Seçim sonrasında bankalar kredileri aylık yüzde 5- yüzde 6 oranları ile fiyatlamaya başladılar. Yıllık nominal faiz yüzde 60-72 bandına kadar yükseldi. Bu faize BSMV ve efektif faizi eklediğinizde kredinin aylık eşit taksitle ödendiği varsayımı ile şirketlere maliyeti yüzde 84,8- yüzde 108 arasında olmaktadır. Rotatif kredilerin maliyeti ise yüzde 79,5- yüzde 99,8 aralığındadır. Faiz oranları bu kadar yükselince bir yandan yüksek faiz kote eden bankaları reel sektörün borç servisin yapma konusunda kafalarında soru işareti yaratıyor. Bu kadar yüksek faizi şirketler nasıl ödeyecekler önemli ve kritik bir konu.
Para ve kredi politikalarında enflasyon ile mücadelede sıkılaşma tedbirlerinin artması gerekiyor. Bir yandan da seçim sonuçları radikal kararlar için uygun bir zemin hazırlamıyor. Bankaların kredi politikaları sıkılaşmaya başladı. Senenin başında krediye erişim mümkündü ancak faizler yüksekti. Şimdi faizler yüksek ancak gittikçe krediye erişim zor olacak.
Daha önce de burada yazmıştım bankalarda sorunlu krediler artabilir diye. Sorunlu kredi oranı güncel yüzde 1,6 olup tarihi dip noktalarında. Bundan sonra artmaya başlayacak. Geçmişte piyasada yaşanan sıkışıklık nedeniyle şirketlerin iflas erteleme, konkordato gibi hukuki yolları bir seçenek olarak kullanmışlardı.
2024 yılı borç servisi açısından geçmiş yıllara göre farklı ve zor olacaktır. Bir yandan iç ve dış talepte daralma faaliyet karları üzerinde baskı yaratırken artan iş gücü maliyeti şirketlerin maliyet yapılarında önemli bir risk oluşturmaya başladı. Geçmiş yıllarda pandeminin getirdiği talep artışı ve TL’nin değer kaybının getirdiği avantaj 2024 yılında olmayacak. Aksine yüzde 50’e ulaşacak reel faiz ve düşen iş hacmi borç servisini yapmada sorun oluşturma potansiyeline sahiptir. Son üç dört yıldır ödenen negatif faizin getirdiği avantaj ile NPL tarihi dip noktasına inmişti. 2024 yılı şirketlerin borçlarını ödemede zorlanacakları bir yıl olma olasılığı yüksektir
Dünyadaki önemli merkez bankaları faiz indirimi ajandalarında. Ancak enflasyon ile mücadelede merkez bankaları henüz zafer ilan edemediler ve gözleri datada. Faizleri indirmek isteyen FED’i ABD’deki güçlü ekonomik aktiviteler elini zayıflatıyor. Üç faiz indirimi masada iken bir veya iki faiz indirimi ile sınırlı bir indirim olacak görünüyor. Çin’de PMI endeksinin 6 ay sonra ilk defa 50.8 gelmesi de dünya ekonomisi açısından olumlu gelişmeler. Yılın ikinci yarısında yurt dışı talep biraz ivmelenir görünüyor.
Sonuç olarak yüzde 50’yi bulan bir reel faizi şirketlerin ödemesinde zorluklar var. Hem içi hem de dış talep zayıf, maliyetler yükseliyor ve kur desteklemiyor. “Neden borçlanıyoruz? Daha az nasıl borçlanabiliriz? Finansman maliyetlerini nasıl düşürebiliriz?” sorularının çalışılması gerekir. Alternatifler, ihracat kredileri kullanmak yüzde 10-35 arasında maliyet daha düşük. Sermaye artışı ve assetlerde için üretime etkisi olmayan varlıkları elimizden çıkararak likiditeyi güçlendirmek diğer önerimiz.