Sayın DÜNYA okurları, gümrük beyannamelerinin nasıl doldurulması gerektiği gümrük yönetmeliği ekindeki kılavuzda gösterilmiş bulunuyor. Yapılan işlerin bir özetini oluşturan beyannamedeki bilgilerin bağlayıcı olduğu herkes tarafından biliniyor. Beyannameye yazılması gereken bilgilerin profesyonellerin elinden çıkması şirketlerin lehine olur. Yazılan bilgilerden sorumluluğu anlamak mümkün ama yazılmayan bilgilerden sorumluluk alanı açmak ne kadar doğru olur. Tartışmalı bir konu.
Son zamanlarda dış ticaretle iştigal eden şirketler ve yeminli mali müşavirler tedirgin oldu. Beyannamelerin 9 nolu kutusuna YMM isim ve vergi numaralarının yazılmaması nedeniyle şirketlere usulsüzlük cezaları yazılmaya başlandı. Hatta, bu kutuya dış ticaret şirketinin sorumlu olarak belirtilmesi bile cezaya engel olmuyor. Beyanname sayılarının milyonlarca olduğunu düşünürsek sektörün büyük miktarda (yüzmilyonlarca lira) ceza ile karşılaşacağı anlaşılıyor.
Bu konuda, Gümrük Müşavirleri Dernekleri, YMM açısından TÜRMOB ve şirketler devrede ve deniyor ki; 9 no.lu kutuya firma ismi yazılmasında yanlış beyan olmadığı, kamu düzenini ihlal etmediği, usulsüzlük cezası tatbik edilmemesi gerektiği kanaatiyle, mali sorumlu kişinin yazılması konusunda öncelikle idarece yazılı uyarıda bulunulması ve sonraki işlemlerde geçerli olacak şekilde düzenleme yapılmasının sağlanması, mesleğimiz ve meslektaşlarımızın geleceği ve İstihdamda sorun yaşanmaması açısından son derece önemlidir. Bu kutunun doldurulması bakımından en azından YMM’lerin bir sorumluluğunun bulunmadığını söylemek mümkündür.
Mali mevzuat açısından zaten sistemin teknolojik olduğu bellidir. Yani, mali mevzuat bakımından bir şirketin, YMM veya muhasebe yetkilisi zaten vergi dairelerince bilinmektedir. Gümrük beyannamesi de otomatik olarak Hazine ve Maliye Bakanlığı sistemine düştüğüne göre vergi daireleri istedikleri gibi eşleştirme yapabilirler.
Bu durumda, 9.nolu kutunun doldurulup doldurulmamasının herhangi bir hazine zararı ile izah edilmesi mümkün değildir. Kısacası, bir hazine zararı söz konusu olmuyor. Usul bakımından koca sistemi zorlayacak uygulamalar ne kadar doğru olur? Mevcut genel sorunun çözümü açısından usul bakımından bir genelge ile şirketler uyarılabilir ve ceza uygulaması durdurulabilir. Makul görünen çözüm bu.
Bu arada güncel bir konuya değinmek istiyorum. Pazartesi günü Resmi Gazete’de yayımlanan TEV konulu mevzuatta; Kosova ile yapılan STA`nın yürürlüğe girdiği tarihte ve mevcut durumda STA ana metni ve eki menşe protokolünde geri ödeme yasağına yer verilmemesi nedeniyle, Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında ithal edilen üçüncü ülke menşeli girdilerin işlenmesi suretiyle elde edilen Türk menşeli nihai ürünün bir menşe ispat belgesi eşliğinde STA`nın yürürlüğe girdiği 01/09/2019 tarihinden "2020/2 sayılı Ortak Komite Kararı"nın yürürlüğe gireceği tarihe kadar Kosova’ya ihracı sırasında TEV yükümlülüğü doğmayacağı belirtiliyor. İlginç bir durum. Şirketlerin bu olanağı değerlendirdiklerini düşünüyorum.