Salgın sürecinde esnafın içine düştüğü sıkıntı, giderek derinleşiyor. Mücbir sebep kapsamına alınmayan restoran benzeri 100 bin işletmede, 2 milyon insan, zor durumda… 110 milyar liralık ekonomik büyüklüğe sahip bu kesimi nasıl desteklemeli?
Kira ve doğrudan para yardımı ile başlayan desteklerin, arttırılarak sürmesi gerekiyor. Esnafa gereken, borcunu kapatması için yeni kredi veya yapılandırma değil, işyerinin kapalı olduğu sürede hibe desteğidir. Hibe; borç değildir, vadesi gelmez, faizi yoktur.
Bu arada; lokantaları paket servise sınırlayıp kapalı tutarken, Uludağ otelleri örneğindeki gibi başıboş serbesti, külfetin eşit dağıtılmadığı algısını doğuran ve adalet duygusunu zedeleyen ikircil tutumlardır. Eğer bir tedbir getiriliyorsa, denetimi sağlanmalı, hayata geçirileceğinden emin olunmalı…
Benzer sıkıntıyı; Şubatın ilk haftasında açıklanması beklenen reformlar ve acı ilaç tedbirleri için yaşayabiliriz. Bunun yolu, külfeti eşit dağıtmaktan geçer. Alınacak tedbirin hayata geçirilmesi, şeffaflık, adil, kapsayıcı ve iyi iletişim sayesinde mümkün olabilir.
Resmi Gazete’de ilan edilenler, halka benimsetilmez ise uygulama başarısı düşük olur. Gerçekçi tespit, kapsayıcı çözüm ve güvenilir uygulayıcı sayesinde çözemeyeceğimiz sorun yoktur.
4 KRİTİK GÖSTERGE DE YÜKSEK
Yüksek enflasyon (%14,60), yüksek kur; 7,38 TL, yüksek kredi risk primi (CDS); 325, yüksek işsizlik; %12,7… Bu yükseklikten ekonomi nasıl görünüyor dersiniz? Bana göre tehlikeli irtifada yol alıyoruz ve salgının oluşturduğu küresel türbülansta öncelik; varılacak menzilden ziyade uçağı havada tutmaktır.
Kartallar yüksek uçar ancak bu, onun yetkinliğidir. Ekonominin yüksek uçuşunda bize gereken; türbülansı azaltmaktır. Reformlar bunu sağlayabilir.