiştik. Hayatımıza bu kadar etki eden kredibilitenin rakamsal değerine ise kredi notu diyoruz. Sıklıkla duyduğumuz ülkelerin kredi notu gibi bireylerin ve firmaların da bankalar nezdinde kredi notları mevcuttur.
Kredi notu genel anlamı ile finansal bir yükümlülüğün beklenen vadede yerine getirilip getirilemeyeceğini ölçen rakamsal bir değerdir. Başka bir deyişle size kredi açan bir banka veya vadeli mal satan bir satıcı ileride parasını geri alıp alamayacağını bilmek ister. Tam bu noktada krediyi kullanan kişinin kredi notu, kredibilitesinin ispatı açısından krediyi verene rakamsal bir fikir sunar.
Bankaların kendilerine özel kredi notu hesaplama yöntemleri vardır. Bu nedenle bir bankada riskli görülen bir kredi başvurusu başka bir banka tarafından olumlu değerlendirilebilir. Finansal piyasaların sağlıklı işlemesi açısından bu tercih edilen bir durumdur. Findeks kredi notu ise standart bir not olup geçmişte kullanılan kredilerin adet, sıklık, ödeme performansı, limit kullanım oranları ve kredinin yaşı gibi pek çok farklı kriter ile hesaplanır. Findeks notu bankalar tarafından kredi kararı verilirken ortak olarak kullanılan bir risk göstergesidir. 0-1900 arasında değişen bu not arttıkça risk düşer ve kredi alma ihtimali de artar.
Kredi notunun nasıl hesaplandığına dair detaylı bilgiler Findeks’in web sitesinde mevcut olduğu için burada çok detaya girmeyeceğiz ancak önemli bir kaç kavramdan kısaca bahsedelim.
Kredi notunun 0 olması ya o kişinin daha önce kredi kullanmadığı ya da kanuni takibe geçmiş bir kredisi olduğu anlamına gelir. Eğer hiç bir kredi kullanmadı iseniz geçmişe ait bir veriniz olmadığından kredi notunuz hesaplanamaz. Bu nedenle hayatı boyunca kredi kullanmamış kişiler bir sebeple kredi kullanmak zorunda kaldıklarında kredi çekmekte zorlanırlar. Aklımızda kalması gereken birinci ders, ihtiyaç anında krediye ulaşabilmek için önceden olumlu bir kredi notuna sahip olmamız gerektiğidir.
Findeks kredi notu günlük olarak değişebilen bir değerdir. Siz hiç bir şey yapmasanız bile zaman zaman kredilerinizin belli bir yaşa ulaşması, bankanızın limitlerinizi güncellemesi, eski tarihli gecikmelerinizin üzerinden geçen zaman gibi pek çok faktör kredi notunuz üzerinde artı veya eksi yönde farklılıklar oluşturabilir. Bir kaç yüz puanlık artı veya eksi yönlü değişiklikler genellikle Bankalar açısından çok önemli sonuçlar doğurmaz. Önemli olan puanınızın hangi risk kategorisi içinde yer aldığıdır. Bankalar kredi kararı verirken kendi risk değerlendirme kriterlerine göre farklı değerleri baz alabilirler ancak genel olarak Findeks risk raporunuzu aldığınız zaman gördüğünüz renk kategorileri hangi segmente girdiğinize dair önemli bir ipucu verir. Bu rapordan Türkiye ortalamasına göre ne durumda olduğunuzu görmek dışında kırmızıdan yeşile doğru giden bu renk skalası içerisinde kendi notunuzun hangi renkte olduğunu da anlayabilirsiniz. Genel olarak kredi alabilmek için en azından sarı bölgede yer almak gerekir. Detaylı risk raporunuza bakarak kredi notunu oluşturan verilerinizi de değerlendirmek ve raporda olası hatalı olan bilgiler için Findeks üzerinden bankanıza ulaşarak düzeltme talebi yapabilirsiniz.
Tabii ki kredi almanın tek şartı Findeks notunun yüksek olması değildir ancak önemli bir göstergedir. Gerek finansal açıdan ihtiyaç anında krediye ulaşabilmek, gerekse de günlük hayatta karşı tarafa ticari itibarımızı ispatlayabilmek için kredi notumuza belirli aralıklarla bakarak, olumsuz bir durum olması halinde nasıl yükseltilebileceğine dair gerekli bilgilendirmeleri alıp aksiyona geçmek önemli bir kredi okuryazarlık yetkinliğidir.