Daha önce iki makalemde aşılama oranları paylaşmış ve çeşitli bloklar arasında ayrışmalar olduğuna dikkat çekmiştim. Yerden tasarruf etmek için tablonun son halini paylaşmayacağım ancak bahsettiğim ayrışma giderek kuvvetleniyor. Our World in Data sitesinde 20 Nisan verileri itibarı ile İngiltere yüz kişinden 49’unu en az bir doz olmak üzere aşılarken ABD’de sayı 40 ve Başkan Biden Mayıs sonu itibarı ile herkesi aşılama hedefleri olduğunu söylemişti. Euro Bölgesi’ne geçtiğimizde ise sayı sert bir şekilde geriliyor ve 20’ye düşüyor. Bir dönem AB’den çok daha iyi bir performans göstermiş olmamıza rağmen performansımız yavaşlamış durumda ve 15 kişide duruyoruz. Brezilya 12, Hindistan 8, Endonezya ise 4 olarak verilmiş. Kısacası ABD ve dünyanın geri kalanı arasında makas büyürken gelişmekte olan ülkeler ciddi anlamda yavaş hareket ediyor ve tedarik zincirinden kaynaklanan sorunlar yaşıyor.
Zira gelişmiş ülkelerin etik olmayan bir şekilde aşı stokladığını da okuyoruz. Bu ayrışma kısa vadede ekonomi ve para politikalarında da ayrışmaya neden olabilir. ABD ekonomisinin cari performansını sürdürmesi durumunda Fed’in haziran veya en geç temmuz ayında bilanço büyüme hızını ayarlayacağını düşünüyorum. Önceki vakada 10 milyar dolar şeklinde azaltarak alımları sonlandırmıştı. Bu adım finans piyasalar için ne anlama geldiğini daha sonra tartışırız ancak ikinci aşamada faiz artışının geleceğini herkes biliyor. Bu sırada gelişmekte olan ülkeler ve Euro Bölgesi hala aşı sorunu ile boğuşuyor olursa ciddi sorunlar yaşamaları kaçınılmaz olur. Özellikle de büyüme sorunu yaşayan ancak daha yüksek borçlanma maliyetleri ve enflasyonla karşı karşıya kalan gelişmekte olan ülkeler.
Öte yandan yükselen emtia fiyatları da gelişmekte olan ülkeler arasında bir başka ayrışma yaratacak. Aşı belirsizliğinin yarattığı düşük büyüme ortamında bazı ülkeler Çin ve ABD gibi büyük ekonomilere hammadde sattıkları için ekonomik baskıları daha rahat göğüsleyebiliyorlar. Ancak yükselen fiyatların yarattığı enflasyon ve cari açık baskısı bizim de içinde bulunduğumuz emtia ithalatçısı ülkeler için ikinci bir sorun. Tüm bu gelişmelere rağmen henüz kötümser olmak için erken. Elbette ABD veya Çin büyüklüğünde bir ekonomi kısa bir süre için kendisini dünyadan ayrıştırabilir ancak her ikisi de çeşitli seviyelerde de olsa açık ekonomiler ve dünyanın geri kalanı ile iletişim halinde. Dolayısı ile gelişmekte olan ülkeler veya Euro bölgesinde yaşanacak yaygın bir sorunun reel ekonomi veya finansal sistem üzerinden bu iki ülkeye bulaşmaması pek mümkün değil. Yani kısa vadede olmasa da orta vadede gerçekten de hepimiz aynı gemideyiz. Önce her devlet için önce can sonra canan gelse de bu strateji orta vadede geri tepecek bir strateji.